Doktorsitesi.com

BAĞLANMA STİLLERİ: ÇOCUKLUKTA BAŞLAYAN YOLCULUK YETİŞKİN İLİŞKİLERİNİ NASIL ŞEKİLLENDİRİR?

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
27 Kasım 202513 görüntülenme
Randevu Al
Bağlanma, insan gelişiminin en temel yapılarından biridir. Bir çocuğun bakım verenle kurduğu ilişki, sadece duygusal değil; bilişsel, sosyal ve nörobiyolojik gelişimi de belirler. Bağlanma Kuramı, John Bowlby tarafından ortaya atıldığında psikoloji dünyasında bir devrim niteliğindeydi. Çünkü insanların yetişkinlikte kurdukları ilişkilerin büyük kısmı, bebeklikte öğrendikleri ilişki modellerinin devamıydı. Yani bugün bir ilişkide kendini fazla veren, çabuk kırılan, geri çekilen veya bağ kurmakta zorlanan bir kişinin kökleri çok daha gerilere, çocukluk ilişkilerine uzanır.
BAĞLANMA STİLLERİ: ÇOCUKLUKTA BAŞLAYAN YOLCULUK YETİŞKİN İLİŞKİLERİNİ NASIL ŞEKİLLENDİRİR?

Bağlanma stilleri dört ana kategoriye ayrılır: güvenli, kaygılı, kaçıngan ve dağınık
bağlanma. Her bir stil, kişinin hem kendisiyle hem de diğerleriyle ilişkisini anlamada
oldukça açıklayıcıdır.

1) Güvenli Bağlanma: “Yakınlık güvenlidir.”
Güvenli bağlanan bireyler insan ilişkilerinde esnektir. Çocuklukta duyguları karşılanmış,
ihtiyaçları büyük ölçüde görülmüş ve sakinleştirilmiş bireyler, yetişkinlikte de ilişkileri bir
tehdit olarak değil, destek kaynağı olarak görür.
Güvenli bağlanan yetişkinler:
Duygularını açıkça ifade eder.
Yakınlıktan korkmaz.
Sınırlarını koruyabilir.
Hem bağımsız hem bağlı olabilir.
Çatışmalarda sakinleşebilir.
Nörobilim çalışmaları güvenli bağlanan bireylerin stres anında sinir sistemlerini daha hızlı
düzenlediklerini gösterir. Çünkü içsel olarak şu inançla büyümüşlerdir: “İlişkiler
güvenlidir. Biri beni anlar.”

2) Kaygılı Bağlanma: “Yakınlık var ama kaybetme korkusu daha büyük.”
Kaygılı bağlanan kişiler ilişkide sürekli teyit arar:
“Seviyor mu?”,
“Mesaj attım ama cevap gelmedi, bir şey mi oldu?”,

“Geri çekildi, demek ki artık istemiyor...”
Kökünde terk edilme, reddedilme veya tutarsız ebeveynlik vardır. Çocuklukta bakım veren
bazen sevgi dolu, bazen uzak ve tahmin edilemezdir. Bu nedenle çocuk “Yakınlık iyidir ama
her an gidebilir.” inancını geliştirir.
Yetişkinlikte bu inanç:
Aşırı düşünme,
Kaybetme korkusu,
Onay arayışı,
İlişkiye fazla yatırım,
Küçük şeylerden büyük anlamlar çıkarma şeklinde ortaya çıkar.
Kaygılı bağlanan kişilerin sinir sistemi hızlı aktive olur. Amigdala (tehdit merkezi) aşırı
duyarlıdır. Küçük bir uzaklaşmayı bile büyük bir tehdit gibi yorumlarlar. Bu nedenle
ilişkilerde yorucu bir döngü oluşabilir: kişi yakınlaşmak ister, partner baskı hisseder,
uzaklaşır; bu da kaygılı kişinin korkularını daha da tetikler.

3) Kaçıngan Bağlanma: “Yakınlık risklidir.”
Kaçıngan bağlanan kişiler ilişkide yakınlığı değil, mesafeyi güvenli bulur. Çocukluklarında
duygular çoğu zaman görülmemiş, ihtiyaçlar reddedilmiştir. Bu nedenle kişi zamanla şu
inanca sahip olur:
“İhtiyaç göstermek zayıflıktır.”
Yetişkinlikte kaçıngan bireyler:
Duyguları ifade etmekte zorlanır.
Bağlanmayı “bağımlılık” olarak yorumlar.
Kontrollü ve mesafelidir.
Yakınlık arttığında geri çekilir.
“Alan” olmadan nefes alamadığını hisseder.
Kaçıngan bağlanma bir duygu eksikliği değil, bir korunma stratejisidir. Kişi duygusal
ihtiyaçlarını küçülterek hayatta kalmayı öğrenmiştir.
Nörobilim açısından kaçıngan kişiler, duygusal yoğunluk arttığında duygusal kapanma
yaşar. Prefrontal korteks duyguları düzenlemek yerine bastırmayı tercih eder.

4) Dağınık Bağlanma: “Hem istiyorum hem korkuyorum.”
Dağınık bağlanma, en karmaşık bağlanma stilidir. Genellikle çocuklukta travmatik
deneyimler (şiddet, ihmal, korkutucu ebeveyn davranışları) sonucu gelişir. Kişi için bakım
veren hem güven hem tehdit kaynağıdır.
Bu nedenle yetişkinlikte ilişkilerde:
Yakınlık isteği ile uzaklaşma tepkisi arasında gidip gelme,
Zihinsel ve duygusal karışıklık,
Yoğun ama istikrarsız ilişkiler,
Ani kopmalar veya ani yakınlaşmalar görülebilir.
Dağınık bağlanmada sinir sistemi çoğu zaman düzensizdir. Kişi duygusal dengeyi
sağlamakta zorlanır.

Bağlanma Stilleri Değişebilir mi?
Evet. Bu en umut verici kısımdır.
Beyin ilişki yoluyla öğrenir. Güvenli partner, güvenli arkadaşlık, terapi ilişkisi ya da düzenli
destekleyici bir ortam, kişinin bağlanma stilini değiştirebilir. Buna “kazanılmış güvenli
bağlanma” denir.
Değişim için üç ana süreç etkilidir:
✔ Tetikleyicileri fark etmek
“Kaygılandığımda ne yapıyorum?”
“Yakınlık arttığında neden geriliyorum?”

✔ Tepki yerine düzenleme
Duygusal kapılma anlarında nefes, beden farkındalığı, erteleme tepkisi, duygu
adlandırma...

✔ Güvenli ilişkiler kurmak
Beyin güveni ancak deneyimleyerek öğrenir.

Sonuç: Bağlanma bir kader değildir, bir başlangıçtır.

Kişinin bugün ilişkide verdiği tepkiler kişisel bir eksiklik değil; çocuklukta öğrenilmiş bir
hayatta kalma stratejisidir. Ve her strateji, yeniden şekillendirilebilir. Bağlanmayı anlamak,
kişinin kendisiyle ve karşısındakiyle kurduğu ilişkiye daha şefkatli bakmasını sağlar.

Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz, 1983 yılında Ankara’da doğmuştur. Psikoloji alanındaki eğitimini tamamlayarak Türkiye’de pedagojik diplomaya sahip nadir uzmanlardan biri olmuştur. Genel psikoloji alanında yüksek lisans yapmış, eğitim sürecinde okul, huzurevi ve hastane gibi farklı kurumlarda stajlar gerçekleştirmiştir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.