Dijital kalabalıklar içinde yalnızlık
Sosyal medya, bireye “sürekli bağlılık” hissi verir. Bildirimler, beğeniler ve mesajlar dopamin salınımını tetikleyerek geçici bir haz yaratır. Ancak bu hızlı tüketilen sanal ilişkiler, gerçek duygusal bağların yerini tutmaz. Yapılan araştırmalar, sosyal medyada geçirilen sürenin artmasının özellikle ergenlerde ve genç yetişkinlerde yalnızlık, depresyon ve kaygı belirtilerini artırdığını göstermektedir.
Sosyal kıyas ve değersizlik hissi
Instagram ya da TikTok gibi platformlar, bireyin kendini başkalarıyla sürekli karşılaştırmasına neden olur. Filtrelenmiş, düzenlenmiş hayatlar; kişide yetersizlik ve değersizlik duygularını tetikler. Özellikle genç bireyler, bu kıyas sürecinde benlik saygılarını yitirme riskiyle karşı karşıya kalırlar.
Bağ kurmak mı, görülmek mi?
Gerçek bağlar, zaman ve emek ister. Sosyal medyada ise görülmek, beğenilmek ve onaylanmak ön plana çıkar. Bu, “bağ kurmak”tan çok “görülmeye çalışmak” motivasyonuna dönüşebilir. Sonuçta kişi, bir kalabalığın içinde sürekli var olmaya çalışırken aslında kendisiyle olan bağını yitirebilir.
Psikolojik dayanıklılığı güçlendirmek mümkün
Yalnızlık modern çağın kaderi olmak zorunda değil. Sosyal medyayı bilinçli kullanmak, dijital detoks yapmak, yüz yüze ilişkileri güçlendirmek ve gerektiğinde profesyonel destek almak bireyin psikolojik sağlamlığını artırabilir.
Uzman psikolog
Mustafa Cem Oğuz