Psikolojik şiddetin kadınlar üzerindeki etkileri


Kadına Şiddet
Şiddet nedir?
Güç ve baskı yoluyla kişinin fiziksel ve psikolojik olarak zarar görmesine sebep olan davranışlardan bahsediyoruz. Tesadüfen ya da kazara değil, bilerek ve isteyerek karşıdaki kişinin zarar görmesine sebep olan bütün davranışlara şiddet diyoruz.
Kadına Yönelik Şiddet
Kadına yönelik şiddet kavramı, dünya sağlık örgütü tarafından “kadının bedensel bütünlüğüne sırf kadın olduğu için yapılan her türlü fiziksel, cinsel veya psikolojik müdahaleler sonucunda kadının zarar görmesi ve toplum içinde ya da özel hayatında kadına baskı uygulanılarak özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanması şeklinde tanımlanmıştır.
Kadına şiddet üzerinde durmamız gereken birçok konu var aslında ama önce biraz daha temelden bu konuyu ele almak daha uygun olur diye düşündüm.
Dünya’da bulunan tüm varlıklar için en belirgin ayrımlardan biridir, cinsiyet. Bu ayrım –dişil,-eril ayrımı biyolojik bir ayrımdır ve tüm varlıkların soyunun devamında rol oynar. Bu biyolojik ve soy devamındaki ayrım zaman içerisinde anlam kaymasına uğramıştır. Toplumsal bir anlam ifade eder olmuştur. Hepimiz doğduğumuzda bir toplumun içinde var oluruz ve bulunduğumuz toplumda bize öğretilen değer yargıları, cinsiyet rolleri ile ilgili atıflar vardır.
Örneğin; Kız çocuklara pembe kıyafetler giydirilirken erkeklere mavi giydiriliyor. Erkek çocukların arabalarla oynaması uygunken kız çocukların bebeklerle oynuyor olması uygun görülüyor. Ya da erkek çocuk yanımızda otururken kızımıza sen mutfakta annene yardım et diyerek bu tip cinsiyet şemaları pekiştiriliyor.
2,3 yaşlarından itibaren şemalar şekillenmeye başlıyor ve bizim zihinsel şemalarımız oluşuyor. Yani dünyayı anlamlandırma şeklimiz. Birer yetişkin olduğumuzda bu cinsiyet ayrımı çok keskin bir hale geliyor.
Toksik aile yapısı bu anlamda kritiktir. Burada sadece erkek değil kadında ona atfedilen rolleri yadırgamamaya başlar. Ayırt edemez çünkü babası da böyle yapardı. Olanları bir şiddet olarak görmez. Sen ne biçim kadınsın? ( bir yerden sonra evet ben kötü işe yaramaz bir kadınım olarak görür. Dünyanın en büyük suçu sanki o yemeğe 1 kaşık fazla tuz atmakmış gibi.
Toksik bir ailede büyüdüğü için normalinde o olduğunu sanır.( Burada bir Şiddet Sarmalı var) Erkeğin ona kızıyor olması, kısıtlayıp kıskanç davranmasından hoşlanmaya başlar.
(İnsan sevdiğini acıtır gibi garip bir algı var çünkü toplumumuzda ) Temelimizde bir sorun var.
ŞİDDETİN TÜRLERİ
Öldürmeyen ama kadınlarımızı yaşatmayan diğer şiddet türlerinden bahsedelim.
Fiziksel şiddet bir şekilde görünüyor ama psikolojik şiddet, ekonomik şiddet, dijital (tekno), flört şiddeti bunlar çok fazla hasıraltı ediliyor. Çok fazla görünmüyor.
Psikolojik şiddet:
Duygusal güç veya ihtiyaçlar, kadını kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla şiddet aracı olarak kullanılıyorsa “psikolojik şiddet” söz konusudur. Fiziksel şiddetin aksine psikolojik şiddeti tarif etmek daha zordur. Eril şiddet her yönde görülür. Kontrol vardır altında hep. Nasıl benden daha iyi bilir? (plaza şiddeti) de denir buna. Ben bilirim. Mükemmellik algısı vardır. (Mühendis, doktor, yüksek lisans yapmış kişiler.)Bu ilişkiyi tesis edenin kendisi olduğu ile ilgili manipülasyonlar yapılıyor. Buna gaslighting de diyoruz. Kişinin içten içe kendisini sorgulamasına kendisini yetersiz ve suçlu hissetmesine neden olan bir baskı biçimidir. Sonrasında kadın kendini değersizleştirmeye başlıyor. Yolunda gitmeyen şeyler hep kadının hatası oluyor.
Psikolojik şiddetin kadınlar üzerindeki etkilerini şu şekilde özetleyebiliriz:
-Kadının kendisine olan saygısında, kendisine verdiği değerde ve öz yeterlilik değerlerinde azalma.
- Herhangi bir sorumluluk almada görülen isteksizlik
- Duygusal ilişkilerde zorluk
- Diğer bireylerle kurduğu ilişkilerde sorunlar yaşama
- Kişilik gelişimi ile ilgili sıkıntılar
-Kendini yetersiz ve beceriksiz hissetme
Cinsel şiddet:
Cinsellik, kadını kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla şiddet aracı olarak kullanılmasına “cinsel şiddet” denir. Kadınlar, sıklıkla fiziksel şiddet sonrası cinsel şiddete maruz kalırlar. Ancak utandıkları ve kendilerini suçlu hissettikleri için çoğu kez cinsel şiddeti açıklayamazlar. Bu yüzden, evlilik içinde ve dışında cinsel şiddet çok yaygın olmasına rağmen, yapılan araştırmalarda cinsel şiddet oranının diğer şiddet biçimlerine göre daha düşük olduğu görülür. Tecavüz etmek, cinsel ilişkiye zorlamak, istemediği cinsel pozisyonlara zorlamak, “Hayır” dendiğini duymazdan gelmek, rızası olmadığı halde hoyratça ve acıtarak cinsel ilişkiye girmek gibi. Bunun yanında Kolektif bir cinsel şiddet de var. Kadın sünneti gibi din adı altında bunu yapan ülkeler var. Gerekçesi, kadının zevk almaması ve kocasını aldatmaması.
Ekonomik şiddet:
Maddi güç ve üstünlük, bir şiddet aracı olarak kadını kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla kullanılıyorsa “ekonomik şiddet” söz konusudur. En yaygın ekonomik şiddet biçimleri arasında, kadının çalışmasına, meslek edinmesine, okulu ya da kursu bitirmesine veya işinde yükselmesine engel olmak, gelir ve birikimine el koymak, borçlandırmak (kadının adına kredi çektirmek, senet imzalatmak, şirket açtırmak ve kredi kartını kullanmak), para biriktirmesine, hesap açmasına ve yatırım yapmasına engel olmak, oldukça düşük miktar harçlıklarla günlük yaşamını sürdürmesini istemek (50 lira verir sonrasında karısından fişleri ister.)
Dijital şiddet:
Teknolojik araçlar, kadını kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla kullanılıyorsa dijital şiddet söz konusudur. Son 10 yılda sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla yaygınlaşan, dijital ortamda 7/24 gözetlenmesi ve takip edilmesini içeren şiddet biçimleri, “yeni kuşak şiddet” olarak da adlandırılmaktadır.
-Cep telefonuna sürekli mesaj göndermek ya da kadının mesaj göndermesini istemek,
-Israrlı bir şekilde cep telefonundan aramak,
-Akıllı telefon uygulamalarını kullanarak kadını takip etmek ve denetlemek,
-Sosyal medya üzerinden arkadaşlık kurarak, kadının kimlik bilgilerini almak, sonra da bu ilişkiyi sömürmek.
Flört şiddeti:
Çok sayıda ergen ve genç kadın, yaşıtı olan erkek arkadaşı tarafından şiddete maruz kaldığı halde çoğunlukla yaşadıklarını anlamakta, anlamlandırmakta ve şiddetin belirtilerini tanımakta zorluk çekiyor.
İki kişinin birbirini “çift” olarak tanımlamasının ardından erkeğin, genç kadını kontrol etmeyi, denetlemeyi “hak” olarak görmesi, onun adına kararları vermek istemesiyle başlar.
Bu dönemde, kadının eski erkek arkadaşında da artan tehdit ve şiddet söz konusu olabilir. Geleneksel bakış açısı, genç kadınların kendilerini erkek arkadaşlarına itaat etmek ve onların dediklerini yapmak zorunda hissetmesine neden olur. Bu durum, diğer sosyal aktivitelerden ve arkadaşlardan vazgeçmesine, erkeğe öncelik vermesine ve ciddi bir yalıtıma yol açar.
Bazı durumlarda da aile ya da çevre baskısı nedeniyle “erkek arkadaşın” varlığının saklanması gerekir. Ergen ve genç kadın, yaşadığı şiddeti açıklayacak kişi ve ortam bulmakta zorluk çeker, yaşadıkları karşısında ne düşüneceğini, ne hissedeceğini bilemez.
Flört şiddeti, yetişkinlikte yaşanan şiddetin uyarısı niteliğindedir.
Kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi ya da en aza indirgenebilmesi için neler yapılabilir?
-Buna en temelden başlamak lazım…
Ebeveyn tutumlarından…
Erkek çocuklarda kaygı ve korku kabul edilebilir duygular değilken, öfke göstermeleri sanki olması gerekenmiş, erkek öfkelenir, erkek kızar, erkek adam yakar yıkar algısından vazgeçilmesi gerek. Erkek çocuk güçsüz görünmemek için sürekli olarak o kaygıyı ve korkuyu bastırdığı için aslında öfke duygusu daha yoğun ortaya çıkıyor.
Sınır koyma davranışları erkek çocukların ailesinde çok daha az kullanılan bir çocuk yetiştirme davranışıyken, kız çocuklarında sınır koymayı çok daha kuvvetle görüyoruz. Ebeveynler bu konuda da daha eşitlikçi davranmalı.
Çünkü kız çocuklar bunları görerek öğreniyor. Bunları normal karşılaması çocukluk yıllarından itibaren öğreniliyor ve içselleştiriliyor.
-Toplumsal cinsiyet rolleri aktarılırken kadını özel alana dâhil edecek geleneksel rollere yönelik söylemlerden kaçınılmalıdır.
Kocası ya benimsin ya kara toprağın diyor. E nereye sığınacak babasına sığınacak. Babası da diyor ki bu evden gelinliğinle çıktın ancak kefeninle girebilirsin. Ne yapacak bu kadın her şeyi sineye çekecek…
Şiddeti maruz gösteren bazı inanışların ne kadar sakıncalı olduğunu vurgulamamız gerekiyor.
Cinsiyet rollerinden beslenen bazı kalıp önyargıları temel alıyor şiddet, yani kadına yönelik şiddet sözde bu namus, töre, gelenek, görenek, din temel alınarak, bahane gösterilerek kadına şiddet gösteriliyor.
Kadın erkeğe sanki itaat etmesi gereken ve ya itaat etmediği zamanda şiddeti hak eden kişi konumunda oluyor.
- Kadına yönelik şiddet bir toplumsal yapı problemidir. Toplumsal kurumlar iş birliği içerisinde çalışmalıdır. - “Kadın erkek eşitliği” sağlanmadan kadına yönelik şiddetle mücadelede başarılı olunamaz.
-Kadına yönelik şiddet toplumda yaşayan bütün insanların sorunudur. - Kadının eğitim, ekonomi ve siyasal katılım alanlarında güçlendirilmesi gerektiğine ve bu alanlarda yaşadığı ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının çok önemli bir rolü bulunmaktadır.
- Yerel yönetimler tarafından kadınlara istihdam olanaklarının yaratılması gerekmektedir.
- Ders kitaplarında kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı konusunda bilgilerin verilmelidir ve toplumsal cinsiyet rollerini ve kadına yönelik şiddeti pekiştiren unsurların kitaplardan çıkarılmalıdır.
Birçok toplumda olduğu gibi yaşadığımız toplumda da küfür kültürü neredeyse tamamen kadın cinselliğinin edilgenliği üzerine inşa edilmiş durumda.
Birçokları ben küfür ederken kadını kastetmiyorum, diyebilir. Fakat izlediğiniz maçtaki hakemin annesinin cinselliğine ettiğiniz o lafların kadın kimliğine herhangi bir hakaret içermediğini, kullanılan dilin toplumsal bakış açısının bir tezahürü olmadığını söylemek cehaletten başka bir şey değil.
Kadınlara çok değer verdiğinizi söyleyip içinde kadın cinsel organlarının olduğu küfürleri, erkeklere dahi etseniz, kadının değersizleşmesine katkıda bulunan bir cinsiyetçi olmaya devam ediyorsunuz.
İnsanoğlu, bilim adamı, adam gibi, iş adamı, adam akıllı gibi ibareler cinsiyetçi toplumun ürettiği ve sürdürdüğü kullanımlardır. Her bir kullanımınızla karşı olduğumuz tüm o istismarlara, cinsel ayrımcılıklara ve cinsel eşitsizliklere destek oluyorsunuz.
Önce içinizi sonra da ağzınızı temizlemeniz dileğiyle..
Şiddete uğrayan kadın bununla nasıl mücadele etmeli?
Aile ve sosyal politikalar il müdürlükleri
Koza- Şiddet önleme ve izleme merkezleri
Alo 183 telefon hattı
Valilikler-Kaymakamlıklar
Cumhuriyet Başsavcılıkları- Aile Mahkemesi Hâkimleri
Polis Merkezleri-Jandarma Karakolları
Sağlık Kuruluşları
Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri
Baroların kadın danışma merkezleri ve adli yardım kurulları
Kadın sivil toplum kuruluşları
ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalanlara yönelik verilen tedbirlerin etkin olması için izleme yapan birimlerdir.
Son olarak