Doktorsitesi.com

DEHB’li Çocuklar ve Ebeveyn İlişkilerindeki En Temel Dinamik: “Anlaşıldığımı Hissetmek”

Uzm. Psk. Dan. Yağmur Sayın Çakar
Uzm. Psk. Dan. Yağmur Sayın Çakar
1 Aralık 202517 görüntülenme
Randevu Al
DEHB’li çocukların ebeveynleri büyük ölçüde görünmeyen bir yük taşır. Her an bir kriz çıkabileceği hissi, ebeveyni sürekli tetikte tutar. “Ne yaparsam yetmiyor” duygusu zamanla kronik bir yetersizlik hissine dönüşebilir. Çocuğun davranışlarının dışarıdan “ebeveynlik hatası” gibi algılanması, toplumsal baskıyı artırır ve ebeveyn kendini daha yalnız hisseder. Gün içinde defalarca duygu regülasyonu sağlamaya çalışma çabası da kaçınılmaz bir duygusal tükenmişliğe yol açar. Bunun yanında, sınır koymak ile esnek davranmak arasında sıkışmak, ebeveynin karar verme mekanizmasını zorlar ve içsel çatışmalarını yoğunlaştırır. Bu yalnızlık algısı gerçek olmasa da, yük arttığında ebeveyn kendini çoğu zaman tek başına mücadele ediyormuş gibi hisseder.
DEHB’li Çocuklar ve Ebeveyn İlişkilerindeki En Temel Dinamik: “Anlaşıldığımı Hissetmek”

DEHB’li bir çocukla kurulan ilişki, yalnızca davranış yönetimiyle değil; duygusal güven, karşılıklı anlayış ve ebeveynin içsel dayanıklılığıyla şekillenir. Bu nedenle ebeveyn–çocuk ilişkisi, çoğu zaman düşünüldüğünden çok daha hassas bir duygusal altyapı gerektirir. Çünkü güvenli bir bağ, kendiliğinden değil; karşılıklı çaba, farkındalık ve gerçek anlamda “duyabilme” kapasitesiyle oluşur. Ebeveynin çocuğuna “seni anlıyorum” mesajını verebilmesi, DEHB’nin getirdiği zorlukları hafifletir; çocuğun içsel dünyasında düzen ve güven hissi yaratır. Buna karşılık anlaşılmadığını hisseden bir çocuk, savunucu davranabilir, daha kolay çatışmaya girebilir ve duygusal regülasyon güçlükleri belirginleşebilir. Dolayısıyla, tıpkı yetişkin ilişkilerinde olduğu gibi, DEHB’li çocuk–ebeveyn ilişkisinin kalbi de “anlaşıldığımı hissediyorum” duygusuyla atar.

DEHB çoğu zaman davranışlar üzerinden tanınsa da, ebeveyn–çocuk çatışmalarının temelinde davranıştan çok çocuğun duygusal deneyiminin yanlış okunması yatar. Talimatı duymuyor gibi görünen çocuk aslında girdiyi işlemekte gecikiyor olabilir; ödevden kaçıyor gibi davranan çocuk, başlama güçlüğüyle mücadele ediyor olabilir. Söz kesmesi, düşüncesini kaybetme kaygısıyla hızlanan iç trafiğinin bir sonucuyken; sinirlendiğinde sergilediği davranışlar çoğunlukla aşırı uyarılmış bir sinir sisteminin dışa yansımalarıdır. Bu davranışlar çoğu zaman ebeveyn tarafından “isteksizlik”, “inatçılık” ya da “umursamazlık” olarak yorumlanabilir. Oysa çatışmanın altında çoğunlukla çocuğun bir niyeti değil; nörogelişimsel farklılığın beraberinde getirdiği duygusal dalgalanmalar bulunur. Tam da bu noktada çocuğun ihtiyacı anlaşılmak, ebeveynin ihtiyacı ise yol gösterilmektir.

Ebeveynlerin ihtiyaçları çoğu zaman yalnızca davranış yönetimi stratejileriyle açıklanamaz. Çoğu ebeveyn “ne yapması gerektiğini” zaten bilirken, olumsuz duyguları yönetme ve olumlu davranışları sürdürebilecek psikolojik kapasite zamanla tükenebilir. Bu nedenle ebeveynlerin asıl ihtiyacı görülmek, anlaşılmak ve desteklenmektir. “Yalnız değilim” hissinin oluşması, tükenmişliği azaltan güvenli bir danışmanlık sürecinin sağlanması, suçluluk duygusunun hafifletilmesi, günlük yaşamda uygulanabilir rehberliğin sunulması ve çocuğuyla kurduğu bağın yeniden yapılandırılmasına destek olunması ebeveyn için en temel gereksinimlerdir. Ebeveyn güçlendiğinde çocuk da doğal olarak duygusal olarak düzenlenir; çünkü güvenli ilişki, her yaşta en güçlü düzenleyicidir.

Bu noktada, ebeveynin çocuğuna “seni anlıyorum” mesajını verebilmesi DEHB’nin getirdiği birçok zorluğu hafifletir. Çocuk, duygularının görüldüğünü ve duyulduğunu hissettikçe içsel dünyasında düzen ve güven oluşur. Buna karşılık anlaşılmadığını hisseden bir çocuk savunucu davranabilir, çatışmaya daha kolay girebilir ve duygusal regülasyon güçlükleri belirginleşebilir. Yani tıpkı yetişkin ilişkilerinde olduğu gibi DEHB’li çocuk–ebeveyn ilişkisinin kalbi de “anlaşıldığımı hissediyorum” duygusuyla atar. Bu duygu var olduğunda ilişki yumuşar; olmadığında davranış sorunları daha görünür hâle gelir.

Sonuç olarak, hem çocuğun hem ebeveynin anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Bir ilişkide iyileşme, tek taraflı bir çabayla değil; karşılıklı güven, açıklık ve birbirini gerçekten duymaya yönelik içten bir niyetle mümkün olur. Güvenli bağlar kurulabilir; yeter ki birbirimizi anlamaya gönüllü olalım.

Etiketler

Çocuklarda dikkat eksikliğiÇocuk ve ebeveyn ilişkisiÇocuklarda dehb nedirDikkat eksikliğinde ebeveyn yaklaşımıDEHB'li çocuklarla iletişimin ilk adımı onları anlamakDürtüsellikHiperaktiviteÇocuk psikolojisi

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Dan. Yağmur Sayın Çakar

Uzm. Psk. Dan. Yağmur Sayın Çakar

2016 yılında Sakarya Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden yüksek onur derecesiyle mezun oldum. Lisans eğitimimin 1,5 yılını burslu olarak yurt dışında, uluslararası değişim öğrencisi olarak tamamladım.
Bu süreçte farklı kültürleri tanıma ve Avrupa ile Balkan ülkelerinin psikoterapi yaklaşımlarını yakından deneyimleme fırsatı buldum. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimimi tamamlayarak uzman unvanını aldım. Şu anda Sakarya Üniversitesi’nde 2022 yılında başladığım doktora eğitimime devam etmekteyim.
Meslek hayatım boyunca çocuk, ergen, yetişkin, çift ve ailelerle psikolojik danışma süreçlerinde görev aldım. Danışma sürecinde, bireylerin ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış ve bilimsel temelli yöntemlerle çalışmayı önemsiyorum.
İstanbul ve Sakarya’daki özel eğitim kurumlarında psikolojik danışman olarak edindiğim deneyimlerin yanı sıra, Marmara Üniversitesi Aile Danışmanlığı Eğitimi ile bu alanda da yetkinlik kazandım.
Katıldığım başlıca mesleki gelişim eğitimleri arasında Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Sanat Terapisi, Aile Danışmanlığı, Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Masal Terapisi, DEHB Uzman Eğitimi, Attentioner Dikkat Terapi Programı, Objektif Testler ve MOXO Dikkat Testi yer almaktadır.
İnsanın kendini tanıma ve dönüştürme sürecine eşlik etmeyi, yaşamda anlam, denge ve içsel güç bulmalarına destek olmayı değerli buluyorum. Her danışma sürecini, kişinin kendine doğru yaptığı bir yolculuk olarak görüyor ve bu yolculukta empati, güven ve anlayışı merkeze alarak ilerliyorum.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.