“Beni Anlamıyorsan Anlamıyorsun”: İlişkide Umut Kaybı

Bu noktaya gelene kadar çoğu kişi uzun süre çaba göstermiştir. Anlatmış, açıklamış, farklı yollar denemiştir. Ancak karşılık bulamadığında, umudunu yavaş yavaş kaybeder. Bu kayıp ani değildir; birikerek oluşur. Her anlaşılmadığını hissettiği an, kişinin ilişkiye dair inancı biraz daha zayıflar.
Umut kaybı, yüksek sesli bir kopuş yaratmaz. Aksine sessizdir. Kişi artık tartışmaz, talep etmez ve beklentisini dile getirmez. Çünkü bu çabanın bir anlamı olmadığına inanır. Bu sessizlik, çoğu zaman olgunluk ya da kabullenme gibi algılansa da, aslında duygusal bir vazgeçiştir.
İlişkide umut kaybolduğunda, temas da azalır. Kişi karşı tarafla aynı ortamda olabilir; ancak duygusal olarak mesafelenmiştir. Paylaşım azalır, merak kaybolur ve ilişki işlevsel bir birlikteliğe dönüşür. Bu durum, dışarıdan bakıldığında sorun yokmuş gibi görünmesine neden olabilir.
Psikolojik danışmanlık sürecinde bu ifade, “Artık ne desem boş” ya da “Değişmeyecek” cümleleriyle birlikte gelir. Terapötik çalışma, umudun tamamen kaybolup kaybolmadığını anlamayı hedefler. Çünkü umut kaybı fark edildiğinde, ilişki için hâlâ bir onarım alanı olabilir.
Anlaşılmak, yalnızca aynı fikirde olmak değildir. Kişinin duygusunun görülmesi ve ciddiye alınması, umudu besleyen temel unsurdur. Umut, küçük temaslarla yeniden yeşerebilir; ancak bunun için ilişkinin iki tarafının da duygusal sorumluluk alması gerekir.
“Beni anlamıyorsan anlamıyorsun” demek, bir savunma değil; bir yorgunluk ifadesidir. Bu yorgunluk fark edilmediğinde, ilişki sessizce tükenir. İlişkiler, umudun tamamen kaybolduğu yerde değil; umut konuşulabildiğinde onarılabilir.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

