Evlilik gibi sıcacık ve umut dolu duygularla birleşen yaşamların boşanma gibi soğuk, huzursuz edici duygularla yüz yüze gelinmesi birçok çiftin deneyimlediği bir yaşam olayı diyebiliriz. Elbette ki hiçbir çift boşanmak için evlenmez. Ama bazen durumlar istemeden buralara gelebiliyor. Bazı birey ya da çiftler için rahatlatıcı, nefes alıcı ve “ohh” dedirten bir çözüm de olabilirken bir çok çift için durum oldukça üzücü ve sarsıcı olarak ifade bulabiliyor sonlanma aşamasında.
Bir çok çift aile danışmanına/evlilik terapistine boşanmadan önceki son adım, bunu da denemedik demeyelim diye başlıyorlar konuşmalarına. Çok da inanmıyorlar aslında düzelebileceklerine. Çünkü kendi aralarında defalarca düzeltmeye çalıştıklarını, birbirlerine şans verdiklerini düşünüyorlar. Herkes kendine düşeni fazlasıyla yaptığını, artık tükendiğini ve dayanamayacağını anladığını da belirtiyor. Çoğu durumda da eşlerden biri boşanmaya kararlı iken diğeri boşanmanın gerçekliğiyle yani eşinin gerçekten! Ciddi olduğunu görünce son ya da gerçek çırpınışlarına başlıyor. Aile terapistinden de bir o kadar beklentisi yüksek oluyor haliyle.
Çiftler, zamanında yani umutlar tükenmeden gelinen bir noktadaysa evlilik sorunları adım adım, geleceğe dönük planlamalarla ve yapılanmayla çözümlenebiliyor. Bu başka bir yazının konusu olacağı için boşanma kısmına daha çok dikkat çekmek istiyorum.
Boşanma aşamasına gelen çift gerçekten her şeyi denediğine, kendi aralarındaki iletişim tarzı, adil ve objektif değerlendirebilme, ciddi bir özeleştiri aşaması, güvenilir büyük ya da dostlardan fikir alma, evlilik terapistinden destek alma, kendini geliştirmeye, eşine ve ilişkisine kendini adama, ahde vefa gibi bir çok düşünsel, davranışsal ve etik değerlendirmeleri yaparak bu karara vardı ise gelinen nokta boşanma olabiliyor. Bu değerlendirmelerle bu noktaya gelindiyse çoğu zaman sağlıklı bir karar da olabiliyor. İşin içindeyken insan sağlıklı karar verip veremediğinden emin olamayabilir haliyle bazen çoğu uzman! bile sizi yanlış yönlendirebilir (aman dikkat )
Acele karar vermemek iyi ve adil bir değerlendirme yapmak için kendinize veya eşinizse bunu isteyen, eşinize de zaman tanımak ilk en önemli aşama diyebiliriz.
Türkiye’deki boşanma oranlarının artmasının ardında, nedenlerine baktığımızda çok da sürpriz olmayan verilerle karşılaşıyoruz aslında. Verilerin TÜİK (2017) ve gayrı resmi yani terapilere gelen çiftlerden alınan bilgilere göre olduğunu belirtelim;
Cinsellikle ilgili yaşanan sıkıntılar, her türlü şiddet, aldatma/zina, eşlerin birbirleriyle ortak paylaşımlarda bulunmamaktan kaynaklanan sıkıntılar/ilgisizlik, ailece birlikte vakit geçirmeme, sorumsuz ve ilgisiz davranma, ev ile ilgili sorumlulukların alınmaması, evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama, sigara kullanımı (eşlerden biri içmiyorsa diğer eşin kullanımı), eğlence alışkanlıkları ve alkol alışkanlığı, arkadaşlar, görüşülen kişiler, eşlerin ailelerine karşı saygısız davranması ve eşin ailesinin aile içi ilişkilere karışması, aile içi cinsel taciz, çocuk olmaması…
*önemli not: özellikle gayrı resmi sonuçlar için, evlenmeden yaşayan buna dini nikahlı ya da uzun süreli birlikte yaşayan çiftleri de kapsadığını belirtmeliyiz. Boşanma burada ayrılık olarak karşımıza çıkıyor. En az evlilik kadar ciddi ilişkilerden bahsediyoruz.