Biyolojik olarak bakıldığında her insan büyük bir benzerliğe sahiptir. Bir burnu, iki kulağı olan, kalbinin atışıyla damarlarında dolaşan kan ile hayatta kalan bir canlı. Ancak fiziksel olarak bile pek çok farklılığa sahibiz. Kimi zayıfken kimi biraz daha iri yapılı, kimi uzun kimi kısa, kimi esmer kimi açık tenli.
Fiziksel olarak bile bu kadar farklı yapıya sahip olan insan düşünce yapısı ve hayata bakış olarak da yine pek çok farklılığa sahiptir. Kimi turuncuyu kimi beyazı sever mesela; tatlı yemeyi çok seven de var baharatlara önem veren de.
Tabi ki hayatın gidişatını ilerletebilmek için belli kurallara göre yaşıyoruz bu hayatı. Kurallar olmadan hayatın bir düzeni olmazdı; bu nedenle çok zorluklar çekerdik. Ama hepimiz aynı şeylere aynı tepkileri veren, aynı giyinen, aynı yiyecekleri yiyen, aynı karaktere sahip insanlar olsaydık bu durum sanırım çok sıkıcı olurdu.
Herkesin hayatının belli bir gidişatı var. Öğrenilmişlikleri, hayata ve insanlara bakış açısı. Bu sebeple dışarıdakiler, sizin dışınızdakiler sizi bu öğretilerine göre değerlendiriyorlar. Onların doğruları bu olduğu için sizi kendi doğrularına, yanlıştan uzağa çekmeye çalışıyorlar. Herkesi mutlu edemeyeceğimizi unutmadan ilerlersek aslında daha huzurlu bir hayatımız olur.
Hayat tek renk değil. Sayısız rengin içinde, binlerce farklı bakış açısı olarak yaşıyoruz dünyada. Her insan tek ve biricik. Buna ek olarak kendin olmak cesaret isteyen bir şey. Çünkü takdir edenler kadar eleştirenlerde olacaktır. Kendinizle barışık olduğunuz sürece ilerleyişiniz daha sağlıklı olacaktır.
Büyük başarılara imza atanlar zamanın biraz farklı insanlarıdır. Kendi doğrularının peşinde koşanlar. Çok büyük aykırılıklar olmadıkça, çevresini ve kendi hayatını olumsuz etkilemedikçe farklılık güzel şeydir.
