Doktorsitesi.com

Sürgündeki yaşam (şizoid kişilik bozukluğu)

Psk. Abdullah Alpaslan
Psk. Abdullah Alpaslan
12 Şubat 2015846 görüntülenme
Randevu Al
Sürgündeki yaşam (şizoid kişilik bozukluğu)

Yalnızca saklanmak istiyorum… Küçük bir top içinde acıdan iki büklüm olmak istiyorum ve kendimi saklamak istiyorum… Şu anda nasıl hissettiğimi anlatacak kelimeler bulamıyorum… Şu anda fiziksel olarak acı veren bir yalnızlık hissiyle yüzleşmekteyim. Sanki göğsüm sıkışıyor ve nefes alamıyorum. Sanki yalnızlık beni eziyor. Bunun sonum olmasından korkuyorum ama sana yaklaşmaktan da korkuyorum. Sanki ben, camdan bir duvarın öbür tarafındayım ve diğerleri de diğer tarafta. Yalnızlık beni her yerde takip ediyor. En kalabalık yerlerde, çevremde insanlar olsa bile. Aslında bu zamanlar, yalnızlığı en çok hissettiğim zamanlar. Elimi uzatmak istiyorum ama yoğun bir korku hissediyorum. Görünme korkusu, bilinme korkusu, kendi hakkımdaki inançların onaylanmış olmasından korkuyorum.

Şizoid kişilik bozukluğu olan hastalar ya da şizoid kişilik örgütlenmesine sahip insanlar; kendilerini tanımlarken tıpkı yukarıdaki gibi tanımlarlar. Bu örüntüye sahip kişiler sürekli olarak insanlardan uzakta, kendi içlerinde kurdukları dünyada yaşarlar. Buna neden olan şey ise yakınlık kurdukları kişi tarafından ele geçirilmek ve sömürülmek kaygısıdır. Böyle bir yakınlaşma ihtimali dahi bu insanlarda bir kaygı oluşturarak kendi içlerine çekilmelerine ve yalnız kalmalarına neden olur. Bu dayanılmaz bir yalnızlık ve boşluk duygusudur. Tüm bunlar olup biterken diğer taraftan boşluk ve yalnızlık duygularına katlanamayan bu kişiler, olanca kaygılarına rağmen ilişki kurabileceği ve bağlanabileceği birine de  ihtiyaç duyarlar. Bağlanabilecekleri birini bulduklarında da bu kişiye tam bir bağlılık şeklinde ilişki geliştirirler ki bu tam bir efendi-köle ilişkisidir. Ancak bu ilişki de; yakınlaşma, ele geçirilme ve duygularının açığa çıkma tehlikesini oluşturduğundan tekrar kendi yalnız ve sürgündeki hayatlarına geri dönerler. Bu çelişkili duygular şizoid kişiliklerin hayatları boyunca yaşadığı en temel çatışmadır. Yakınlaşmaya dayanamadığında kendi yalnız dünyalarına dönmek ve bu yalnızlığa dayanamadığında da bağlanabilecekleri, yalnızlıklarını giderebilecekleri birine ihtiyaç duymak…Bu döngü sürekli olarak bu şekilde devam eder. Bu ilişkinin dışında bir başkası ile ilişki kurmak şizoid örüntüleri olan insanların dünyasında yoktur.

Bu kişiler genelde işlerini kendileri yaparlar, beceriklidirler ve kimseye ihtiyaç duymazlar. Çünkü kendi işini yapamamak; bir başkası ile yakınlaşmak demektir. Oldukça başarılı kişiler olmalarına rağmen sosyal ortamlara fazla girmemelerinden ve insanlarla ilişki kurmamalarından dolayı çok fark edilmezler. Toplum içerisinde kıyıda köşede kalmış, isimleri duyulmayan, aynı ortamda olunup da varlığından haberdar dahi olunmayan insanlar bu gruba girerler.

Fantezi; şizoid kişinin tehlike olmadan, ne çok uzakta ne çok yakında bir ilişki içerisinde yaşamasına izin veren yegâne alandır ve sadece kendine aittir. Fantezilerinde kendilerine ait bir dünya kurmuşlardır ve gerçekte yaşayamadıkları sosyal ilişkilerini, fantezi dünyalarında doyasıya yaşarlar. Bu yaşanması zor bir hayattır.

Derinliğine bir duygu yaşayamazlar ve bir ötekini anlayabilme yetisinden de yoksundurlar. Cinsel hayatları yok denecek kadar azdır. Eşleri ile kurdukları sosyal ve cinsel ilişkide bile duygusal bir özellik yoktur ve bunu bir zorunluluk olarak görürler. Hiç evlenmemiş ve annesi ya da kardeşleri ile yaşayan, kendilerini sosyal hayattan neredeyse tamamen soyutlamış kişiler genelde şizoid kişilik örgütlenmesine sahiptir.

Psikoterapiye en az başvuran ancak bu zorlu kararı vererek psikoterapi sürecine girdiklerinde en büyük değişimi gösteren kişiler bu kişilerdir. Şizoid kişiliklerin psikoterapi sürecinde, terapistin oldukça dikkatli olması gerekir. Zira terapist; yakın ilişkilerden kaçınan ve kendini ilişkiye kapatan bu kişiyi kaygılandırmadan onunla derinlemesine ilişki kurmak zorundadır. 

Şizoid Kişilik Bozukluğu psikoterapisinde kısa dönemde üç temel hedef vardır. Bunlar; 
1. Kişilerarası kaygıyı azaltma: Şizoid yapıda olan insanlar kişiler arası ilişkilerde yoğun kaygı ve güvensizlik duyguları yaşamaktadırlar. Terapide öncelikli hedef bu kaygı ve güvensizlik duygusunun azaltılmasıdır.
2. Kişilerarası ilişkilerde inzivaya çekilme davranışının durdurulması
3. Kişilerarası iletişim ve bağlantıyı teşvik etmek

Psikoterapi sürecinde öncelikli hedef olarak bunlar gerçekleştirildiğinde derinlemesine analiz süreci devam eder. Psikoterapinin sağlıklı bir süreçte ilerlemesi ile birlikte bu kişilerin insanlarla ilişkileri daha işlevsel hale gelir ve zaten vâr olan potansiyellerini daha rahat sergileme noktasında büyük gelişme gösterirler. Kendilerini yeniden doğmuş gibi hissederler. 

Bu zorlu bir süreçtir ancak, sürekli bir sürgün hayatı yaşayarak hayatın ellerinden kayıp gitmesinin verdiği acı ve boşluk duygusu düşünüldüğünde psikoterapi; bu kişilere özlemini çektikleri gerçek hayatı sunacaktır.

Abdullah ALPASLAN
Psikoterapist&Aile Danışmanı

Etiketler

ŞizoidŞizoid kendilik bozukluğuŞizoid kişilik örgütlenmesiŞizoid kendilik örgütlenmesiŞizoid tedavisiŞizoid terapisiYalnızlık terapiAsosyal terapiKendilik bozukluklarıKendilik üçlüsüMasterson terapisiMasterson kuramı

Yazar Hakkında

Psk. Abdullah Alpaslan

Psk. Abdullah Alpaslan

1982 Konya / Akşehir doğumludur. Selçuk Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümü’nden 2004 yılında mezun oldu. 2016 yılında İstanbul Esenyurt Üniversitesi Klinik Psikoloji lisansüstü eğitimini ‘Panik Bozukluğun EMDR ile Tedavisi ve Olgu Sunumu’ hakkında yazdığı proje ile tamamladı. Askerlik görevini 9. motorlu piyade tugayında psikolog asteğmen olarak tamamlamıştır. 2004 yılından beri çeşitli kurumlarda klinik psikolog/psikoterapist olarak çalışmaktadır. Alanında uzman kişilerden psikoterapi teknikleri ile ilgili birçok eğitim alan Abdullah ALPASLAN; psikoterapi çalışmalarında, danışanlarının ihtiyaçlarına göre müdahale ve tedavi seçeneği sunan bütüncül bir yaklaşımı savunmaktadır. Bu bütüncül bakış açısı; danışanın yüzeydeki sorunlarına olduğu kadar, bu sorunların temeli olan ana sorunlar üzerine odaklamaktadır. Bu nedenle de tek bir terapi yöntemini değil; hastayı çok yönlü tanımayı gerektiren ve çeşitli müdahale seçenekleri sunan farklı yöntem ve teknikleri bir arada kullanmaktadır. 13 yıllık mesleki tecrübesi ve kendini geliştirmeye yönelik aldığı eğitimlerle oluşturduğu bütüncül yaklaşım kişiye özgü bir psikoterapi anlayışı sunar. ALPASLAN; ilişkisel psikoterapi, aktarım odaklı terapi, Masterson terapisi, hipnoterapi, kendilik psikolojisi, nesne ilişkileri, ego psikolojisi, bilişsel-davranışçı terapi, duygu odaklı terapi, EMDR terapisi gibi birbirini tamamlayan terapi yöntem ve tekniklerini hastanın ihtiyaçlarına göre kullanır. Ulusal ve uluslararası birçok kongre ve bilimsel toplantıya katılan Abdullah ALPASLAN; 2017 yılında SEPI (Uluslararası Entegratif Psikoterapiler Topluluğu) tarafından ABD’nin Denver şehrinde düzenlenen kongrede ‘Hücum Terapi’ konulu sözlü sunum gerçekleştirmiştir. Yine 2017 yılında Kanada’nın Toronto şehrinde SPR (Psikoterapiler Topluluğu) tarafından düzenlenen kongrede poster sunumu ile yer almıştır. Travmalar (kayıp, ayrılık), anksiyete bozuklukları (panik atak, fobiler, okb), kişilik bozuklukları (borderline, narsisistik, şizoid kişilik bozuklukları) depresyon, ergenlik bunalımları, cinsel kimlik seçimi, gibi alanlarda problem yaşayan kişilere yönelik psikoterapi çalışmalarını İstanbul’da devam ettirmektedir. EĞİTİMLER • Lisans Eğitimi - Selçuk Üniversitesi, Psikolojik Danışmanlık • Lisansüstü Eğitimi - Esenyurt Üniversitesi, Klinik Psikoloji • Bütüncül Psikoterapi Eğitimi - Psikoterapi Enstitüsü, Uzm. Dr. Tahir ÖZAKKAŞ • EMDR Eğitimi - Davranış Bilimleri Enstitüsü, Prof. Dr. Emre KONUK • EMDR Süpervizyon- Davranış Bilimleri Enstitüsü, Prof. Dr. Ümran KORKMAZLAR • Duygu Odaklı Terapi, Psikoterapi Enstitüsü, York University Emotion-Focused Therapy Clinic Direktor Dr. Leslie S. Greenberg • Psikanalitik Psikoterapiler Eğitimi, CİSED, Prof. Dr. Vamık VOLKAN • Psikoterapide Bütüncül Gelişimsel Bir Yaklaşım, Vaka Örnekleri ve Pratik Uygulamalar, Uzm. Dr.Timur HARZADIN • İlişkisel Psikanaliz Eğitimi, New York University Clinical Director Sypros D. ORFONOS Ph.D. • Cinsel İşlev Bozuklukları ve Terapisi, Psikoterapi Enstitüsü, Dr. Sema YEŞİLYURT • Travma Gözden Kaçmasın Çalıştayı, İstanbul Kültür Üniversitesi, Prof. Dr. Ümran KORKMAZLAR • Adlerian Terapi Workshop, İstanbul Kültür Ünüversitesi, Dr. WesWinget • Geleceğe Yönelim ve Kişisel Planlama, İstanbul • Psikosoyal Müdahale Eğitimi, İstanbul • Danışmanlık Tedbirlerini Uygulama Süreci, İstanbul • Tüzder-İTÜ Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü, İstanbul Teknik Üniverstesi ULUSLARARASI BİLİMSEL TOPLANTILARDA YAPILAN SUNUMLAR • Alpaslan Abdullah, Özakkaş Tahir “Hücum Tedavisi Uygulamasının Olumlu&Olumsuz Tarafları ve Hasta Seçim Kriterleri” Congress Of Socıety For The Exploration of Psychotherapy İntegration, 18-21 May 2017, Denver, USA (Sözlü Sunum) • Alpaslan Abdullah, Özakkaş Tahir “Negatıve and Posıtıve Aspects Of The Attack Therapy & The Selectıon Crıterıa Of Patient” Congress Of Socıety of Psychotherapy, 24-27 Jun 2017, Toronto, Canada (Poster Sunum) ÜYE OLDUĞU DERNEKLER • SEPİ (Uluslar arası Entegratif Psikoterapiler Derneği) • EMDR Derneği • Psikoterapi Enstitüsü Derneği

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır