İçsel Eleştirmenin Evrimi: Kendimizle Neden Bu Kadar Sert Konuşuruz?

İçsel eleştirmenin gelişimi genellikle erken çocukluk dönemine dayanır. Eleştirel, yüksek beklentili ya da koşullu sevgi sunan ebeveyn tutumları, çocuğun iç dünyasında benzer bir sesin oluşmasına zemin hazırlar. Çocuk zamanla dışsal eleştiriyi içselleştirir ve kendi kendini denetleyen bir yapı geliştirir.
Başlangıçta bu mekanizma uyum sağlayıcı olabilir. Çocuk, hata yapmaktan kaçınarak kabul görmeye çalışır. Ancak yetişkinlikte bu iç ses esnekliğini kaybettiğinde, bireyin özdeğer algısını zayıflatır. Sürekli yetersizlik hissi, başarılara rağmen tatmin olamama ve yoğun suçluluk duygusu bu sürecin yaygın sonuçlarıdır.
İçsel eleştirmen çoğu zaman bireyi koruduğunu iddia eder. “Daha iyisini yapmalısın” ya da “hata yaparsan sevilmezsin” gibi mesajlar, başarısızlıktan kaçınmayı hedefler. Ancak bu yaklaşım, bireyin deneme ve öğrenme kapasitesini kısıtlar.
Terapide içsel eleştirmenle çalışmak, bu sesi tamamen susturmaktan ziyade onunla yeni bir ilişki kurmayı amaçlar. İçsel eleştirmenin niyeti, kökeni ve birey üzerindeki etkisi fark edildiğinde, daha şefkatli bir iç diyalog geliştirmek mümkün hâle gelir.
Sonuç olarak içsel eleştirmen, bireyin geçmiş ilişkilerinin zihinsel bir yankısıdır. Bu yankıyı dönüştürmek, kişinin kendisiyle daha güvenli ve destekleyici bir bağ kurmasını sağlar.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

