Duvarlar, Fırtınalar ve İlişkilerde Görünmez Danslar


Duvarlar, Fırtınalar ve İlişkilerde Görünmez Danslar
İlişkiler, sadece iki insanın değil, iki çocukluk hikayesinin de buluştuğu alanlardır. Her birey, kendi geçmişinden getirdiği deneyimleri, öğrendiği baş etme yollarını ve duygusal ihtiyaçlarını farkında olmadan ilişkiye taşır. Bu nedenle, bir çiftin bugün yaşadığı çatışmalar, çoğu zaman bugüne değil, dünün yaralarına dairdir.
Bazı ilişkilerde partnerlerden biri, kendini korumak için duvarlar ören, duygularını içe atan ve konuşmak yerine sessizleşen bir yapıya sahiptir. Diğeri ise tam tersi, daha dışa dönük, sesini yükselten, görülmek ve duyulmak için fırtına gibi esen bir yapıda olabilir. Bu iki uç, bir araya geldiğinde ortaya dinamik ama zorlayıcı bir dans çıkar.
Bağlanma Stilleri: Çocukluktan İlişkilere
Bağlanma teorisine göre, çocukken bakım verenlerle kurduğumuz ilişki biçimi, yetişkinlikte romantik ilişkilerimize de yansır.
-
Kaçıngan bağlanan birey, çocukken duygusal ihtiyaçları yeterince karşılanmadığında, hayal kırıklığı yaşamamak için kendini geri çeker, duygularını bastırır, görmezden gelir.
-
Yetişkinlikte “güçlü, sakin, mesafeli” görünür ama aslında yakınlık korkusu taşır.
-
Tartışmalar, yoğun duygular onda tehdit algısı yaratır. Bu nedenle, geri çekilmek ya da duvar örmek, onun kendini koruma yöntemidir.
-
-
Kaygılı bağlanan birey ise çocukken sevgi ve ilgiye ulaşmak için daha çok çabalamak zorunda kalmıştır.
-
Yetişkinlikte partnerinin sessizliği ya da mesafesi onda terk edilme korkusunu tetikler.
-
Bu kaygı, onu daha çok konuşmaya, daha çok talep etmeye, hatta zaman zaman öfkelenmeye iter.
-
Bu iki stil bir araya geldiğinde, ortaya Gottman’ın araştırmalarında da sıkça gördüğü “takipçi – kaçan” döngüsü çıkar.
-
Kaygılı partner, yakınlık arayışıyla yaklaşır, talep eder, sorar.
-
Kaçıngan partner, kendini baskı altında hisseder ve geri çekilir, susar, duvar örer.
-
Geri çekildikçe kaygılı partnerin korkusu artar, sesi yükselir.
-
Sesi yükseldikçe kaçıngan partner daha da kapanır.
Bu, kendiliğinden oluşan bir dans gibidir ve her iki taraf da aslında birbirini incitmek istemez.
Ama her ikisinin de davranışı, diğerinin en derin korkusunu farkında olmadan tetikler.
Gottman’ın “Duvar Örme” Kavramı
John Gottman, ilişkiler üzerine yaptığı uzun süreli araştırmalarda, özellikle bir partnerin tartışma sırasında duvar örmesini (stonewalling) en güçlü yıkıcı işaretlerden biri olarak tanımlar.
-
Duvar örme, genellikle sessizlik, yüz ifadesizliği, göz temasından kaçınma, konuyu kapatma, kestirip atma, odadan çıkma gibi davranışlarla kendini gösterir.
-
Dışarıdan sakinlik gibi görünse de aslında kişinin içsel yoğunluğunun çok arttığı bir andır.
-
Kalp atışları hızlanır, zihni kapanır, duygularını düzenleyemez hale gelir.
-
Bu yüzden de konuşamaz ve kendini geri çeker.
-
Gottman’a göre duvar örme, ilişkiyi en çok zorlayan davranışlardan biridir, çünkü karşı taraf için “görülmeme ve yok sayılma” duygusunu tetikler.
Bu, özellikle kaygılı bağlanan bireylerde çok güçlü bir öfke ve çaresizlik yaratır.
İşte bu noktada fırtına kopar:
-
Kaygılı partner bağırarak, sitem ederek, tekrar tekrar konuşarak bağlantı kurmaya çalışır.
-
Ama duvar örmüş olan partner bunu daha büyük bir tehdit olarak algılar ve daha da kapanır.
Sonuçta, her iki taraf da kendini yalnız ve anlaşılmamış hisseder.
Görünmeyen Kökler
Bu döngüyü anlamak için bugünkü davranışların kökenine bakmak önemlidir.
-
Kaçıngan partnerin sessizliği “seni önemsemiyorum” mesajı değildir.
-
Aslında “Eğer duygularımı açarsam, yine incineceğim.” korkusunun sonucudur.
-
Çocukken duygularına karşılık bulamadığı için sessizlik, onun hayatta kalma stratejisi olmuştur.
-
-
Kaygılı partnerin yükselen sesi ise öfke değil, çaresizliktir.
-
“Beni duy! Beni gör!” çağrısının biraz sertleşmiş halidir.
-
Çocukken yeterince dinlenmediğinde, görülmek için daha çok çabalaması gerektiğini öğrenmiştir.
-
Yani bu çatışmalar, çoğu zaman bugünkü kişilikten değil, geçmişin görünmez izlerinden kaynaklanır.
İlişkilerin Dansı
İlişkilerdeki en ilginç paradokslardan biri şudur:
-
Kaygılı partner, duvarların yıkılmasını ister ama bağırarak yaklaşır.
-
Kaçıngan partner, sessizliğiyle sakinliği korumaya çalışır ama bu sessizlik diğerini çıldırmanın eşiğine getirir.
Her iki taraf da aslında yakınlık ister, ama kullandıkları yollar tam tersi etki yaratır.
Bu yüzden bu döngü, her tartışmada kendini tekrarlar ve çift giderek duygusal mesafe yaşar.
Gottman’ın araştırmalarında en mutlu çiftler bile zaman zaman çatışır.
Fark yaratan, çatışmanın varlığı değil, çatışmanın nasıl yönetildiğidir.
Duvar örme ve fırtına gibi tepkiler, ilişkiye zarar verir çünkü bir noktadan sonra güven duygusunu aşındırır.
Görülmek ve Güvende Hissetmek
Her insanın en temel iki ihtiyacı vardır: görülmek ve güvende hissetmek.
-
Kaygılı partner, “Beni gör, duygularımı fark et” diye bağırır.
-
Kaçıngan partner, “Beni zorlamadan yanımda ol, beni güvende hissettir” diye sessizce fısıldar.
İlişkiyi iyileştiren şey, bu iki ihtiyacın fark edilmesi ve kabul edilmesidir.
Çünkü ne fırtına aslında yıkmak ister, ne de kale yalnız kalmak ister...
Birbirlerinin korkularını anladıklarında, bu görünmez dans birbirini inciten bir kısır döngü olmaktan çıkar, yavaş yavaş şefkatli bir uyuma dönüşebilir.