Duygusal İhmal: Fiziksel Olarak Yan Yana, Ruhsal Olarak Uzak

Bu ihmal biçimi, açık bir reddetme ya da çatışma içermez. Aksine, görünürde bir sakinlik vardır. Ancak bu sakinlik, bağın zayıfladığının işaretidir. Kişi duygusal ihtiyaçlarını dile getirdiğinde karşılık bulamaz; zamanla bu ihtiyaçlardan vazgeçmeyi öğrenir. Bu vazgeçiş, ilişkide görünmez bir yalnızlık yaratır.
Duygusal ihmalin en zorlayıcı yanı, adlandırılamamasıdır. Kişi neye üzüldüğünü ya da neden uzak hissettiğini tam olarak açıklayamaz. Çünkü ortada “yanlış” yapılmış belirgin bir davranış yoktur. Bu belirsizlik, kişinin kendisinden şüphe etmesine ve duygularını küçümsemesine yol açabilir.
İlişkide duygusal ihmal yaşandığında, taraflar zamanla birbirine temas etmekten kaçınır. Sorunlar konuşulmaz, duygular paylaşılmaz ve ilişki işlevsel bir ortaklığa dönüşür. Bu durum özellikle uzun süreli ilişkilerde ve ebeveynlik rolleri yoğunlaştığında daha sık görülür.
Psikolojik danışmanlık sürecinde duygusal ihmal, çoğu zaman “konuşacak bir şey kalmadı” ya da “aynı evde yabancı gibiyiz” ifadeleriyle ortaya çıkar. Terapötik çalışma, bu sessizliğin altındaki ihtiyaçları görünür kılmayı amaçlar. Çünkü duygusal temas yeniden kurulmadan, ilişkinin onarılması mümkün değildir.
Duygusal ihmal, sevginin bitmesi anlamına gelmez; temasın kaybolduğunu gösterir. Bu temas yeniden inşa edilebilir. Küçük paylaşımlar, duyguya alan açan konuşmalar ve karşılıklı merak, ilişkinin ruhsal bağını güçlendirebilir.
İlişkiler yalnızca yan yana olmakla değil; birbirine temas edebilmekle yaşar. Fiziksel yakınlık devam ederken ruhsal bağ zayıfladığında, ilişki varlığını sürdürür ama canlılığını kaybeder.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

