Doktorsitesi.com

SOSYAL MEDYA KIYASLANMA YORGUNLUĞU

Uzm. Psk. Ayşegül Semerci
Uzm. Psk. Ayşegül Semerci
23 Temmuz 202526 görüntülenme
Randevu Al
Sosyal medya platformları, bireylerin gündelik yaşamlarının yalnızca seçilmiş ve idealize edilmiş anlarını paylaştığı bir alan haline geldi. Özellikle yaz aylarında artan tatil, eğlence ve sosyal etkileşim içerikli paylaşımlar; birçok kişide kıyaslama temelli yetersizlik duygularını tetikleyebiliyor.
SOSYAL MEDYA KIYASLANMA YORGUNLUĞU

HERKES TATİLDE AMA BEN YORULUYORUM: SOSYAL MEDYA KIYASLANMA YORGUNLUĞU

Sosyal medya platformları, bireylerin gündelik yaşamlarının yalnızca seçilmiş ve idealize edilmiş anlarını paylaştığı bir alan haline geldi. Özellikle yaz aylarında artan tatil, eğlence ve sosyal etkileşim içerikli paylaşımlar; birçok kişide kıyaslama temelli yetersizlik duygularını tetikleyebiliyor.

Sosyal Karşılaştırma Teorisi’ne (Festinger, 1954) göre bireyler, kendi yeterliliklerini değerlendirmek için sık sık başkalarıyla kendilerini kıyaslama eğilimindedir. Bu kıyaslama özellikle sosyal medyada, gerçekliğin çarpıtıldığı, estetikleştirilmiş yaşam kesitlerine maruz kalındığında daha da yıpratıcı hale gelir.

Kıyaslanan her tatil fotoğrafı, filtreli gün batımları, deniz kenarında kahveler, gülümseyen kalabalık sofralar… Herkes bir yerlerde gibi. Mutlu, rahat, enerjik ve hep bir adım önde.

Peki ya sen? Ekrana her dokunduğunda “Ben neden orada değilim?” ya da “Ben neden böyle hissetmiyorum?” diye düşünüyorsan, yalnız değilsin.

Bu, sosyal medya kaynaklı kıyaslanma yorgunluğu.

Sosyal medya, başkalarının hayatlarına yalnızca bir pencere açar o da çoğu zaman en parlak anlarına. Ama biz, o pencereden baktığımız görüntüleri, kendi iç dünyamızla karşılaştırırız. Bu da sıkça, yetememe, eksik olma, hayatı kaçırma gibi duyguları tetikler.

Oysa kimsenin gün batımı kadar renkli bir ruh hali yok. Ve hiç kimse, o gülen fotoğraf karesinde bile tümüyle mutlu değil.

İnsan zihni, özellikle zorlayıcı dönemlerde kendini başkalarıyla kıyaslamaya daha meyillidir. Bu kıyaslamalar farkında olmadan değersizlik hissini, motivasyon düşüklüğünü ve hatta tatmin duygusunun kaybını doğurabilir. Dinlenmek için ekran açarken, daha çok tükenmiş hissedebiliriz.

 Kendine şu soruyu sorabilirsin:

“Ben gerçekten dışarda bir şeyleri kaçırıyor muyum, yoksa içimde bir yere bakmaktan mı çekiniyorum?”

Bazen “hiçbir yerde olmak”, kalabalıklar içinde olmaktan daha iyidir. Çünkü dışarısı ne kadar gürültülü olursa olsun, esas sessizlik içimizde başlamadan hiçbir tatil yetmez.

Bu yaz biraz ekranı değil, kendi iç sesini açmayı dene.

Gerçek iyilik hali; görünürde değil, içten gelen dengededir.

Etiketler

Sosyal kaygıGeçici depresyonKıyaslamaSosyal medya ve ilişkilerEkran bağımlısı olmanın zaralarısosyal karşılaştırma

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Ayşegül Semerci

Uzm. Psk. Ayşegül Semerci

 Uzm. Psk. Ayşegül Semerci Ufuk Üniversitesi Psikoloji bölümünü başarı ile tamamlayarak psikolog unvanını almıştır. Lisans eğitiminin ardından “Genel Psikoloji” yüksek lisans programından ağırlıklı olarak gelişim psikolojisi ve sosyal psikoloji dallarında uzmanlığını tamamlamıştır. Lisans ve Yüksek lisans eğitimleri esnasında Dr. Cevdet Aykan Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları Hastanesi’nde, çeşitli psikolojik danışmanlık merkezlerinde, hasta sağlık bakım merkezleri ve özel eğitim merkezlerinde staj yapmıştır. Sigara Bıraktırma Derneğinde bağımlı bireylerle çalışmış, sonrasında Ankara’da bir özel eğitim merkezinde kurum müdürlüğü yapmıştır. 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.