BİN İNKILÂBA BİR VASITA OLUR RÜZGÂR


Geçmez sanırsın, geçer.
Bitmez sanırsın, biter.
Bin inkılâba bir vasıta olur rüzgâr...
Hayat, durmaksızın akan bir nehir gibi değişim ve dönüşümle örülüdür. Doğanın ritmi böyledir; hiçbir şey sabit kalmaz. Ama insan, kimi zaman yaşadığı bazı durumları mühürlenmiş gibi deneyimler. Sanki o hal hiç bitmeyecek, o sıkışma hiç geçmeyecekmiş gibi gelir. Özellikle tekrarlayan döngüler, bu duyguyu daha da pekiştirir. Oysa tekrar, öğrenilmemiş bir şeylerin hâlâ orada durduğuna, hâlâ görülmeyi beklediğine işaret eder.Tekrar, fark etmeye çağıran bir işarettir çoğu zaman.
"Nasıl olsa her şey geçiyor" diyerek avutabiliriz kendimizi. Ama değişim, sadece zamanla değil; niyetle, yönelimle ve eylemle mümkün olur. Güçlü olan düşünceden ziyade, yön verdiğimiz niyettir. Bu niyetin içinden filizlenen küçük ama istikrarlı adımlar, bizi içsel dönüşüme hazırlar.
“Kendimi seviyorum, harika bir insanım” gibi olumlamalar, bir yaşantıya kök salmadıkça havada kalır. Kişi, eğer bu sözlerin altını dolduran bir değer sistemi, bir istikamet ve bu doğrultuda eylemleri yoksa; kendini sevmekte de zorlanır.
Çünkü insanın kendini sevmemesi, her zaman bir eksiklikten değil; Yaradan’ın sende saklı olan nice güzellikleri bilip, onları ortaya çıkarman için kalbine yerleştirdiği o ince sıkışmadan da kaynaklanabilir.
Eğer şu an kendinizi sevmekte zorlanıyorsanız, bu da bir lütuftur. Çünkü bu, Yaradan’ın sizi henüz tamamlanmamış ama çok kıymetli bir eser olarak sevdiğinin göstergesidir.