Ergenlerde Dijital Kimlik ve Gerçeklik Algısının Bozulması


1. **Dijital Kimliğin Psikolojik Temelleri:**
- Ergenlik dönemi kimlik arayışının en yoğun yaşandığı evredir.
- Sosyal medya, görünürlük ve beğeni üzerinden “değer” algısı oluşturur.
- Sanal kimlik, gerçekte olduğundan daha idealize bir benlik yansıtabilir.
- “Online benlik” ile “gerçek benlik” arasındaki fark büyüdükçe içsel çatışmalar artar.
2. **Gerçeklik Algısının Bozulma Süreci:**
- Filtreler ve yapay görseller, bedensel memnuniyetsizlik yaratabilir.
- “Sürekli çevrim içi olma” hali, gerçek sosyal ilişkilerin yerini alır.
- Dijital onay bağımlılığı, öz-değer algısını zayıflatır.
- Gerçek duyguların yerine imaj odaklı iletişim geçer.
3. **Psikolojik Sonuçlar:**
- Sosyal karşılaştırmalar sonucu düşük benlik saygısı gelişebilir.
- FOMO (bir şeyleri kaçırma korkusu) ve kaygı bozuklukları artar.
- Kimlik karmaşası ve aidiyet problemleri yaşanabilir.
- Gerçek ilişkilerden uzaklaşma, yalnızlık duygusunu derinleştirir.
4. **Aile ve Okulun Koruyucu Rolü:**
- Ebeveynin dijital farkındalık düzeyi, çocuğun medya kullanımını doğrudan etkiler.
- Dijital sınırlar belirlenmeli; ekran süresi, çevrim içi güvenlik ve gizlilik konuları
konuşulmalıdır.
- Okul ortamında “dijital okuryazarlık” eğitimi verilmelidir.
- Gerçek sosyal etkileşim fırsatları (spor, sanat, gönüllülük) artırılmalıdır.
5. **Terapötik Yaklaşımlar:**
- Bilişsel-davranışçı terapi, ergenin gerçeklik algısını yeniden yapılandırmada etkilidir.
- Mindfulness, “şu an”da kalma becerisi kazandırarak dijital dikkat dağınıklığını azaltır.
- Grup terapileri, sosyal aidiyet duygusunu güçlendirir.
- Aile danışmanlığı, ebeveyn-ergen iletişimini dengelemeye yardımcı olur.
Sonuç olarak, dijital kimlik gelişimi ergenlikte kaçınılmaz bir süreçtir. Ancak sanal dünyada
kaybolmadan, gerçek benliği koruyabilmek için duygusal farkındalık, dijital bilinç ve
psikolojik dayanıklılık büyük önem taşır.