Geçmişle Pazarlık: İnsan Neden Olmamış Olaylar Üzerinden Kendini Suçlar?

Karşıt olgusal düşünme, insan zihninin doğal bir işlevidir. Beyin, gelecekte daha iyi kararlar alabilmek için geçmiş senaryoları yeniden kurgular. Ancak bu mekanizma kontrolden çıktığında, kişiyi içsel bir suçluluk döngüsüne sokar. Kişi, kontrolü dışında olan koşulları bile kendi sorumluluğuymuş gibi algılamaya başlar.
Bu suçluluğun temelinde kontrol yanılsaması yatar. İnsan zihni, belirsizliği tolere etmekte zorlanır. “Bu böyle oldu çünkü hayat bazen öyledir” demek yerine, “ben hata yaptım” demek daha katlanılabilir gelir. Çünkü suçluluk, çaresizlikten daha tanıdıktır.
Özellikle travmatik olmayan ama duygusal etkisi yüksek olaylardan sonra bu düşünce tarzı sık görülür. Bir ilişkinin bitişi, bir fırsatın kaçması ya da bir kayıp sonrası kişi, geçmişteki her adımı didiklemeye başlar. Amaç çözüm bulmak gibi görünse de, çoğu zaman bu bir kendini cezalandırma biçimidir.
Psikanalitik perspektifte bu durum, aşırı süperego ile ilişkilendirilir. Kişinin içsel eleştirmeni çok güçlüdür ve geçmişteki benliği bugünün bilgisiyle yargılar. Ancak bu adil bir yargı değildir. Çünkü geçmişteki benlik, bugünkü farkındalığa sahip değildi.
Nörobilimsel açıdan bakıldığında, ruminasyon eğilimi olan bireylerde beynin varsayılan mod ağı daha aktiftir. Bu ağ, zihnin serbest dolaştığı ve geçmiş-gelecek arasında gidip geldiği durumlarda çalışır. Stres ve kaygı arttığında, bu ağ daha fazla devreye girer ve kişi geçmişte takılı kalır.
Geçmişle pazarlık çoğu zaman kişinin kendine şefkat göstermekte zorlandığını da gösterir. Başkalarına karşı anlayışlı olan birey, kendisi söz konusu olduğunda acımasız olabilir. Hata yapmanın insan olmanın bir parçası olduğu bilgisi bilişsel düzeyde vardır, ancak duygusal düzeyde kabul edilmez.
Terapi sürecinde bu düşüncelerle çalışırken önemli olan, “gerçek sorumluluk” ile “hayali sorumluluk” arasındaki farkı ayırt etmektir. Kişi, kontrol edemediği değişkenleri fark ettikçe suçluluk azalır. Amaç geçmişi aklamak değil; onu olduğu hâliyle anlamlandırmaktır.
Geçmişle pazarlığı bırakmak, geçmişi unutmak anlamına gelmez. Aksine, geçmişi gerçekçi bir çerçeveye oturtmaktır. “Elimden gelen buydu” diyebilmek, psikolojik olgunluğun önemli bir göstergesidir.
Sonuç olarak insan, sadece yaşadıklarının değil; yaşamadıklarının da yasını tutar. Ancak bu yas, suçlulukla değil; kabulle işlendiğinde iyileştirici olur. Geçmiş değişmez, ama onunla kurulan ilişki değişebilir. Ve bazen en büyük rahatlama, geçmişten özür dilemek değil; ona şefkatle bakabilmektir.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

