Doktorsitesi.com

İlişkilerde Güvensizlik: Gottman Yaklaşımıyla Güvenin Yeniden İnşası

Klinik Psikolog Asiye Usluca
Klinik Psikolog Asiye Usluca
9 Ekim 202518 görüntülenme
Randevu Al
Romantik ilişkilerde güven, duygusal bağlanmanın temel bileşenlerinden biridir. Ancak geçmiş deneyimler, travmalar, ihanetler veya iletişim kalıplarındaki hatalar güvenin zedelenmesine neden olabilir. Bu çalışma, ilişkilerde güvensizlik dinamiklerini ve Gottman Yaklaşımı çerçevesinde güvenin yeniden inşa sürecini ele almaktadır.
İlişkilerde Güvensizlik: Gottman Yaklaşımıyla Güvenin Yeniden İnşası

Güven, romantik ilişkilerin sürdürülebilirliği ve doyum düzeyi açısından belirleyici bir faktördür (Rempel, Holmes & Zanna, 1985). Partnerin duygusal olarak erişilebilir, dürüst ve tutarlı olması, güvenin oluşumunda kritik rol oynar. Buna karşın ihanet, yalan, duygusal ihmal veya iletişim kopuklukları güven duygusunu zedeleyerek ilişkinin temel dengesini bozabilir.

 

Güvenin kaybı yalnızca bireysel bir kırılma değil, aynı zamanda ilişki sisteminin tamamını etkileyen bir süreçtir. Gottman (1999), güveni “ilişkide partnerin iyi niyetine inanç” olarak tanımlamış ve güvenin zaman içinde tekrar eden olumlu etkileşimlerle inşa edildiğini belirtmiştir.

 

 

2. Gottman Yaklaşımı ve Güven Kavramı

 

Gottman ve meslektaşları, 40 yılı aşkın süre boyunca binlerce çiftin etkileşimlerini gözlemleyerek ilişkilerin sürdürülebilirliğini belirleyen faktörleri incelemiştir. Bu araştırmalar sonucunda, Gottman Çift Terapisi Modeli geliştirilmiş ve ilişkinin temel yapısı “Sound Relationship House” metaforu üzerinden açıklanmıştır (Gottman & Gottman, 2015).

 

Bu modele göre güven, ilişkinin taşıyıcı kolonlarından biridir.

Güven; partnerin ihtiyaç duyulan anda orada olacağına dair inanç (“trust metric”) üzerine kurulur. Bu inanç, “benimle ilgileniyor musun?”, “beni önemsiyor musun?” gibi temel duygusal sorulara verilen yanıtlarla şekillenir.

 

3. Güvensizliği Derinleştiren İletişim Kalıpları

 

Gottman (1994), ilişkilerde güveni zayıflatan dört temel iletişim örüntüsünü tanımlamıştır. “Kıyamet’in Dört Atlısı” olarak bilinen bu davranış kalıpları şunlardır:

 

1. Eleştiri (Criticism): Partnerin davranışını değil, kişiliğini hedef alan ifadeler.

 

 

2. Aşağılama (Contempt): Alay, küçümseme ve iğneleme içeren tutumlar.

 

 

3. Savunmacılık (Defensiveness): Sorumluluk almamak, karşı suçlamada bulunmak.

 

 

4. Duvar örme (Stonewalling): Duygusal olarak geri çekilmek, iletişimi kapatmak.

 

 

 

Bu davranışlar sıklaştıkça, ilişkide “duygusal güvenlik alanı” daralır ve bağlanma sistemi tehdit algısı üretir (Johnson, 2004).

 

4. Güveni Yeniden İnşa Süreci

 

Gottman Yaklaşımı’nda terapötik süreç, güvenin yeniden inşası için yapılandırılmış bir müdahale planı içerir. Bu süreçte üç temel aşama öne çıkar:

 

4.1. Duygusal Farkındalık ve Onarım Diyalogları

 

Partnerlerin, güvensizliğe yol açan olayların ardından yaşadıkları duyguları tanımlamaları ve paylaşmaları desteklenir. Terapist, “onarma girişimleri”nin (repair attempts) fark edilmesini ve işlevsel hale getirilmesini sağlar (Gottman, 2011).

 

4.2. Duygusal Bağlanmanın Güçlendirilmesi

 

Eşler arasında “duygusal erişilebilirlik” (emotional availability) yeniden kurulmaya çalışılır. Bu aşama, Bağlanma Teorisi ile paralel ilerler; güvenin onarımı, partnerin duygusal olarak ulaşılabilir ve yanıt verici olmasına bağlıdır (Johnson & Zuccarini, 2010).

 

4.3. Günlük Pozitif Etkileşimlerin Artırılması

 

Gottman’a göre güven, büyük jestlerden değil, günlük küçük olumlu davranışlardan (“bids for connection”) doğar.

Basit bir teşekkür, şefkatli bir dokunuş ya da dikkatli bir dinleme anı bile ilişki bankasına yapılan “güven yatırımı”dır.

5. Tartışma

 

Güvenin yeniden inşası, yalnızca ihanet veya kırılmanın onarımıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda bireylerin kendi bağlanma stillerini, öğrenilmiş savunmalarını ve duygusal aktarım kalıplarını fark etmelerini gerektirir.

Bu noktada, psikogenetik perspektif ilişki terapisini derinleştirir: bireyin ebeveyn ilişkilerinden taşıdığı duygusal miras, güvene dair inanç sisteminin temelini oluşturur.

 

Dolayısıyla terapötik süreç yalnızca partnerler arası iletişimi düzenlemekle kalmaz; bireyin geçmişte güvenle ilgili içselleştirdiği şemaları da dönüştürmeyi hedefler.

 

6. Sonuç

 

İlişkilerde güven, bir defa kaybolduğunda geri kazanılamaz bir duygu değildir. Gottman yaklaşımı, güvenin yeniden inşasının bilimsel olarak mümkün olduğunu ve bunun duygusal farkındalık, iletişim becerileri ve onarım kapasitesiyle doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.

 

Sonuç olarak, çift terapisi yalnızca kriz çözümüne yönelik değil, güvenin sürekliliğini destekleyen önleyici bir psikoterapi modeli olarak da değerlendirilebilir.

 

 

Kaynakça

 

Gottman, J. M. (1994). Why marriages succeed or fail: And how you can make yours last. New York: Simon & Schuster.

 

Gottman, J. M., & Gottman, J. S. (2015). 10 Principles for Doing Effective Couples Therapy. W.W. Norton & Company.

 

Johnson, S. M. (2004). The Practice of Emotionally Focused Couple Therapy: Creating Connection. New York: Brunner-Routledge.

 

Johnson, S. M., & Zuccarini, D. (2010). Integrating sex and attachment in emotionally focused couple therapy. Journal of Marital and Family Therapy, 36(4), 431–445.

 

Rempel, J. K., Holmes, J. G., & Zanna, M. P. (1985). Trust in close relationships. Journal of Personality and Social Psychology

Etiketler

#ciftterapisi #evlilik #güvensizlik

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Asiye Usluca

Klinik Psikolog Asiye Usluca

Marmara Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu olup, klinik psikoloji uzmanlığını Beykent Üniversitesi'nde tamamlamıştır. 2014 yılından bu yana psikoloji alanında aktif olarak çalışan Usluca, 11 yıllık mesleki deneyime sahiptir. Kariyeri boyunca çeşitli psikolojik danışmanlık merkezlerinde görev almış, bireysel terapi, yetiştik terapi ve çift-aile terapisi ile ruh sağlığı alanlarında danışanlarına destek vermiştir. Halen Us Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde hizmet vermektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.