Depresyonun kısaca tanımı “ çökkünlük”tür.
Yetersizlik, güvensizlik, suçluluk üzüntü, hüzün, umutsuzluk, çaresizlik duygularında artış ve zevk alma yetisinde azalma olarak tarif edilebilir. Bunlarla bağlantılı olarak yaşamımıza yansıyan konsantrasyon bozukluğu, sosyal ve mesleki işlevlerde bozulma, ekonomik sorunlar , evlilik ve iş ilişkilerinde sorunlar yaşamaya zemin oluştururken, bedensel anlamda da, yorgunluk, baş ağrısı, uykusuzluk yada fazla uyuma, iştah bozukluklarına bağlı kilo kaybı yada fazla kilo alma, mide barsak sorunlarının yanı sıra depresyonun kronikleşmesi durumunda kalp damar hastalıklarına zemin hazırladığı klinik araştırmalarca kanıtlanmıştır.
Depresyon vakalarının en az yarısı tanı konulmadığı için tedavi edilemez. Tedavi edilmeyen depresyon ise zamanla daha da şiddetlenebilir. Hafif ve orta düzeyde depresyon için Bilişsel Davranışçı Psikoterapi yöntemi oldukça etkilidir. Kronikleşmiş major depresyonda ilaç tedavisi ile birlikte psikiyatrik yardım alınması önemlidir.
Depresyon Çeşitleri
Atipik Depresyon
Çoğunlukla kişinin kendisinin bile depresyonda olduğuna dair fikri olmayabilir.
İştah artışı - kilo alımı ve uykuda artış söz konusudur.
Sabahları yataktan kalkmak istememe, güne başlamada zorlanma
Kişiler günün belli saatlerinde iyi belli saatlerinde kötü hissedebilir.
Kollar ve bacaklarda ağrı ve ağırlık hissi yaygındır
Kişiler arası reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet gelişmesi
Kişiler arası ilişkileri sürdürmede zorluk, okul ve işle ilgili sorunlar yaşaması olasıdır.
Sevdiği aktiviteleri yaptığında, keyif aldığı kişilerle birlikte olduğunda duygu durumunda düzelme olur. Bu sebepledir ki kişi çevresinden genelde , “tembel”, “işine gelmiyor”, “canı istediğinde nasıl yapıyor” gibi eleştirel tavırlarla karşılaşabilir. Çünkü bazı aktivitelere ve sorumluluklara karşı gönülsüzken, bazı aktiviteleri mutluluk içinde ve enerjik olarak yapması mümkündür. Özellikle bu nedenden dolayı kişinin ve çevresindekiler yaşananın bir çeşit depresyon olduğunu fark edemezler. Bu sebeple de depresyondaki kişinin destek arama ve tedaviye başvurması gecikebilir.
Genellikle genç bireylerde görülür, beraberinde alkol- madde kullanımı eşlik edebilir.
Melankolik Depresyon
Sabahları erken uyanma, gece uykunun bölünmesi
Depresif halin sabahları daha belirgin olması
İştahta azalma, kilo kaybı
Uygunsuz suçluluklar, gereksiz konularda kendini suçlu hissetme
Hareketlerde yavaşlama, günlük hayat aktivitelerinden uzaklaşma.
Çökkünlük ( bir şey yapmak istememe )
gibi özelliklerle belirti verir. Kişide aktivite azlığı, günlük hayattan çekilme, belirgin mutsuzluk ve enerji düşüklüğü görüldüğü için, kendisi de, dışardan gözlemleyen birisi de rahatlıkla kişide depresyon olduğunu ve yardıma ihtiyacı olduğunu fark ederler.
Maskeli Depresyon
Standart depresyon belirtilerinin yerini fiziksel yakınmaların aldığı bir türdür.
Belirtiler yaşamın bir parçası olmuştur,
Alkol yada ilaç bağımlılığı gelişmiştir.
Sindirim sistemi ( mide bağırsak ) rahatsızlıkları ve kronikleşen ağrılarla kendini gösterir.
Kişi günlük hayatta çabuk huzursuz olabilir, genel olarak anksiyeteli olabilir.
Gün içinde olağanmış gibi yaşanır oysa depresyonun farklı bir yüzüdür. Sürekli devam eden, tıbben net bir tanısı koyulmayan, tedavisi tam olarak gerçekleşmeyen ağrılar ve bedensel şikayetler, kişinin yaşamının bir parçası olmuştur.
Distimi
Genellikle ergenlikte başlar.
Kişide depresyon hemen her zaman hafif derece mevcuttur.
Günlük yaşam aktivitelerine olan ilgisini kaybeder
Keyif aldığı aktivitelerden duyduğu zevki kaybeder.
En az 2 yıl sürer ve hemen her gün depresif duygu durumu yaşanması durumunda tanı koyulur.
Ergenlikte başladığı ve şiddetli melankolik özellikler göstermediği için, farkedilmesi zordur ve zaman içinde, sinsi bir şekilde kişinin, kişiliğinin bir parçası olmuştur. Hayata karamsar taraftan bakan, yaşam enerjisi düşük, farklı ve keyifli aktivitelerden yapmaktan kaçınan bir yaşam tarzı vardır.
Postpartum Depresyon ( Doğum sonrası depresyonu)
Annelerin %15’inde görülür ( ilk 4-6 hafta)
Bebeğe bakımı daha da zorlaştırmaktadır.
Hormonal yoğunluktan dolayı annenin kendisine yada bebeğe zarar verici davranış eğilimi görülebilir.
Emzirmeden dolayı tedavide antidepresan ilaç kullanımı zordur.
Kültürümüzde, eskilerde, Anadolu’da, doğum yapan kadının yanında 40 gün refakatçi kalma geleneği vardı. Doğum yapan kadının kendine zarar vermesi, yada çaresizlik ve korku duygularından dolayı bebeği ile yeterince ilgilenememesi ihtimaline karşılık, anneni yanında kalan refakatçiler destek olurdu.
Psikotik Depresyon
Ani yaşanmış üzücü yada travmatik bir olayın ardından kişide gelişen narsistik kırılmalardan sonra meydana gelir
Yanılsama ve varsanılarla kendini belli eder.
Kişinin yaşadığı durumları normalde yorumlayacağından daha gerçek dışı bir şekilde yorumlaması ve var olmayan durumlara inanması şeklinde kendini gösterir.
Örneğin, işten çıkartılan bir insanın, bu durumun işindeki bir yetersizliği sebebiyle olduğunu reddedip, aslında arkasından kuyu kazan insanlar sebebiyle yada akrabalarının ona büyü yapması sonucu işten çıkartıldığını düşünmesi gibi. Başka bir örnekte, aşık olduğu adamın ilişkiyi bitirmesinden sonra, durumu kabullenmek istemeyen kadının, aslında adamın geri döneceğine, şu an da iş yoğunluğu sebebiyle ara vermek zorunda kaldığına ya da sadece naz yaptığına ve onu kıskandırmaya çalıştığına inanması gibi..
Depresyon vakalarının %15 - 20 kadarı bu gruptandır.
Mevsimsel Depresyon
Özellikle soğuk, Kuzey ülkelerinde yaygındır.
Sonbahara geçişte, güneş ışığından yoksun kalmakla tetiklenebilir. Güneş ışığını taklid eden Işık tedavisi gibi yeni nesil terapiler çok destekleyici olur.
Depresyon tedavisinde, depresyonun çeşitine göre, bilişsel davranışçı terapiler, kişilerarası ilişkiler psikoterapisi, farmakolojik tedaviler başarılı sonuç vermektedir.