Duygular Konuşulmadığında Ne Olur? İfade Edilemeyenin Bedeli

Duygularını ifade edemeyen birey, çoğu zaman bunun nedenini tam olarak açıklayamaz. “Böyle hissediyorum ama nedenini bilmiyorum” cümlesi, içsel bir karmaşaya işaret eder. Çünkü bastırılan duygular zamanla netliğini kaybeder; kişi neye kırıldığını değil, yalnızca yorulduğunu hisseder.
İfade edilemeyen duygular, ilişkide yanlış anlaşılmaları artırır. Kırgınlık dile getirilmediğinde, davranış değişir. Mesafe artar, ilgi azalır ya da iletişim sertleşir. Karşı taraf bu değişimi kişisel algılayabilir ve savunmaya geçer. Böylece konuşulmayan duygular, ilişkide yeni çatışmaların zeminini hazırlar.
Bu süreçte en çok zarar gören şey, duygusal bağdır. Taraflar hâlâ birlikte olabilir; ancak duygular paylaşılmadığında ilişki yüzeyde kalır. Kişi anlaşılmadığını düşündükçe, daha az anlatır. Bu geri çekilme, zamanla ilişkinin canlılığını zayıflatır.
Psikolojik danışmanlık sürecinde ifade edilemeyen duygular, sıklıkla bedensel ya da davranışsal belirtilerle ortaya çıkar. Sürekli huzursuzluk, ilişkiye karşı isteksizlik ya da anlamsız görünen tepkiler, çoğu zaman dile getirilemeyen duyguların yükünü taşır. Terapötik çalışma, bu duygulara isim verebilmeyi ve güvenli bir şekilde ifade edebilmeyi hedefler.
Duyguların konuşulması, her zaman anlaşılmak ya da kabul görmekle sonuçlanmayabilir. Ancak ifade edebilmek, kişinin kendisiyle temasını korumasını sağlar. Bu temas, ilişkinin de daha gerçek ve dayanıklı olmasına katkı sunar.
İfade edilemeyen her duygu, ilişkiden bir parça götürür. Konuşulan duygular ise ilişkiye nefes aldırır. İlişkiler, kusursuz uyumla değil; duyguların var olabildiği alanlarla ayakta kalır.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

