Neden Her Şeyi Kontrol Etmek İstiyoruz?

Kişi dış dünyadaki olayları düzenlemeye çalışırken, aslında iç dünyasındaki belirsizliği azaltmak ister. Her şeyin planlı, öngörülebilir ve güvenli olmasını dilediğimizde, yaşamın kendiliğindenliğine karşı bir duvar öreriz. Ne var ki, hayatın doğası gereği birçok şey bizim gücümüzün dışındadır. Bu gerçekle karşılaştığımızda ise çaresizlik, yetersizlik ya da suçluluk hissiyle baş başa kalabiliriz.
Kontrol, insana sahte bir güvenlik alanı yaratır. Çocuklukta tutarsız ya da öngörülemez koşullar yaşayan biri, ilerleyen yıllarda her şeyi kontrol etme eğiliminde olabilir. Çünkü bilinçdışı düzeyde “her şeyi yönetebilirsem, kötü bir şey olmasını engellerim” inancı gelişir. Bu inanç kısa vadede bir rahatlama sağlasa da uzun vadede kişiyi sürekli tetikte tutar. Zihinsel yorgunluk, bedensel gerginlik ve ilişkilerde çatışmalar genellikle bu görünmez çabanın sonucudur.
Kontrol isteğinin merkezinde belirsizliğe tahammülsüzlük bulunur. Bilinmeyen durumlar, birçok insanda savunmasızlık hissi uyandırır ve bu hissi bastırmak için plan yapar, detaylara takılır ya da sürekli düşünürüz. Oysa yaşam, her zaman öngörülebilir değildir. Bunu kabullenmek, kaygıyı yok etmez ama onunla mücadele etmeyi bırakıp yanında durmamızı sağlar. Belirsizliğe izin vermek, kontrolü kaybetmek değil, hayata güvenmeyi öğrenmektir.
Bazı insanlar için her şeyi kontrol etme çabası, anlam arayışıyla da ilgilidir. Yaşanan zorlukların nedenini bulmak, rastlantılara yer bırakmamak isteriz. Fakat her şeyin bir açıklaması olmayabilir. Yaşamı anlamak bazen onu çözmekten değil, deneyimlemeye cesaret etmekten geçer. Bu noktada kontrol etmek yerine fark etmek, yönetmek yerine kabullenmek daha dönüştürücü bir tutumdur.
Bırakmak çoğu zaman güçsüzlükle karıştırılır. Oysa bırakmak, edilgenlik değil, bilgece bir kabulleniştir. Hayatın akışını olduğu gibi kabul etmek, insanın kendi iç dengesini yeniden kurmasına yardım eder. Çünkü gerçek güvenlik, dış koşulları sabitlemekten değil, içsel esnekliği geliştirmekten doğar.
Sonuçta, her şeyi kontrol etme isteği, güvende hissetme arzusunun bir uzantısıdır. Ancak huzur, her şeyin planlandığı bir dünyada değil, belirsizliğin içinde denge bulabilme becerisinde saklıdır. Bazen en büyük özgürlük, kontrol etmekten vazgeçip, hayatın kendi ritmine izin verebilmektir.




