Çocuklarda Benlik Algısı (Sense of Self) ve Bağlanma İlişkisi

2. Bağlanma İlişkilerinin Temel Rolü Güvenli bağlanma, çocuğun kendini değerli ve sevilebilir hissetmesinin temel zeminini oluşturur. Bakım verenin tutarlı, duyarlı ve destekleyici tepkileri, çocuğa “Ben önemliyim, ihtiyaçlarım fark ediliyor” mesajını verir. Bu deneyimler, hem benlik algısının hem de başkalarına güvenme kapasitesinin çekirdeğini oluşturur. 3. Sosyal Ortam, Roller ve Benlik Deneyimi Çocuklar oyun sırasında üstlendikleri roller, akranlarından aldıkları kabul veya reddedilme tepkileri ve eğitimcilerin yönlendirmeleri aracılığıyla kendilerine dair anlamlar üretirler. Sürekli dışlanan, susturulan ya da “sen yapamazsın” mesajı alan bir çocuk, zamanla kendini yetersiz veya değersiz görebilir; tam tersine, katılımı desteklenen ve fikrine önem verilen çocuk kendini daha yeterli ve güçlü hisseder. 4. Eğitimciler ve Ebeveynler İçin Psikolojik Destekleyici Tutumlar Çocuğun duygusunu ciddiye almak, çabasını takdir etmek ve onu sadece başarılarıyla tanımlamamak, sağlıklı bir benlik algısını destekler. Eğitimciler ve ebeveynler, çocuklara farklı rolleri deneme fırsatı sunduklarında; “sen böylesin” diye katı kalıplara sıkıştırmak yerine, gelişime açık bir dil kullandıklarında, hem güvenli bağlanmayı hem de esnek bir benlik gelişimini güçlendirirler. Sonuç: Erken çocuklukta benlik algısı, çocuğun bakım verenleriyle kurduğu bağlanma ilişkileri ve sosyal ortamlarda yaşadığı deneyimler üzerinden şekillenir; güvenli bağlanma ve destekleyici tutumlar, çocuğun kendini değerli, yeterli ve anlamlı bir birey olarak görmesini sağlayan psikolojik temeli oluşturur.

