Pornografinin dayanılmaz ağırlığı;cinsellikteki uyumu ve doyumu hafifletiyor, doğasını bozup/ ritmini aksatıyor. Birçok cinsel işlev bozukluğunun (erken boşalma, sertleşme bozukluğu, performans anksiyetesi, geç boşalma, vajinismus, cinsel soğukluk) ve hatta cinsel sapmaların,cinsel şiddet ve cinsel istismarın altından,genellikle pornografiyle elde edilen kurgu düzeyindeki, yanlış/eksik ve ya çarpıtılmış cinsel bilgiler/koşullanmışlıklar/ inanmışlıklar, fanteziler çıkıyor.

Cinselliğin bilimsel bir eğitimle ne olduğu öğrenilmeden/ öğretilmenden kolaylıkla bilgi kaynağı haline gelen pornografi, ne yazık ki bedenimize, zihnimize ve ruhumuza saldırarak zehirlemeye devam ediyor cinsel yaşamlarımızı...bilimsel halini ya da gerçekliğini bilmeden, görmeden, duymadan, anlamadan, yaşantılamadan pornografiyle beslenmek, doğal/canlıcıl/ insancıl yanın kirlenmesine ve bedenden yabancı kalınmasına neden oluyor. Ailenin, eğitim kurumlarının, toplumsal çevrenin boş bıraktığı, tabu( yasak-ayıp) kıldığı cinsellik, pornografinin görselleriyle, bedenin mekanikleşmesi ve plastikleşmesine, idealize edilmiş beden algısı zorlantısına, cinsel organların, hükmeden/ hükmedilen bir obje haline gelmesine, kısacası ruhun/ sevginin/ duygusal doyumun olmadığı kurgusal cinsiyet rollerini besliyor. Ve böylece ortaya oradaki gibi olmaya çalışan erkeklik ya da olunması gereken kadınlık bedenleri-halleri-algıları çıkıveriyor.

Penis boyundan tutun da, meme/ kalça büyüklüğüne, bağırmayan/ zor kullanılmayan kadının haz almadığını ya da çıplak bedeni görünce cinsel istek duyulması gerektiği, erkeğin kadın orgazm olmadan defalarca erekte ya da orgazm olması gerektiği vb.. daha birçok yanlış inanç/ bilgi artarak devam ediyor. Bilmemek değil öğrenmemek ya da hiçbirşey bilmemektense yanlış öğrenmek daha kötü oluyor dolayısıyla..

Sevgi nesnesi ile arzu nesnesini de ayrıştırıyor pornografi. Özellikle erkeklerde, sevilen ile arzu edilenin ayrı olduğu fikrini geliştiriyor. Hatta ahlak sorunu haline getiriyor. "Ben sevdiğimi temiz ve saf bir aşkla severim" sözü mesela sevilene cinsel istek ya da arzu duyulmaması gerektiği, duyulursa namus denileni ya da o temiz damgalı aşkı kirleteceği, ancak dışarıdaki kadınla bunu yapabileceği gibi yanlış bir inanç da geliştiriyor. Ve hatta bu nedenle asıl isteğini eşinden gizliyor, kadın ise cinsel yaşamında doğal ve içten davranırsa o kadınlardan biri gibi algılanırım kaygısıyla rol yapıyor. Oysa sevilen aynı zamanda arzu edilendir.

Her iki partnere de iyi hissettiren, karşılıklı doyumu-uyumu sağlayan,doğal ve içten duygularla yaşanan her sevişme biçimi normaldir. Dengeli ve sağlıklı bir cinsel doyumun önündeki engellerden biri olan pornografi böylece- mış gibi yaşanan cinsel ilişkileri ve cinsel tatminsizlik/uyum sorunlarını giderek çoğaltıyor. Pornografi ile erotizm arasındaki farkı bilmek de önem taşıyor. Cinsel yaşama dair olumlu deneyimler kazandıracak yazınsal/işitsel/görsel kaynaklardan yararlanmak, bu ayrımı da yapmayı gerektiriyor.

Pornografi; cinsel ilişkiyi zorlayıcı, şiddet içerici, hükme dayalı, gerçekliğe uymayan,eşitlikçi olmayan beden-organ ve pozisyon türleri ile sunarken, erotizm karşılıklı sevgiye,ruhsal doyuma ve uyuma dayalı, eşitlikçi, gerçekçi ve doğal bir şekilde sunar. Tıbbi nedenlere bağlı olmayan, cinsellik ve cinsel yaşamınızla ilgili pornografi ve diğer her türlü olumsuz etkenle, çözülemeyeceğini düşündüğünüz cinsel sorunlarınızla, bilimsel cinsel eğitim/cinsel danışmanlık ya da düzenli bir partneriniz varsa cinsel terapi alarak başedebilirsiniz." Ş.KIYAK