İlişkisel Tetiklenmeler: Küçük Sözlerin Büyük Yaralar Açması


1. Tetiklenme Nedir?
Psikolojik tetiklenme, bireyin geçmiş deneyimlerine benzer bir durumla karşılaştığında zihinsel ve duygusal olarak “o ana dönmesi”dir. Birey, şu anki ilişkiyi değil, geçmişte yaşadığı travmayı yeniden deneyimler gibi hisseder. Bu durumda verilen tepki, anın değil; geçmişin duygusudur.
2. Neden Bu Kadar Yoğun Tepki Veriyoruz?
Tetiklenmelerin yoğunluğu, geçmiş deneyimin derinliğiyle doğru orantılıdır. Özellikle çocuklukta yaşanmış duygusal ihmal, şiddet, küçümsenme, sevilmeme ya da terk edilme gibi deneyimler, bireyin iç dünyasında hassas düğmelere dönüşür. İlişkide partner bu düğmeye bastığında, aslında kişi çocukluk yarasıyla temas eder.
3. Tetikleyici Söz ve Davranışlar
- “Sen de hep abartıyorsun” → Görülmeme tetiklenmesi
- “Senin yüzünden oldu” → Suçluluk tetiklenmesi
- “Beni böyle mi seveceksin?” → Yetersizlik tetiklenmesi
- “Ne var bunda bu kadar büyütülecek?” → Duygulara değer verilmemesi
- “Seninle konuşmanın anlamı yok” → Terk edilme tetiklenmesi
4. Tetiklenmelerin Duygusal Sonuçları
- Ani öfke patlamaları
- İçine kapanma ve sessizlik
- Kendini yetersiz hissetme
- Partnerle duygusal bağın zedelenmesi
- Yoğun suçluluk veya utanma hissi
5. Terapötik Yaklaşımlar
Tetiklenmelerin şifalanabilmesi için bireyin öncelikle bu tepkilerin kökeninin “geçmiş” olduğunu fark etmesi gerekir. Terapi sürecinde:
- Duygusal farkındalık çalışmaları
- İçsel çocuk ile temas
- Bağlanma şemalarının fark edilmesi
- Partnerle güvenli bağ oluşturma çalışmaları
- Tetikleyici anlarda yavaşlama ve öz-regülasyon egzersizleri yapılabilir
6. İlişkisel Bilinç ve Şefkat
Tetiklenmeler sadece bireysel değil, ilişkisel farkındalıkla da ele alınmalıdır. Partnerin, tetikleyici sözü söyleme niyetiyle değil; kendi filtresiyle hareket ettiğini anlamak da önemlidir. Aynı şekilde bireyin kendine şefkatle yaklaşması, “ben yine abarttım” değil, “bir şey tetiklendi, neydi acaba?” diye düşünmesi iyileşmeyi kolaylaştırır.
Sonuç olarak, ilişkisel tetiklenmeler bir bozukluk değil; geçmişin bugündeki yankısıdır. Psikoterapi süreciyle bu yankılar daha az sarsıcı hale gelir ve birey ilişkilerde daha esnek, sağlıklı ve farkında bir duruş kazanır.
Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz