Kendilik Algısı: Kişinin Kendi Hikâyesini Nasıl Yazdığı ve Psikolojik Etkileri

Kendilik algısı, kişinin kendisiyle ilgili oluşturduğu bütüncül hikâyedir. “Ben nasıl biriyim?” sorusuna verdiği cevaplar yalnızca kişilik özelliklerini değil, geçmiş deneyimleri, ilişkileri, yaşanmış travmaları ve anlam yüklemelerini içerir. İnsan kendisini bir bütün olarak değil, bir anlatı olarak algılar.
Bu nedenle iki kişi aynı olayı yaşasa bile etkileri bambaşka olabilir. Çünkü olay değil, olayın zihinde nasıl anlamlandırıldığı belirleyicidir. Kendilik algısında en kritik süreç “iç konuşma”dır. Kişi kendisiyle nasıl konuşuyorsa, kimliğini de öyle şekillendirir.
Olumsuz bir kendilik anlatısına sahip bireyler kendilerini sürekli eksik, yetersiz veya kusurlu görür. Bu durum özgüveni zedeler, ilişkileri bozar ve kişiyi kronik kaygıya açık hâle getirir. Olumlu kendilik algısı ise gerçeği çarpıtmak değildir; kişinin hem güçlü yanlarını hem zorlandığı tarafları bir arada görebilmesidir.
Kendilik algısının sağlıklı olması için kişi hikâyesini yeniden yazmayı öğrenmelidir. Bu, geçmişi değiştirmek değil; geçmişi daha işlevsel bir çerçeveden yorumlamaktır. “Bu bana ne yaptı?” yerine “Bu bende ne geliştirdi?” sorusu kişinin benlik yapısını güçlendirir.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

