Sosyal medyanın ve fenomenlerin kadındaki beden algısına etkisi

Sık sık kendinizi dış görünüşünüzle ilgili düşünürken bulur musunuz? Kendinizi fenomenlerle kıyasladığınız olur mu? Fotoğraflarda filtre ya da photoshop kullanır mısınız? Filtre ya da photoshop kullanmadığınızda kendinizi rahat hisseder misiniz? Estetik yaptırma fikri sık sık aklınıza gelir mi?

Sosyal medyanın ve fenomenlerin kadındaki beden algısına etkisi

Beden algısı, vücudumuzu zihnimizde nasıl şekillendirdiğimiz, kendi bedenimizi nasıl gördüğümüzdür. Sahip olduğumuz vücutla, olmak istediğimiz vücut arasındaki farklılık beden memnuniyetsizliğini oluşturabilmektedir. Özellikle ergenlik döneminde bedensel değişim oldukça fazla şekilde yaşandığı için, beden algısında veya beslenme konusunda sorunlar oluşabilmektedir. Toplumun belirlediği normlarla birlikte ‘’ideal vücut ölçülerine’’ ulaşılma çabası başlayabilmektedir. Kadın vücudunun ne olması gerektiği, sosyal medyada paylaşılacak fotoğraflar için oynama yapılıp yapılmaması gerektiği konusunda bir çok fikir mevcuttur. Pazarlama uzmanlarının reklamlarda satış yapabilmek için kullandıkları sloganlar da beden algısı üzerinde olumsuz etki yaratabilmektedir. Markaların ‘’İnce dudaklarına hoşça kal öpücüğü’’ sloganı, ‘’Genç görünen gözler asla demode olmaz’’ sloganı, ‘’Çünkü biz buna değeriz’’ sloganı kafamızda olmamız gereken bir imaj çizebilmektedir. Sosyal medya fenomenleri bu markalardan aldıkları reklamlarla bizi bu imaja yönlendirebilmektedir.

Yapılan araştırmalara göre bir insan günde ortalama 6 saatini internette geçirmektedir. İnternette geçirilen süre sosyal medyadaki paylaşımlara dikkat etmemize, fenomenlerin paylaşımlarını incelememize neden olabilmektedir. Sosyal medya kullanımının artmasıyla insanlarda fotoğraflarına beğeni alma ihtiyacı doğabilmektedir. Beğeni sayısını sık sık takip etmekte ve beğenileri arttırmak için fotoğraf pozlarını geliştirme gibi durumlara yol açabilmektedir. Beğenilme arzusu, insanları dış görüntüleriyle alakalı düşünmeye itebilmektedir. Bu bizi ideal olma kavramının etkisini altına sokabilmektedir. Ne giymemiz gerektiği, nasıl makyaj yapmamız gerektiği, saçımızın nasıl olması gerektiği hakkında belli kalıplaşmış normlar mevcuttur ve bu normlar bizi etkileyebilmektedir. Kadınlar üzerinde bu kavramlar fenomenlere özenmeye ve onlar gibi olma çabasına, kendimizi onlarla kıyaslamaya itebilmektedir. Aslında gerçek şu ki sosyal medya fenomenleri gibi görünmek çokta mümkün değildir çünkü gösterilen dünya gerçek dünyadan daha uzak olan bir sanal dünyadır. Fotoğraflarda photoshoplar veya estetik operasyonları olabilmektedir. Birey bu şekilde gözükemediğinde özgüveninde düşme ya da beden memnuniyetinde azalma olabilmektedir.

 Her sabah ve her akşam düzenli paylaşım yapan yüzlerinde ve vücutlarında asla bir kusur olmayan fenomenler her daim bakımlı ve güzel olduklarına dair bir profil oluşturabilmektedir. Bu durum sabah uyanıldığı ilk an makyaj yapan, kuaföre uğramadan güne başlayamayan, zayıf olmak için her şeyi yapan ve kendine zarar verecek duruma getiren bireyler oluşturabilmektedir. "Güzel bir vücuda sahip olmak eşittir mutlu ve zengin bir hayat" denklemi yalnızca bedensel algı üzerinde sorunlara değil, psikolojik sorunlara ve yeme bozukluklarına da neden olabilmektedir.

 

Bedensel algısından dolayı oluşabilecek rahatsızlıklar şunlardır; Beden disformik bozukluğu (BDB), anoreksiya, bulumiya nevrozadır. BDB’ de kişinin vücudunda fiziksel bir kusur olup olmaması önemli değildir. Kişi dış görünümüne çok fazla zaman ayırmakta ve çok uğraşmaktadır. Kişi kendini çirkin veya vücudunu olması gereken gibi değilmiş, vücudu kusurluymuş gibi hisseder. Bu durumda bir algılama bozukluğu söz konusudur. Mevcut algıları nedeniyle psikiyatri kliniklerden önce plastik cerrahilere başvurabilmektedirler. Bu hastalığın verilerine bakıldığında, kadınlarda görülme olasılığı daha fazladır. Anoreksiya nevroza rahatsızlığı, bir yeme bozukluğudur. Aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlık olup, tedavi edilmediği zaman hayatı tehdit edecek şekilde ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Kişi kilosunu ve görüntüsünü beğenmez. Ne kadar zayıf olursa olsun kendini kilolu hisseder ve kafasındaki güzellik algısına ulaşmaya çalışır. Tedavisinde diyetisyenle psikolog ortak çalışmaktadır. Bulimia nevroza genellikle bir zaman diliminde aşırı yiyecek tüketiminin sık sık tekrarlanması ve ardından bu kalorilerden kurtulma düşüncesiyle kendi kendini kusturarak sonuçlanır. Bunun dışında uzun süre yemek yememek ve aşırı egzersiz yapmak şeklinde de ilerleyebilmektedir. Uzmanlaşmış terapistler, psikiyatristler, psikologlar ve beslenme uzmanları tarafından oluşturulan ilgili psikoterapileri ve ilaç tedavileriyle tedavi edilmektedir.

Kişi kendini bedeniyle ilgili eleştiri yağmuruna tutabilir ve kendine karşı acımasızlaşabilir. Peki sosyal medyayı kullanmamak ve bu algıdan kurtulmak mümkün müdür? Şuan içinde bulunduğumuz dünyada sosyal medyadan uzak kalabilmek mümkün olamayabilir. Ancak her bireyin kendine özgü vücut yapısının olduğu unutulmamalı, günlük hayatta insanlara dayatılan vücut algısına daha gerçekçi yaklaşılmalı ve kıyaslama yapmaktan kaçınılmalıdır. Farklılıklar kabullenmeli ve onlardan utanılmamalıdır. Bedeniniz hakkında düşünmeye fazla zaman ayırmaya başladıysanız ve bu durum günlük işlevlerinizi etkilemeye başladıysa bir psikolojik desteğe başvurabilirsiniz. Uzman kadromuzla her zaman yanınızdayız…

Uzm. Psk. Damla KANKAYA
Psk. Öğr. İzel Sude TİMUR

Bu makale 10 Mart 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya

Uzm. Psk. Damla KANKAYA, Almanya doğmuştur. Lisans öncesi eğitimini (ilk, orta ve lise) Nürnberg'de tamamlamıştır. Ardından başlamış olduğu Beykent Üniversitesi Psikoloji Bölümünden "Onur Öğrencisi" olarak mezun olmuş ve Psk. unvanı almıştır. Üniversite eğitimi süresince birçok ulusal kongre ve üniversite seminerlerine katılım göstermiştir. Birçok sosyal sorumluluk projesinde ve Beykent Üniversitesi Psikoloji Klübün'nde asil üye olarak  aktif görev yapmıştır. Ve Lisans eğitimi sırasında, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Sana Klinik Hastanesi (Almanya) stajyer psikolog olarak birçok kurum ve hastanede staj yapmış ve kendini geliştirmeyi hedeflemiştir. Mezuniyetini takiben aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimine başlamış ve "Klinik Psikolog" olarak  yüksek lisans derecesini tamam ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
linkedin
instagram
facebook
Etiketler
Sosyal medya ve ilişkiler
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube