Çocuklarda Utangaçlık mı Sosyofobi mi? Ayırt Etme Yolları


Utangaçlık, genellikle yeni sosyal durumlarda çekingen davranma, yabancı kişilerle iletişim kurarken sessiz kalma veya göz teması kurmaktan kaçınma gibi belirtilerle kendini gösterir. Ancak utangaç çocuklar, genellikle zamanla ortama alışır ve sosyal etkileşim kurmaya başlar. Bu durum, çocuğun benlik algısında ya da günlük işlevselliğinde belirgin bir bozulmaya yol açmaz.
Öte yandan sosyofobi, çocuğun sosyal ortamlarda yoğun bir kaygı hissetmesine, yargılanma korkusu yaşamasına ve bu durumlardan kaçınmasına neden olur. Sosyofobisi olan çocuklar, sınıf içinde söz almaktan, akranlarıyla oyun oynamaktan ya da öğretmeniyle göz teması kurmaktan kaçınabilir. Bu kaçınma davranışları çocuğun okul başarısını, arkadaş ilişkilerini ve öz güven gelişimini olumsuz yönde etkiler.
Ayırt etmede dikkat edilmesi gereken temel noktalardan biri, bu davranışların çocuğun işlevselliğini ne düzeyde etkilediğidir. Sosyofobi, çocuğun günlük yaşamını sınırlayan ve kronik hale gelebilen bir durumdur. Ayrıca sosyofobi genellikle fiziksel belirtilerle de birlikte seyreder: terleme, titreme, mide bulantısı, kalp çarpıntısı gibi.
Terapi süreci, sosyofobik çocukların bu duygularını tanımasını, bunlarla baş etme yolları geliştirmesini ve sosyal ortamlarda kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlar. Bilişsel davranışçı terapi teknikleri, çocuklarla oyun temelli yaklaşımlar ve aileye yönelik psikoeğitimler bu sürecin önemli parçalarıdır.
Sonuç olarak, her utangaç çocuk sosyal fobik değildir; ancak sosyal fobisi olan çocuklar sıklıkla “utangaç” olarak etiketlenip göz ardı edilebilir. Bu nedenle dikkatli bir gözlem, erken müdahale ve doğru yönlendirme; çocuğun sağlıklı sosyal gelişimi için kritik bir rol oynar.
Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz