Sosyal Medya, Kıyaslama ve Benlik Algısı: Narcissus’un Yeni Havuzları

Sosyal karşılaştırma teorisi, bireylerin kendilerini değerlendirmek için başkalarına
baktığını öne sürer. Ancak sosyal medya, seçici sunumlar, filtreler ve kurgulanmış
anlatılarla bu karşılaştırmayı çarpıtır. Deneysel çalışmalar, sosyal medya kullanımının
ardından artan kıskançlık, depresif duygu ve yaşam tatminsizliği bulmuş; buna karşılık
amaçlı ve sınırlı kullanımlar daha olumlu etkiler sağlayabiliyor. Ayrıca “sosyal medya
detoksları” kısa vadede ruh halini iyileştirirken, uzun vadeli ve sürdürülebilir davranış
değişikliği daha karmaşık.
Uygulamada öneriler şunlar olabilir: takip ettiğiniz hesapları sık sık gözden geçirmek;
karşılaştırmaya yol açan içeriklerden uzaklaşmak; olumlu ve gerçekçi rol modelleri takip
etmek; sosyal medya kullanımını günlük deneyimlerinizi paylaşmak yerine bağlantı kurma
amaçlı sınırlamak. Terapi ortamında, bilişsel yeniden çerçeveleme teknikleri (ör. “o
gönderi tüm gerçekliği yansıtmıyor”) ve kendilik şefkati çalışmaları (self-compassion)
kıyaslama stresini azaltmada etkilidir.
Toplum düzeyinde, sosyal medya platformlarının algoritmik tasarımlarının psikolojik
etkileri üzerine artan bir farkındalık oluşuyor. Kullanıcıların kendi sınırlarını belirlemesi
önemliyken, platformların sorumluluğu ve düzenleyici çerçeveler de tartışılmalı. Özetle,
sosyal medya modern benlik algımızı yeniden şekillendiriyor; akılcı kullanım ve psikolojik
savunma stratejileri bu yeni havuzda boğulmamak için gereklidir.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

