Biz kadınlar !

Neden biz kadınlar böyleyiz? Hem güçlüyüm, bana karışmasınlar diye ölüyoruz hem de bir erkeğin sıcaklığına, ilgisine, sevgisine ihtiyaç duyuyoruz. Onun yanında kediye dönüyoruz. Tezatlarla doluyuz aslında. Maço, kıskanç erkeklerden nefret ederken modern, yeni trend metroseksüel Türk erkeğini de çok large ve bireysel buluyoruz. Hem sahiplenilmek istiyoruz, ilgi alaka pohpoh bekliyoruz hem de fazla karıştılar mı eeeehhh oluyoruz.

Ne istiyoruz? Ne istemiyoruz ki? 30-35 yaşlarında, yakışıklı, sportif, fit, espritüel, pozitif olsun, varlıklı ve sevgi dolu klas bir ailesi olsun hem de çok iyi bir eğitimi olsun. Sürprizler yapsın, outdoor olsun, yazın surf, kışın snowboard yapsın mümkünse, sevgi dolu ve ilgili olsun, vizyonu geniş olsun. E tabii kariyerli olsun, işinde hırslı ve başarılı olsun. Kafa arkadaşları olsun, enerjik olsun, yaşamayı eğlenmeyi sevsin. Şehir dışında okusun, hatta mümkünse yurtdışında okumuş ya da çalışmış olsun. Benden daha tecrübeli ve güçlü olsun ki rahatça omzuna yaslanabileyim bir derdim olduğunda. Ona güvenebileyim, biz bir takımız diyebileyim…

Eğer 30 civarındaysanız ve çalışan bir metropol kadınıysanız bu kriterler muhtemelen sizde de vardır. Toplum baskısı iş stresi ve zorlaşan hayat koşullarıyla birleşince insan güçlü olmak istemiyor bazen, mücadele ve güçlü olmak yoruyor bazen. Keşke diyor daha basit düşünebilsem, keşke bu kadar detaycı olmasam, zengin bir koca bulup evlensem, evimin kadını çocuklarımın annesi olsam. Bir tarafta tek taşımı kendim aldım diyen özgür kadınlar, diğer tarafta bağlanmak ve sorumluluk almak istemeyen ıssız adamlar… Kim mutlu yalnız olmaktan söyleyin bana? Tek gecelik ilişkilerden, ‘takılıyorum ama ciddi bir şey yok’ demekten kim mutlu? Yaşıtları kendi evinde çocuklarını büyütürken bu sorgulamayı yapmadığınızı söylemeyin bana. Yüzünüz gülüyor, eğleniyorsunuz ama içinizdeki bir yan düşünceli, mutsuz…Bir boşluk var içinizde ondan kaçmaya çalışıyorsunuz da bazen. Ama kendinizden kaçmanız mümkün mü? Siz nereye giderseniz gidin o sizinle geliyor rahat bırakmak yok…
Erkekler de kadınlardan şikayetçi tabii. Kadınların beklentilerinden, dırdırından, kaprisinden, detaycılığından şikayetçi. Kadınlar vermeden almak istiyor dedi bir erkek danışanım. Beni düşündürdü bu sözü. Doğru galiba beklentisi yüksek yeni nesil kadınların.

Gül hikayesini bilirsiniz. Mükemmeli ararken en sona kalmış solmuş gülü seçmek zorunda kalan kızın hikayesi. Dilerim sizin sonunuz da o kıza benzemez. Bu korkuyu siz de duyuyorsanız en iyisi bu aralar karşınıza çıkan alternatiflere kapınız açık olsun. Kalbiniz kabul etmeden olmaz tabii ki ama mantığınız da iş başında olsun. İhtiyaçlarınızı karşılamak için değil daha mutlu olmak için birini sokun hayatınıza. ‘Kendi kendime mutluyum, seninle daha mutluyum’ diyebiliyorsanız bilin ki doğru yoldasınız. Önce kendinizi tanıyın. Yaptığınız hataların, geliştirmeniz gereken yanlarınızın farkında mısınız? Siz kendinizle barışık değilseniz bilin ki o boşluk kim olursa olsun kalır içinizde. Mutluluk da mutsuzluk da bizim içimizde unutmayın…

Arayışınız olsun ama bulmak için uğraşmayın…

Daha mutlu olabileceğiniz uyumlu bir birliktelik yaşamanız dileğiyle…