Kendimizi Gerçekten Anlamak İçin Duygularla Çalışmak Şart mı?

Psikodinamik yaklaşıma göre, bugün hissettiklerimiz, çocukluk deneyimlerimizin ve bastırılmış duygularımızın yankılarını taşıyabilir. Sevgi görme biçimimiz, reddedilme korkumuz, değerli hissetme ihtiyacımız… Hepsi geçmişten bugüne, farkında olmadan duygusal dünyamızı şekillendirir.
Duygularla çalışmak, yalnızca ne hissettiğimizi fark etmek değil; aynı zamanda bu duygunun kökenini merak etmek demektir. O duygunun bize ne anlatmak istediğini, hangi yaşantılarla ilişkili olabileceğini keşfetmektir.
Bastırılmış duygular, bilinç dışında kalmaya devam ettikçe, kendimizi aynı döngüler içinde bulmamız kaçınılmaz olur. Oysa duygularla temas kurmak, içsel çatışmaların farkına varmak ve bu süreçleri anlamlandırmak; hem kendimizi daha iyi tanımamıza hem de ilişkilerimizde daha sağlıklı sınırlar kurmamıza yardımcı olur.
Kendimizi gerçekten anlamak istiyorsak, duygulara sadece "geçici hisler" olarak değil, iç dünyamızın dili olarak bakmamız gerekir. Çünkü her duygu, içimizde çözülmeyi bekleyen bir hikâyenin ipuçlarını taşır.