Çalışanlarda Tükenmişlik Sendromu: Bireysel ve Örgütsel Etkenler Üzerine Kuramsal Bir Değerlendirme

Uzm. Psk. Begümsue Taşdelen
Uzm. Psk. Begümsue Taşdelen
19 Haziran 202535 görüntülenme
Randevu Al
Tükenmişlik sendromu, özellikle hizmet sektöründe çalışan bireyler arasında giderek artan bir psikolojik risk faktörüdür. Bu çalışmada tükenmişliğin tanımı, bireysel ve örgütsel kaynakları, psikolojik ve fiziksel sonuçları ile birlikte, kurumların bu süreci nasıl önleyebileceğine dair stratejik yaklaşımlar ele alınmıştır. Literatür taramasına dayalı bu inceleme, tükenmişliğin yalnızca bireysel değil, aynı zamanda sistemik bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmada Maslach’ın tükenmişlik kuramı temel alınmış ve örgütsel destek, iş yükü, rol belirsizliği, yönetsel adalet gibi değişkenlerin tükenmişlikle olan ilişkileri tartışılmıştır.
Çalışanlarda Tükenmişlik Sendromu: Bireysel ve Örgütsel Etkenler Üzerine Kuramsal Bir Değerlendirme

Tükenmişlik sendromu (burnout), ilk olarak Freudenberger (1974) tarafından tanımlanmış ve daha sonra Maslach ve Jackson (1981) tarafından sistematik bir yapıya kavuşturulmuştur. Tükenmişlik, iş yükünün yoğunluğu, duygusal taleplerin fazlalığı ve örgütsel destek eksikliği gibi faktörlerle ilişkilidir. Maslach’a göre tükenmişlik üç temel boyutta ele alınır: duygusal tükenme, duyarsızlaşma (depersonalizasyon) ve kişisel başarıda azalma. Bu üçlü yapı, bireyin psikolojik sağlığı kadar iş performansını da derinden etkiler (Maslach, Schaufeli & Leiter, 2001).

Tükenmişliğin bireysel kaynakları arasında kişilik yapısı, stresle başa çıkma becerileri, iş-yaşam dengesi ve psikolojik dayanıklılık yer almaktadır. Özellikle nevrotik kişilik yapısına sahip bireylerin tükenmişliğe daha yatkın oldukları gösterilmiştir (Swider & Zimmerman, 2010). Aynı şekilde, düşük öz yeterlilik inancı, zayıf baş etme stratejileri ve içe dönüklük gibi faktörler de riski artırmaktadır. Ancak yalnızca bireysel farklılıklar üzerinden tükenmişliği açıklamak yeterli değildir.

Örgütsel etkenler tükenmişliğin oluşmasında merkezi bir role sahiptir. Aşırı iş yükü, belirsiz rol tanımları, örgütsel adaletsizlik, yönetsel baskı, düşük ücret politikaları ve sosyal destek eksikliği başlıca tetikleyici unsurlardır (Leiter & Maslach, 2004). Özellikle uzun çalışma saatleri, fazla mesai, performansa dayalı ödül sistemleri ve sonuç odaklı kurumsal kültürler, çalışanların tükenmişlik düzeylerini yükseltmektedir. Ayrıca örgütsel sessizlik, çalışanların sorunlarını dile getirememesi, tükenmişliği kronikleştiren bir başka mekanizma olarak karşımıza çıkmaktadır (Vakola & Bouradas, 2005).

Tükenmişlik yalnızca bireylerin ruh sağlığını değil, kurumların sürdürülebilirliğini de tehdit etmektedir. Tükenmiş çalışanların iş performansı düşmekte, hata yapma olasılığı artmakta, işe devamsızlık oranları yükselmekte ve personel sirkülasyonu hızlanmaktadır (Halbesleben & Buckley, 2004). Bu durum kurumlar için yüksek maliyet, düşük verimlilik ve bozulmuş çalışma iklimi anlamına gelmektedir. Ayrıca tükenmişlik, hizmet kalitesinin düşmesiyle müşteri memnuniyetini de olumsuz etkileyebilir (Bakker, Demerouti & Verbeke, 2004).

Bu nedenle, kurumların tükenmişliği önleyici stratejiler geliştirmesi hayati önem taşımaktadır. Bunlar arasında iş yükü yönetimi, esnek çalışma saatleri, rol açıklığı, liderlik desteği, çalışan katılımı, iş-yaşam dengesi uygulamaları ve psikososyal destek sistemleri yer almaktadır (Schaufeli & Taris, 2014). Kurumların örgütsel iklimi güçlendirmesi, açık iletişimi desteklemesi ve yöneticilerin çalışanlarla empati kurabilmesi, tükenmişliği önleyici faktörler arasında öne çıkmaktadır.

Sonuç olarak tükenmişlik sendromu, bireyin iş yaşamına ve genel yaşam kalitesine derin etkilerde bulunan bir durumdur. Ancak bu sorun yalnızca bireyin kişisel kaynaklarıyla açıklanamaz; örgütsel yapı, yönetim anlayışı ve kurumsal kültür bu süreçte belirleyici rol oynamaktadır. Tükenmişliğin erken tespiti, kurumsal farkındalık ve bütüncül müdahale yaklaşımları, hem çalışan sağlığını korumak hem de kurumsal performansı artırmak açısından kritik bir gerekliliktir.

Kaynakça

Bakker, A. B., Demerouti, E., & Verbeke, W. (2004). Using the job demands‐resources model to predict burnout and performance. Human Resource Management, 43(1), 83-104. https://doi.org/10.1002/hrm.20004

Freudenberger, H. J. (1974). Staff burnout. Journal of Social Issues, 30(1), 159–165.

Halbesleben, J. R. B., & Buckley, M. R. (2004). Burnout in organizational life. Journal of Management, 30(6), 859-879. https://doi.org/10.1016/j.jm.2004.06.004

Leiter, M. P., & Maslach, C. (2004). Areas of worklife: A structured approach to organizational predictors of job burnout. Emotional and Physiological Processes and Positive Intervention Strategies, 91–134.

Maslach, C., Schaufeli, W. B., & Leiter, M. P. (2001). Job burnout. Annual Review of Psychology, 52, 397–422. https://doi.org/10.1146/annurev.psych.52.1.397

Schaufeli, W. B., & Taris, T. W. (2014). A critical review of the Job Demands-Resources Model: Implications for improving work and health. In G. F. Bauer & O. Hämmig (Eds.), Bridging occupational, organizational and public health (pp. 43–68). Springer.

Swider, B. W., & Zimmerman, R. D. (2010). Born to burnout: A meta-analytic path model of personality, job burnout, and work outcomes. Journal of Vocational Behavior, 76(3), 487–506. https://doi.org/10.1016/j.jvb.2010.01.003

Vakola, M., & Bouradas, D. (2005). Antecedents and consequences of organisational silence: An empirical investigation. Employee Relations, 27(5), 441–458. https://doi.org/10.1108/01425450510611997

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Begümsue Taşdelen

Uzm. Psk. Begümsue Taşdelen

Psikolog Begümsue Taşdelen, lisans öncesi eğitimlerinin ardından Akdeniz Üniversitesi Psikoloji lisans programı ve beraberinde Anadolu Üniversitesi Sağlık Yönetimi lisans programına başlamıştır. Lisans eğitimleri süresince Klinik, Devlet Hastanesi ve Rehabilitasyon merkezlerinde staj yaparak onur derecesiyle mezun olmuştur. Mezuniyetin ardından Bursa Teknik Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisans programına başlayarak yüksek onur derecesiyle programdan mezun olmuştur. Ardından İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde Psikoloji Tezli Yüksek Lisans programından mezun olmuştur. Yıldız Teknik Üniversitesi Aile Danışmanlığı eğitim programınını da başarıyla bitirerek Aile Danışmanı unvanını almaya hak kazanmıştır. Şu anda kurucusu olduğu Sue Danışmanlık'ta hizmet vermektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.