Eski normal / pandemi / yeni normal

Eski normal / pandemi / yeni normal

Hayat akıp giderken birden bire dünya yeni bir düzenle tanıştı. Akış halindeyken elimizde olduğu için varlığına sevinmemiz gerektiğini aklımızdan bile geçirmediğimiz güzellikler, bir anda hayatın en büyük sorunsalı haline geldi. Sanki kıymetini bilmediğimiz dünya,’hadi bakalım eve girme ve içerideyken tekrar düzeni gözden geçirme vakti’ dedi.

Sabah kalkıp işe gittiğimiz, arkadaşlarla buluşup bir kahve içtiğimiz, sinemada film izleyip, spor yaptığımız, komşularımızı ziyaret ettiğimiz günleri yaşarken, çok uzaklardan gelen bir virüs haberiyle karşı karşıya kaldık. virüsü inkar ettik bir süre, yok saydık, kaçtık ve eski normalimize devam ettik. Fakat maskeli insanlar, dışarı çıkma yasakları, evden kesinlikle çıkmasına müsaade edilmeyen yaş grupları, kapalı kafeler, virüsün bulaştığı hastalarla dolu hastanelerle adeta korkunç bir bilim kurgu filminin içinde olduğumuzu fark ettik ve yaşama dürtüsüyle beraber önlemleri çoğaltarak savaş açtık düşmana karşı.

Sürekli ellerimizi yıkayıp, hızlıca yaptığımızı alışveriş sonrası alınan tüm malzemeleri dezenfekte edip, vitamin kullanmayı abartıp, yüz yüze görüşmek isteyenleri uyarıp kendimizi korumaya çalıştığımız bu pandemi sürecinde hayatta kalmak isteği ne kadar güçlü bir duyguymuş bir kez daha gördük. Kapılarımızı kapatıp, kendimizi dışarıda bizi öldürmek için pusuya yatmış düşmandan korumak için elimizden geleni yaptık.

Ne zaman biteceği belirsiz olan bu süreçte, vefat edenlerin fazlalığı, bulaş riski, sosyal mesafe gerekliliğiyle hayat içinde bize iyi gelen kişiler, etkinlikler, hobilerden uzak kalmak psikolojik semptomları ortaya çıkardı. Değişen durumlara daha hızlı adapte olabilenler süreçten az etkilenirken, geçmişte travmaları olan, hali hazırda kaygı problemi yaşayan, depresyonda olan, aile için ilişki problemi yaşayan kişiler içinse durum daha da zor bir hal aldı. Sık sık ateş ölçmek, nefesini tutup tutamadığını kontrol etmek, depresif hissetme, dikkat dağınıklığı, iştah artması, uyku problemleri, kendini güvende hissetmeme, değersiz hissetme, öfke, huzursuzluk, umutsuzluk, aşırı umursamazlık, Kkendini katı ve duygusuz hissetme, her şeyin kontrolden çıktığını düşünme, hayatın anlamını sorgulama, ani kararlar alma, sık sık terleme, titreme, baş,karın ve kas ağrısı gibi somatik şikâyetler, bağışıklık sisteminin bozulması, İlişkilerde yaşanan çatışmaların artması, günlük aktivitelerden zevk alamama gibi belirtiler görülmeye başlandı. Bu gibi durumlarda kullandığımız çok güzel bir söz var ‘anormal durumlara verilen anormal tepkiler normaldir. ‘ Bu sebeple bu dönemde gelen bu tarz şikayetler biz ruh sağlığı çalışanları için tanı konulması gereken ve tedavi gerektiren bir durum olarak görülmüyor.

Şimdi yeni normale nasıl alışacağız

Yavaş yavaş pandemiden yeni normale geçmeyi planlarken, sınırlamaların biranda kaldırılmasıyla bir grup, devlet kaldırdıysa pandemi bitmiştir diyerek sosyalliğe kaldığı yerden devam ediyor, kimi sosyal mesafe ve maske kuralına uyarak, kimisi tamamen normalleşerek. Bir kısım zaten en başından beri inkar fazında kalmıştı ve hiç kabullenemeden geçirdi bu süreci. Bir de devletin kaldırdığı yasakları duymamış gibi davranıp evlerinde kalmaya, çıktığı zamanda aynı kaygılarla tüm önlemleri alarak sürece devam eden bir grup var. Evde kalan bu grupta bu şekilde yaşamaya alışanlar da var. Yıllardır özlenen şeyler için sonunda fırsat bulan, yeni hobiler, yeni düzen derken eski normali özlemeyenler.

Biz süreci kaygılı yaşamış ve yeni normale geçiş yapmaya çalışanların yaşayacaklarına odaklanalım. Çünkü onları yeni bir adaptasyon evresi bekliyor. Eski normal, pandemi, yeni normal. Tam karantinanın güvenli kollarında yaşamaya alışmışken yeni normal kaygıları tekrar arttıracak, kurallara uymayanlara kızgunlıklar, sayılar artarsa sınırlamaların esnetilmesine öfke, kontrolü eline alma çabası, koşuşturmalı bir yaşama dönüş bu gruba pekte iyi gelmeyebilir. Özellikle yakınını kaybedenler için tutulamamış yaslar, yerine getirilememiş ritüeller ve yas sürecini tek başına atlatmış olmanın zorluğu psikolojik destek alınmasını gerektirebilir. Ve tabi ki bu süreçte yoğun çalışan emekçiler, sağlık çalışanları içinde sürecin psikolojik etkileri diğerleri kadar kolay sonlanmayacak gibi. Tüm güçleriyle kahramanlık örneği gösteren bu grup, süreç sonlandığında ancak kendilerine bakma fırsatı bulabilecek ve biz ne yaşadık diyecekler.

Pandeminin herkesin üzerinde bıraktığı etki farklı olacak. Bu süreçte uzman desteğinden başvurmadan önce kendi yapabileceğimiz bazı şeyler var. Keyif aldığınız aktivitelerin belirlenmesi ve olabiliyorsa her günün belli saatlerini bunlara ayırmak, kitap okumak, müzik dinlemek, sevdiğiniz bir yemeği yapmak ve yemek, spor yapmak, resim yapmak, meditasyon yapmak, nefes egzersizleri yapmak gibi. Bunun yanında ailenizle birlikte güzel vakit geçirmek, birlikte yemek hazırlamak ve yemek, ev içinde çeşitli oyunlar oynamak, eğlenceli masal, fıkra ve hikâyeler anlatmak, film izlemek,sohbet etmek,dans etmek, eski fotoğraflara bakmak gibi deneyimlerin iyileştirici gücünü yaşayabilirsiniz. Duygu ve düşüncelerinizi onlarla paylaşmak yalnız olmadığınızı, aynı duyguları yaşayan başkaları da olduğunu size hissettirip rahatlamanıza fayda sağlayabilir. Sevdiğiniz, değer verdiğiniz kişilerle düzenli olarak iletişim halinde olmak sizi daha güvende hissettirebilir. Bu süreçte zaman zaman yalnız kalmak istemeniz de oldukça normaldir, ancak bu ihtiyacın artması iyiye işaret olmayabilir.

Sürecin normalleşmesine rağmen psikolojik şikâyetlerin sıklığı ve şiddeti giderek artıyorsa, bu durum sizin günlük hayatınızı ciddi şekilde olumsuz etkiliyor ve işlevselliği bozuyorsa, baş etmekte zorlandığınızı düşünüyorsanuz bir uzmandan destek almaktan çekinmeyin.

Hayatta her şey gelip geçicidir, önemli olan gelip geçerken bize getirdikleri ve bizden götürdükleridir. Dilerim bu sürecin kazançları kayıplarından fazla olur. Hoş geldin Yeni Normal…

Bu makale 5 Şubat 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Merve Kılıç Nurkan

Uzm. Kl. Psk. Merve Kılıç NURKAN, lisans eğitimini İstanbul Fatih Üniversitesi Psikoloji bölümünde 2010 yılında tamamlamıştır. Lisans eğitimi sırasında; Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ve NPİstanbul Hastanesi’nde staj yapmıştır. Yüksek lisansını Beykent Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında 2016 yılında tamamlamıştır. Tezini “Çocukluk çağı travmalarının, kişilik özellikleri ve psikopatolojik durum ile ilişkisinin incelenmesi’’ üzerine yazmıştır. EMDR 1. Modül ve 2. Modül Eğitimi (2011/Davranış Bilimleri Enstitüsü) , Çift ve Aile Terapistliği Temel Eğitim (2011/Murat Dokur), Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi (2011/Hakan Türkçapar), Stratejik Aile Terapisi (2011/Emre Konuk), Çözüm Odaklı Terapi (2011/Davranış Blimleri Enstitüsü), Vajinismus Tanı ve Tedavi Workshop (2015, Doç. ...

Etiketler
Pandemi
Uzm. Kl. Psk. Merve Kılıç Nurkan
Uzm. Kl. Psk. Merve Kılıç Nurkan
İstanbul - Klinik Psikolog
Facebook Twitter Instagram Youtube