Yas ve kayıp

YAS VE KAYIP

Yas ve kayıp

YAS VE KAYIP

  Doğum gibi ölüm de hayatımızın doğal bir parçasıdır. Yine de yüzyıllar boyunca kayıp ve yas süreçleri insan ruhunu en çok yaralayan yaşantılardan biri olmuştur.

  Her insanın yas süreci kendisine özgü olsa da uzmanlar tarafından sıklıkla görülen ve sınıflandırılan aşamalar bulunmaktadır. İsviçreli psikiyatrist Kübler Ross’a göre bu sıralama:

İnkar,

Öfke,

Pazarlık,

Depresyon,

Kabul aşamalarından oluşur. Bu yazımızda bu süreçleri yakından inceleyeceğiz.

İnkar

  Çoğu kişinin yakınının öldüğünü kabul edemediği ve buna adapte olmakta zorlandığı bir zaman dilimidir. Sevdiğimiz insanın ölmediği olasılıklara inanmak ister ve mantığa uymayan senaryolar oluştururuz. Bunun nedeni yaşadığımız yası henüz tam olarak çözümleyemememiz ve bu durumla başa çıkamamamızdır. Bilinçaltımız da bu durumun inanaılmazlığını destekler. Kaybettiğimiz kişi rüyalarımıza girer ve tekrar tekrar kendimizi onun yaşadığına ikna olmuş halde buluruz.

  Birçok insanın bir yanı yası kabullense de diğer bir yanıyla hala içten içe kaybına inanamayabilir. Örneğin kişi günlük hayatına devam ederken bir anda kendisini kahvaltıda vefat etmiş babasına çay koyarken bulabilir. Bu çift taraflı inanaca ‘bölme’ denir.

Öfke

  Kaybımızın kesinliği anlaşılınca bu zorunlu ayrılığın verdiği öfke aşaması başlamış olur. Kişi kendisine, etrafına, kaderine  hatta kaybettiği yakınına bile öfke duyabilir. Bu durumun ana nedeni her ayrılığın beraberinde getirdiği reddedilme duygusudur. Kişi ilk ayrılıklarını çocukluk döneminde ailesine karşı yaşamıştır ve bu ayrılıklar ne olursa olsun çocuk için tehdit edicidir. Bu nedenle gelişimimiz boyunca ayrılıklar ve yakınlık kurmaya dair engellendiğimiz durumlar bizim öfke ve diğer olumsuz duyguları hissetmemize neden olur.

  Örneğin eşini çok seven ve ona çok bağlı bir insan, eşinin ölümünden sonra artık hayatında olmayacağı için ona büyük bir öfke duyabilir. Fakat bu duygulardan dolayı çoğu zaman suçluluk duyacaktır. Çünkü toplumumuzda yas sürecinde yalnızca keder ve özlem gibi duygular kabul gördüğü için çaresizlikten doğan ve gayet normal olan öfke duygusunu aktarmakta ve destek bulmakta zorlanacaktır.

Pazarlık

  İnkar ve öfke süreçlerinin ardından pazarlık süreci gelir. Kişi artık yakınını kaybettiğinin farkındadır fakat ona olan özlemi yakasını bırakmaz. Ölümü nedenlere bağlamak ve onunla olan ilişkisini çözmek için pazarlığa tutuşur.

  ‘Son gün onunla hastanede kalsaydım.’, ‘Kazadan önce onu arayıp eve çağırsaydım.’, ‘Keşke ona, onu ne kadar çok sevdiğimi daha fazla söyleseydim.’ gibi suçluluk içeren cümlelerle sonucu değiştimeyi umar. Bu senaryolar çoğu zaman mantıkdışı olsalar bile kişi bu ihtimallerle yakının günlük hayattaki varlığını devam ettirmeye çalışır. Çünkü onu kaybetmek istememektedir.

Depresyon

  Depresyon dönemi artık yakınımızın kaybını tam anlamıyla idrak ettiğimiz bir dönemdir. Sevdiğimiz kişinin geri gelmeyecek olması bizi derin bir üzüntüye sokar. Bu üzüntüden dolayı günlük işlerimizi devam ettiremeyecek bir duruma geliriz.

  Ani bir kayıp, kaza ya da travma sonucunda oluşan komplike yaslarda bu dönem yıllarca sürebilmektedir. Kişi yakınıyla olan ilişkisindeki son liman olarak üzüntüsüne saplanır ve ve gittiği her yere kederiyle birlikte onu da götürmüş olur.

Kabul

Kişi depresyon aşamasını bastırmadan, farkındalıkla geçtikten sonra yasın son aşaması olan ‘Kabul’ aşamasına geliriz. Bu aşamada kişi artık duygularını kontrol edebiliyor haldedir ve günlük hayatına yeniden adapte olabilir. Fakat bu durum kaybın unutulduğu ve acının artık insana işlemediği anlamına gelmez. Yas bitmeyen bir süreçtir ve kaybımıza olan üzüntümüz tıpkı ona olan sevgimiz gibi son bulmayacaktır. Yalnızca yoğunluğu değişir ve bu kayıpla yaşamayı öğreniriz.

Psk. İkbal Öztürk

 

YAS VE KAYIP

  Doğum gibi ölüm de hayatımızın doğal bir parçasıdır. Yine de yüzyıllar boyunca kayıp ve yas süreçleri insan ruhunu en çok yaralayan yaşantılardan biri olmuştur.

  Her insanın yas süreci kendisine özgü olsa da uzmanlar tarafından sıklıkla görülen ve sınıflandırılan aşamalar bulunmaktadır. İsviçreli psikiyatrist Kübler Ross’a göre bu sıralama:

İnkar,

Öfke,

Pazarlık,

Depresyon,

Kabul aşamalarından oluşur. Bu yazımızda bu süreçleri yakından inceleyeceğiz.

İnkar

  Çoğu kişinin yakınının öldüğünü kabul edemediği ve buna adapte olmakta zorlandığı bir zaman dilimidir. Sevdiğimiz insanın ölmediği olasılıklara inanmak ister ve mantığa uymayan senaryolar oluştururuz. Bunun nedeni yaşadığımız yası henüz tam olarak çözümleyemememiz ve bu durumla başa çıkamamamızdır. Bilinçaltımız da bu durumun inanaılmazlığını destekler. Kaybettiğimiz kişi rüyalarımıza girer ve tekrar tekrar kendimizi onun yaşadığına ikna olmuş halde buluruz.

  Birçok insanın bir yanı yası kabullense de diğer bir yanıyla hala içten içe kaybına inanamayabilir. Örneğin kişi günlük hayatına devam ederken bir anda kendisini kahvaltıda vefat etmiş babasına çay koyarken bulabilir. Bu çift taraflı inanaca ‘bölme’ denir.

Öfke

  Kaybımızın kesinliği anlaşılınca bu zorunlu ayrılığın verdiği öfke aşaması başlamış olur. Kişi kendisine, etrafına, kaderine  hatta kaybettiği yakınına bile öfke duyabilir. Bu durumun ana nedeni her ayrılığın beraberinde getirdiği reddedilme duygusudur. Kişi ilk ayrılıklarını çocukluk döneminde ailesine karşı yaşamıştır ve bu ayrılıklar ne olursa olsun çocuk için tehdit edicidir. Bu nedenle gelişimimiz boyunca ayrılıklar ve yakınlık kurmaya dair engellendiğimiz durumlar bizim öfke ve diğer olumsuz duyguları hissetmemize neden olur.

  Örneğin eşini çok seven ve ona çok bağlı bir insan, eşinin ölümünden sonra artık hayatında olmayacağı için ona büyük bir öfke duyabilir. Fakat bu duygulardan dolayı çoğu zaman suçluluk duyacaktır. Çünkü toplumumuzda yas sürecinde yalnızca keder ve özlem gibi duygular kabul gördüğü için çaresizlikten doğan ve gayet normal olan öfke duygusunu aktarmakta ve destek bulmakta zorlanacaktır.

Pazarlık

  İnkar ve öfke süreçlerinin ardından pazarlık süreci gelir. Kişi artık yakınını kaybettiğinin farkındadır fakat ona olan özlemi yakasını bırakmaz. Ölümü nedenlere bağlamak ve onunla olan ilişkisini çözmek için pazarlığa tutuşur.

  ‘Son gün onunla hastanede kalsaydım.’, ‘Kazadan önce onu arayıp eve çağırsaydım.’, ‘Keşke ona, onu ne kadar çok sevdiğimi daha fazla söyleseydim.’ gibi suçluluk içeren cümlelerle sonucu değiştimeyi umar. Bu senaryolar çoğu zaman mantıkdışı olsalar bile kişi bu ihtimallerle yakının günlük hayattaki varlığını devam ettirmeye çalışır. Çünkü onu kaybetmek istememektedir.

Depresyon

  Depresyon dönemi artık yakınımızın kaybını tam anlamıyla idrak ettiğimiz bir dönemdir. Sevdiğimiz kişinin geri gelmeyecek olması bizi derin bir üzüntüye sokar. Bu üzüntüden dolayı günlük işlerimizi devam ettiremeyecek bir duruma geliriz.

  Ani bir kayıp, kaza ya da travma sonucunda oluşan komplike yaslarda bu dönem yıllarca sürebilmektedir. Kişi yakınıyla olan ilişkisindeki son liman olarak üzüntüsüne saplanır ve ve gittiği her yere kederiyle birlikte onu da götürmüş olur.

Kabul

Kişi depresyon aşamasını bastırmadan, farkındalıkla geçtikten sonra yasın son aşaması olan ‘Kabul’ aşamasına geliriz. Bu aşamada kişi artık duygularını kontrol edebiliyor haldedir ve günlük hayatına yeniden adapte olabilir. Fakat bu durum kaybın unutulduğu ve acının artık insana işlemediği anlamına gelmez. Yas bitmeyen bir süreçtir ve kaybımıza olan üzüntümüz tıpkı ona olan sevgimiz gibi son bulmayacaktır. Yalnızca yoğunluğu değişir ve bu kayıpla yaşamayı öğreniriz.

Psk. İkbal Öztürk

 

 

Bu makale 4 Ekim 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır. Üniversitede okuduğu disiplin içerisinde Türkiye’den Farklı olarak her yıl staj görmüştür. ilk yılında anaokul ve eğitim kurumlarında  – ikinci yılında huzurevi üçüncü yılında hastahane dördüncü yılında Hastanede ruh ve sinir hastalıkları alanında tamamlamıştır. Mustafa Cem Oğuz bu süreçte Bilişsel Davranışçı Terapi ,Hipnoz ,Oyun Terapi ve  Evlilik ve Aile Dan ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
instagram
instagram
youtube
linkedin
instagram
whatsapp
Etiketler
YAS VE KAYIP
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube