İlişkilerde “Sessiz Tükenme”: Konuşmadan Yaşanan Kopuşun Psikolojisi

Sessiz tükenme, ilişkide duygusal ihtiyaçların karşılanmamasıyla başlar. Kişi partnerine kırıldığını söylemez, beklentilerini küçültür, duygularını içine çeker. Bu bastırma, zamanla duygusal mesafenin artmasına neden olur. En tehlikeli noktası ise şudur: Kişi artık öfkelenmeyi bile bırakır çünkü zihni bağlanmak için enerji harcamayı değersiz bulur.
Araştırmalar, ilişkilerde bitişin en güçlü habercisinin çatışma değil, duygusal geri çekilme olduğunu söylüyor. Tartışan çiftlerin hâlâ bağ kurma çabası vardır; sessizleşen çiftlerde ise kopma çoktan başlamıştır.
Sessiz tükenmenin dinamiğinde, bağlanma stilleri de önemli rol oynar. Kaçıngan bireyler kendi iç alanına çekilirken, kaygılı bireylerde ise sessizlik kronik bir hayal kırıklığı üretir. Her iki durumda da görünmez bir duvar örülür.
Bu aşamayı değiştiren şey yüksek sesli tartışmalar değil; duygusal doğrulamadır. “Seni duyuyorum” demek, bazen sayfalar dolusu açıklamadan daha iyileştiricidir. Çünkü ilişkilerde asıl bağ, kelimelerle değil, duyguların görüldüğü hissiyle kurulur.
Sessizlik, ilişkinin düşmanı değil; fark edilmediğinde büyüyen en sinsi boşluğudur.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

