Doktorsitesi.com

Anı Yaşayamama Hali: Sürekli Bir Şey Kaçırıyormuş Gibi Hissetmenin Psikolojik Kökeni

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
21 Kasım 202512 görüntülenme
Randevu Al
Telefon bildirimleri, hızlı hayat, sürekli kıyaslama... Modern insanın büyük bir bölümü “anı yaşayamama” ve “her an bir şey kaçırıyormuş gibi hissetme” (FOMO) sorunu yaşıyor.
Anı Yaşayamama Hali: Sürekli Bir Şey Kaçırıyormuş Gibi Hissetmenin Psikolojik Kökeni

Bu durumun psikolojik kökeni üç faktöre dayanır:

1. Dikkat sisteminin aşırı uyarılması: Sürekli uyarıcı alan bir beyin “şimdi”ye
odaklanamaz.

2. Toplumsal kıyas kültürü: Başkalarının hayatına sürekli erişmek, kendi hayatımızı
anlamsız hissettirir.

3. Kaçınma davranışı: Zor duygularla kalmak yerine dış uyaranlara yönelme eğilimi.

Anı yaşayamama, genelde kişinin zihninin geçmiş ve gelecek arasında sıkışmasıyla
ilgilidir. Geçmişteki pişmanlıklar ve gelecekteki olasılıklar, zihni şimdiki zamanın dışına
iter.

Beyin için “şimdi” yoğun bir deneyimdir ve kontrol edilemez. Bu yüzden zihin, kontrol
duygusu için geleceğe kaçar. Fakat bu kaçış, yaşamın canlılığını azaltır.

Anı yaşamanın psikolojik olarak mümkün olması için kişi şunları yapmalıdır:
• Duygusal dayanıklılığı artırmak
• Dikkat sistemini dinlendirmek
• Zihinsel yavaşlamayı öğrenmek

• Beden duyumlarını fark etmek
• Düşünceyi yönetmek değil, gözlemlemek

Anı yaşamak bir yetenek değil, bir beceridir. Öğrenilebilir, güçlendirilebilir ve bilimsel
olarak desteklenen bir iyileşme yoludur.

Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz, 1983 yılında Ankara’da doğmuştur. Psikoloji alanındaki eğitimini tamamlayarak Türkiye’de pedagojik diplomaya sahip nadir uzmanlardan biri olmuştur. Genel psikoloji alanında yüksek lisans yapmış, eğitim sürecinde okul, huzurevi ve hastane gibi farklı kurumlarda stajlar gerçekleştirmiştir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.