Çeşitli nedenlerle çekilen yada çekilmek zorunda kalan dişlerin mevcut boşlukları her zaman hasta için bir kayıp olmuştur. Hastalar kimi zaman fonksiyonel olarak çiğneme etkinliğinin kaybı ile kimi zaman estetik kaygılar ile kimi zaman konuşma güçlüğü ile ve aslında çoğu zaman da tüm bu saydığımız sebeplerin kombinasyonu ile diş kayıplarından şikayetçi olmaktadır. Yaşam kalitelerindeki bu düşüş ile biz hekimlere başvurmaktadırlar.
Günümüz diş hekimliğinde çekilen dişler için tedavi yöntemleri bazı parametrelere göre değişkenlik göstermektedir. Çekim yapılan bölgenin neresi olduğu, kalan dişlerin sayısı, bulunduğu konumu, periodontolojik olarak sağlığı yapılacak tedavinin şeklini belirlemektedir. Tüm bu parametreler incelendiğinde hastalarımıza hareketli protez mi sabit köprü şeklinde protezler mi yoksa implant tedavisi mi yapılması gerektiğini hasta ile konuşulup belirlenmesi gerekmektedir.
Şunu unutmamak gerekir ki hangi tedavi protokolü uygulanırsa uygulansın; dişsiz kalmak, dişsiz bölgeyi boş bırakıp kendi kaderine mahkum etmek tercih edilecek en yanlış seçenek olacaktır. Dişler fizyolojileri gereği her zaman bir temas bir komşuluk ararlar. Çekim yapılan bölgede çekim boşluğunun önündeki ve arkasındaki dişler temas sağlamak için bu boş bölgeye eğilme devrilme yapacaktır. Boşluğun üstündeki dişler de yine temas aramak için alt çeneye doğru uzayacak; bunun sonucunda kök hassasiyetleri kök çürümeleri, diş eti çekilmeleri, kemik kayıpları, eklem rahatsızlıkları gibi sorunlara davetiye çıkaracaktır. Mevcut çekim boşluğundaki kemik kayıpları da göz önünde bulundurulması gereken çok önemli bir konudur.
Yapılacak tedavilerden bahsetmek gerekirse temel olarak hareketli protezler ( halk arasında takıp çıkarmalı protez olarak da bilinir ) sabit köprü protezler ve implant tedavisi olarak 3 e ayırabiliriz. Hareketli protezler kullanım açısından daha zor ve alışma süreci daha uzun protezlerdir. Sabit köprü protezler nispeten daha rahat ve kullanımı kolay olmasına rağmen boşluğun önündeki ve arkasındaki dişler küçültülüp kalıcı olarak bir hasar verildiği için tekrar tekrar düşünülmesi gereken mümkün olduğunca uzak durulması gereken bir protez türüdür.
Günümüz gelişen diş hekimliği teknolojileri ve teknikleri ile diş kayıplarının tedavisinde implant cerrahisi açık ara ilk sırada yer almaktadır. Çene kemiğine yapılan ufak operasyonlarla yerleştirilen implantlar bulundukları yerdeki kemiğin kaybını önlemekte, yanlardaki dişlere zarar vermeden yeni bir organ kazanmanızı sağlamaktadır.
Biouyumlu yani doku dostu olan implantlar doğru tekniklerle ve ehil ellerde yapıldığında başarı şansı %98 leri bulan günümüzün en ileri tedavi yöntemidir. Halk arasında söylenen implantlar çene kemiğini eritir gibi tamamen gerçek dışı bilgiler hastaları implant tedavisi hakkında ikilemde bırakmaktadır. Tekrar söylemeliyiz ki doğru teknikle ve doğru materyalle yapılan implantlar günümüzdeki diş eksikliği tedavisinin açık ara en başarılı en konforlu ve en az hasar veren tedavisidir.
Özellikle tam dişsizlik durumlarında daha az sayıda implant uygulanarak implant üstü hareketli protezler sayesinde tam damak proteze göre çok daha iyi bir tutuculuk çok daha konforlu bir yaşam sağlamak mümkün olmaktadır. İmplantları sadece sabit olarak uygulanan tedaviler olarak değil gerektiğinde hareketli olarak da uygulanan hastaların konforunu artıran tedaviler olarak görmek doğru olacaktır.
Diş çekiminden hemen sonra erimeye başlayan çene kemiğine ne kadar erken implant tedavisi uygulanırsa o kadar başarılı ve o kadar güzel sonuçlar alınabilmektedir. Rezorbe olmuş yani erimiş çene kemiğine implant yapmak her ne kadar daha zor olsa da yapılan ikincil operasyonlarla, kemik grefti uygulamalarıyla yada sinüs lifting operasyonlarıyla günümüz diş hekimliğinde implant cerrahisi başarıyla gerçekleşmektedir.
Kısacası neredeyse her durumda, bazen ilave operasyonlar gerekse de, implant tedavisi en güvenilir en başarılı ve en konforlu diş tedavilerindendir.
Hekiminize güvenin!
