Giriş
Teknolojik gelişmelerin hız kazanmasıyla birlikte sosyal medya, genç bireylerin yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Instagram, TikTok, X (eski adıyla Twitter), Snapchat ve YouTube gibi platformlar, sosyal bağlantılar kurma, kendini ifade etme ve eğlenme amaçlarıyla yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ancak bu platformların psikolojik etkileri, özellikle kaygı bozuklukları açısından endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Ergenlik ve erken yetişkinlik dönemi, kimlik gelişiminin şekillendiği ve sosyal onaya olan ihtiyacın yüksek olduğu kritik bir evredir. Bu bağlamda sosyal medya, hem bir iletişim aracı hem de potansiyel bir stres kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır (Twenge & Campbell, 2018).
Sosyal Medya ve Kaygı Arasındaki İlişki
Araştırmalar, sosyal medyada geçirilen sürenin artmasıyla birlikte genç bireylerde kaygı belirtilerinde anlamlı bir artış olduğunu ortaya koymaktadır. Woods ve Scott (2016), 13–18 yaş arası gençlerle yaptıkları çalışmada, sosyal medya bağımlılığı düzeyi yüksek olan bireylerde, genel anksiyete düzeylerinin de yüksek olduğunu bulmuştur. Bu durum, bireyin sürekli olarak dijital dünyadaki etkileşimleri izleme ihtiyacı, "kaçırma korkusu" (FOMO) ve sürekli karşılaştırma davranışları ile ilişkilendirilmiştir.
Karşılaştırma davranışı, bireylerin kendilerini başkalarının idealize edilmiş hayat sunumlarıyla kıyaslaması sonucu benlik saygısında düşüşe ve kaygıda artışa neden olmaktadır (Chou & Edge, 2012). Özellikle görsel içeriklerin ön planda olduğu platformlar, beden imajı ile ilgili kaygıları tetiklemekte ve sosyal yeterlilik algısında bozulmalara yol açabilmektedir (Perloff, 2014). Bu durum, özellikle ergenlerde sosyal anksiyetenin ve depresif belirtilerin artmasına katkı sağlamaktadır.
Ayrıca, sosyal medya aracılığıyla maruz kalınan siber zorbalık da gençlerde yoğun psikolojik baskıya yol açabilmektedir. Kowalski ve Limber (2013), çevrim içi zorbalığa uğrayan gençlerde hem kaygı hem de depresyon belirtilerinin önemli ölçüde arttığını belirtmiştir. Öte yandan, sosyal medya üzerinden onay alma (beğeni, yorum, takipçi sayısı vb.) gibi ölçütlerin bireyin değerini yansıtması, öz değer algısının dışsal kaynaklara bağlanmasına neden olmaktadır. Bu durum da kaygı düzeyini tetikleyen bir diğer önemli mekanizmadır (Andreassen et al., 2017).
Koruyucu Faktörler ve Psikoeğitim
Her ne kadar sosyal medya olumsuz etkiler yaratabilse de, bilinçli ve sınırlı kullanım, bu etkileri azaltmada etkili olabilir. Psikoeğitim temelli müdahalelerle genç bireylerin dijital medya okuryazarlığının artırılması, sosyal karşılaştırmalardan kaçınma stratejilerinin öğretilmesi ve benlik algısının güçlendirilmesi, kaygı ile başa çıkmalarında önemli katkılar sağlayabilir (Uhls et al., 2017). Ayrıca sosyal destek mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve duygusal farkındalığın artırılması, gençlerin sosyal medya kullanımından kaynaklı psikolojik yüklerle başa çıkmalarını kolaylaştırmaktadır.
Sonuç
Sosyal medya, gençler için hem olanak hem de risk barındıran bir dijital alandır. Bu platformlarda geçirilen sürenin niteliği ve bireyin psikososyal kaynakları, kaygı düzeylerini doğrudan etkilemektedir. Sosyal medya kullanımının sınırsız ve bilinçsiz bir şekilde sürdürülmesi, genç bireylerde kaygı bozukluklarını artırmakta; karşılaştırma, onay ihtiyacı ve siber zorbalık gibi mekanizmalar üzerinden psikolojik iyi oluşu olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitimciler, ebeveynler ve ruh sağlığı uzmanlarının iş birliğiyle gençlerin dijital dünyayla sağlıklı ilişkiler kurması desteklenmeli, psikolojik sağlamlıkları güçlendirilmelidir.
Kaynakça
Andreassen, C. S., Pallesen, S., & Griffiths, M. D. (2017). The relationship between addictive use of social media, narcissism, and self-esteem: Findings from a large national survey. Addictive Behaviors, 64, 287–293. https://doi.org/10.1016/j.addbeh.2016.03.006
Chou, H. T. G., & Edge, N. (2012). “They are happier and having better lives than I am”: The impact of using Facebook on perceptions of others' lives. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 15(2), 117–121. https://doi.org/10.1089/cyber.2011.0324
Kowalski, R. M., & Limber, S. P. (2013). Psychological, physical, and academic correlates of cyberbullying and traditional bullying. Journal of Adolescent Health, 53(1), S13–S20. https://doi.org/10.1016/j.jadohealth.2012.09.018
Perloff, R. M. (2014). Social media use and body image disturbances: The mediating role of internalization and social comparison. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 17(11), 683–689. https://doi.org/10.1089/cyber.2014.0089
Twenge, J. M., & Campbell, W. K. (2018). Associations between screen time and lower psychological well-being among children and adolescents: Evidence from a population-based study. Preventive Medicine Reports, 12, 271–283. https://doi.org/10.1016/j.pmedr.2018.10.003
Uhls, Y. T., Ellison, N. B., & Subrahmanyam, K. (2017). Benefits and costs of social media in adolescence. Pediatrics, 140(Supplement_2), S67–S70. https://doi.org/10.1542/peds.2016-1758E
Woods, H. C., & Scott, H. (2016). #Sleepyteens: Social media use in adolescence is associated with poor sleep quality, anxiety, depression and low self-esteem. Journal of Adolescence, 51, 41–49. https://doi.org/10.1016/j.adolescence.2016.05.008