Sağlıklı ailenin bir göstergesi: sağlıklı çatışma yönetimi

Sağlıklı bir ailenin olmazsa olmazlarından birisi, aile bireyleri arasında zaman zaman ortaya çıkabilecek çatışma durumlarını yönetme becerisidir. Çatışma, aile içinde yönetildiği takdirde gelişime ve değişime fırsat tanıyan sağlıklı bir süreçtir. Buna karşın, bazı aileler çatışmaktan imtina ederler. Çatışmadan kaçınmak ise, problemlerin üzerinin örtülmesine, aile içindeki iletişimin zayıflamasına ve gizliden gizliye süregelen bir çatışma hâli yaşanmasına yol açar.

Sağlıklı ailenin bir göstergesi: sağlıklı çatışma yönetimi

Sağlıklı Ailenin Bir Göstergesi: Sağlıklı Çatışma Yönetimi

Sağlıklı bir ailenin olmazsa olmazlarından birisi, aile bireyleri arasında zaman zaman ortaya çıkabilecek çatışma durumlarını yönetme becerisidir. Çatışma, aile içinde yönetildiği takdirde gelişime ve değişime fırsat tanıyan sağlıklı bir süreçtir. Buna karşın, bazı aileler çatışmaktan imtina ederler. Çatışmadan kaçınmak ise, problemlerin üzerinin örtülmesine, aile içindeki iletişimin zayıflamasına ve gizliden gizliye süregelen bir çatışma hâli yaşanmasına yol açar. Bu yazıda, çatışmadan kaçınmanın temel birkaç nedenini inceleyerek, yönetimi için gerekenler konusunda bir içgörü kazanmaya çalışacağız. Birincisi, çatışmayla ilgili mitsel kalıpyargılar ve çatışmanın olumsuz kavramlarla zihnimizde bağlantılanmış olmasıdır. Öncelikle olumsuz kavramlarla ilgili çağrışımlara gelelim. Ben zihnime serbest çağrışımlar kurması için izin verdiğimde aklıma gelen ilk kelimeler, ‘’Geçimsizlik, uyumsuzluk, kötü, başarısızlık, tartışma, kavga, zarar vermek, kötülemek, anlaşamamak, korku.’’ Bu listeyi uzatabiliriz ama, sizin zihninizde sıralama farklı olsa bile, en azından ‘’uyum’’ kelimesine kıyasla ‘’çatışma’’ kelimesinin çok daha kulağa olumlu, istenir göründüğüne eminim. Pek çok kişi, çatışma kelimesiyle uyum kelimesini karşıt anlamlarda görür, oysa, sağlıklı bir şekilde yönetimi yapılabilen çatışma, uyumla düşman veya zıt değil, kardeştir. İkincisi, kök aileden getirdiğimiz ‘’çatışma yönetimi’’ şemalarıdır. Kök ailesinde, anne- babası tartışmaya başlar başlamaz annesi içeri odaya gidip kapıyı kilitleyen bir anne gören kişinin çatışma şeması ‘’Çatışmadan kaçınmak gerekir.’’ olacaktır. Bu tür bir şemada, aslında ilişkiye zarar veren bir çatışma çözülümü söz konusudur. Kimi insanlar ise çatışma şemalarında çatıştıkları zaman zaman çatışmanın dozunu ayarlayamayan, adabına uygun tartışamayan, tansiyon aşırı yükseldiğinde bunu biraz dindirmeleri gerektiğini fark edemeyen ve böylece çatışmak yerine aslında kavga eden bireylerin şemasını taşırlar. Bu tür bir şemada, çatışma, kişiyi kıran, karşıdaki insandan daha da uzaklaştıran bir doğa taşımaktadır.
Böylece, bilinçaltında çatışmanın kötü, kaçınılması gereken, çiftin uyumunu ve ilişkisine zarar veren bir süreç olduğunun düşünülmesi, insanlarda çatışmadan kaçmaya neden olmaktadır. Burada ise, gözden kaçan bir durum var ki, o da, çatışmanın iletişimin doğal bir seyri, ilişkinin zaman zaman ihtiyaç duyduğu bir süreç olmasıdır. Temasın olduğu yerde iletişim, iletişimin olduğu yerde çatışma vardır. Bu gerçeği itiraf ettiğimizde şu toplumsal miti de daha iyi analiz edebilir ve yanlışlayabiliriz: ‘’Üç tür iletişim vardır. Sağlıklı iletişim, çatışmalı iletişim, iletişimsizlik.’’ Bu gibi bir sınıflandırmayı Türkiye’de bilinen bir çift terapisti sık sık tekrarlar. Böylece bu gibi bir sınıflandırmada ‘’sağlıklı iletişimde çatışmanın olmadığı,’’ çatışmalı iletişimin de sağlıklı olmadığı gibi bir sonuç çıkar. Aslında durum böyle değildir. ‘’Çatışma sağlıklıdır.’’
Aile danışmanları olarak evde sürekli kaos atmosferi, tabakların çanakların fırlatıldığı, kişilerin birbirlerine evi cehenneme çevirdiği bir ortamı elbette hedef olarak benimsiyor veya öneriyor değiliz. Bu gibi bir beklenti de, insanların huzura ihtiyaç duyan, dinginliğe ihtiyaç duyan ruhlarına ve ilişkinin sağlıklı seyrine aykırıdır. Biz çiftlerin zaman zaman birbirlerinin mayınlı alanlarına girdiklerinde, karşıdakine bel altı vurmadan sınırlarını belli etmelerini
bekleriz. Karşıdaki kişiye, mayınlı alanlarını tanıtmak, onu uyarmak ise kendini karşıya tanıtmak olup, ismi tam olarak ‘’çatışmak’’tır.
Çatışmanın olmadığı ortamda, ya kişinin benlik sınırları aşırı belirsizdir, ya bu kişiler birbirleriyle yeterince yakın değildir ve temas etmemişlerdir. Üçüncü bir ihtimal, kişilerin aşırı benzer olması ve ilişkilerinin monoton bir seyirde seyrettiği senaryo için geçerlidir.

Sınırların aşırı belirsiz olduğu ilişkileri bağımlı ilişki, temasın olmadığı ilişkiyi kopuk ilişki olarak sınıflandırır ve doğalarını anlamaya çalışırız. Belirsiz sınırların hakim olduğu, bir birey aşırı pasif, aşırı edilgen, karşıdakinin kurallarıyla, arzularıyla uyumlu yaşama çabasında olan -veya bunu doğal bir şekilde yapar hâle gelmiş- bir birey ile, onu domine eden, onun yerine kararları alan kişinin ilişkiyi bize tasvir eder. Aşırı pasif, edilgen olan birey, diğerine bağımlıdır. Özetle, aile içindeki bireylerin sorunları çözmek niyetiyle başlattıkları, duygularını ‘’ben dili’’ kullanarak ifade ettikleri, empati kurmaya çalışarak söz kesmeden karşıdakini dinledikleri ve ortak bir çözüm çabasında oldukları çatışmalar sağlıklı bir ailenin temel davranışsal kalıpları arasında yer almaktadır. Çatışmadan kaçınmak yerine çatışmayı iletişimin bir parçası kabul ederek, yönetimini sağlamak kriz anlarının ailede fırsata, gelişime
ve yükselme aracına dönüşmesini sağlayacaktır.

Bu makale 18 Mart 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Tuğçe Esra Özbey

Tuğçe Esra Özbey 2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden onur derecesiyle mezun oldu. Eğitimine Bursa Uludağ Üniversitesi’nde deneysel psikoloji yüksek lisansı ile devam etti. Tez çalışmasını ‘’Yeme Bozukluklarıyla İlgili Cinsiyet-içi Rekabet Hipotezi’’ üzerine gerçekleştirdi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde Aile Danışmanlığı alanında başlamış olduğu ikinci yüksek lisans eğitiminde tez aşamasındadır. Psikolog Tuğçe Esra Özbey, Türk Psikologlar Derneği üyesi olup, çeşitli yurtdışı üniversitelerinden aldığı eğitim sertifikaları ile akademik ve profesyönel alandaki bilgisini güncellemektedir. Özbey, 2020 yılında popüler bilim alanında yayımlanan ‘’Acı Çeken İnsan’’ isimli kitabında psikolojik bozuklukların genetik kökenleri, klinik psikoloji, evrimsel psikoloji, bilişsel psikoloji, gelişimsel psikoloji gibi konuları bilimsel a ...

Psk. Tuğçe Esra Özbey
Psk. Tuğçe Esra Özbey
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube