EZBER BOZULDU


Bir büyüğüm; "çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var, onlar yeni bir anlayışın temsilcileri" dediğinde çok şaşırdım. Bu bütün ezberleri bozan bir öneriydi. Zira biz hep büyüklerimizi dinleyen, onların tecrübelerinden istifade eden bir nesiliz. Nereden çıktı bu çocuklar?
Zaman geçtikçe ve çocuklarla daha sık bir araya geldikçe bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu idrak etmeye başladım. Günümüzde çocuklar ve gençler bizim gibi düşünmüyor, değer yargıları farklı, korkusuz ve ne istediklerini biliyorlar. Bizi beğenmiyorlar ve bunda da haksız sayılmazlar.
İndigo çocuklar ve kristal çocuklar olarak tanımlanan bu kuşak gerçekten çok farklı. Bilgisayarla, akıllı telefonlarla haşır neşir olan, Dünya’nın bir ucunda olanı anında öğrenen ve yorumlayabilen bir nesil geliyor. Çevreye ve insan haklarına duyarlı, araştırmacı, kendisiyle dalga geçebilecek kadar özgüvene sahip bu çocukların en önemli özelliği bence korkusuz olmaları.
Darbelerle büyüyen bir nesil olarak sindirilmişliği, siyasetin kirli bir oyun olduğunu, düzenin değişmeyeceğini, mevcut sistemle biz kimi seçmek istersek isteyelim seçilenin partiler tarafından belirlendiğini öğrenerek hatta kanıksayarak büyüdük biz. Onlar ise tam tersini savunuyorlar; korkusuzlar, siyasetin daha müreffeh ve özgür bir dünya için araç olduğunu, seçim yasasının ve partilerin iç tüzüklerinin değişmesi gerektiğini söylüyorlar.
Peki, ne istiyorlar? Nasıl oluyor da bizden farklı düşünüyorlar? Bunu izah etmek için yaşam biçimlerimizdeki farklılıktan yola çıkmalıyız.
Biz ulusal medyayı ve bize sunduklarını izlerken onlar Twitter ve Facebook denen belaları (!) izliyor, sözlüklerdeki farklı görüşleri okuyorlar.
Biz evlilik programlarını, ajitasyonun ve ırkçılığın, mafyanın tavan yaptığı dizilerle uyuşurken onlar dünya sinemasını izliyor, festival filmleriyle farklı kültürleri tanıyorlar.
Biz aynı manşetle çıkan 7-8 gazetede tek kaynaktan verilen haberlerle oyalanırken onlar dünyayı farklı bakış açılarından görmeye yarayan interneti aktif bir biçimde kullanıyorlar.
Kısacası biz uyurken, uyutulurken onlar uyanıyor, tepki veriyor ve haklı olduklarına inandıkları değerler için mücadele ediyorlar.
Biz uyurken Türkiye değişiyor, dünya değişiyor. Onlar uyumuyorlar; parklarda forumlar yapıyor, katılımcı demokrasinin en güzel pratiklerini yapıyorlar. Engellendiklerinde pratik zekalarıyla engelleri aşmayı başarıyorlar.
Çocuklarımızdan öğreneceğimiz çok şey var. Ezber bozan cinsinden…