Başarıda yetenek mi istemek mi?

Başarıda yetenek mi istemek mi?

İnsan ırkının en temel ihtiyaçlarının başında başarı ihtiyacı gelir. Her insan başarılı olmak ister. Başarısız olmak için hiçbir işe başlanmaz. Akıl sağlığı yerinde olan hiçbir kimse yoktur ki, bir işe başlayayım ve çok başarısız olayım ya da öyle bir şey yapmalıyım ki rezil olmalıyım hedefi ile başlasın. Çünkü insanın yaradılışı buna uygun değildir. McClelland’a göre üç temel edinilmiş ihtiyaç vardır; başarı, güç ve ait olma. Bunların içerisinde ise başarı ihtiyacı en baskın olanıdır. İnsan olumsuz bir şey yapsa bile kendi koyduğu hedefe ulaşmak ve başarılı olmak ister. Örneğin filmlerde izlediğimiz banka soygunu sahnelerinde “arkadaşlar yüzyılın banka soygununu yapmak için plan yapacağız, yakalanacağız ve tüm dünyaya rezil olacağız” cümlelerini duymamız mümkün değildir.

Peki başarı için yetenek mi daha önemli yoksa istemek mi?

Bu soru son zamanlarda sıkça sorulmaktadır. Bir grup var ki, bunlar “istersen yaparsın”cılar. Bu grubun en önemli mottosu “içindeki güce inan”dır. Bir grup da vardır ki yeteneğin olmadan asla. Bu yazıda bu iki grubu karşılaştıracağız.

Önce bu konu ile ilgili bazı kavramlara bakalım.

Yetenek nedir?

Yetenek doğuştan getirilen ve belli bir eğitimle geliştirilen gizil güçtür. Bir insan bir yetenek örüntüsü ile dünyaya gelir. Bu örüntüde bazı yetenekler baskın bazı yetenekler orta düzeyde, bazı yetenekler düşük düzeyde, bazı yetenekler ise hiç yoktur. Yeteneğin saf kısmı genler yolu ile geçer. Geliştirilmeyen yetenekler ortaya çıkamaz ya da sönük olarak kalır. Yetenek davranış olarak gösterilecek bir alan bulamaz ise hiç farkına bile varılmaz. Çok üst düzeyde piyano çalma yeteneği ile dünyaya gelen bir kişinin uygun koşullarla karşılaşmadığı sürece iyi bir piyanist olma olasılığı yoktur.

Diğer bir kavram ise ilgi. İlgi bir alana yönelimi ifade eder. Yaptığımız da hoşumuza giden şeydir. İlgi, doğal olarak isteme davranışına neden olur. Diğer bir değişle yaptığımızda çokça mutluluk hormonu dopamin salgılatan şeydir. Eğer ilgi duyduğumuz alanda yeteneğimiz yok ise o ilgi kısa sürece söner. İlgiyi besleyen yetenektir. İnsan yapamadığı, başaramadığı şeyden zevk alamaz. Başarılı olduğumuz dersleri sevmemizin nedeni budur.

Bu konudaki diğer bir kavram “an”dır. “An” olayın olduğu zamanı ve mekanı temsil eder. Yaptığınız işe“an” uygun değil ise başarılı olamazsınız. Örneğin bundan 30 yıl önce Facebook’u siz bulsaydınız muhtemelen zamanı uygun olmadığı için başarılı olamazdınız. Ya da Facebook’u Zuckerberg Amerika’da değil de Türkiye’de bulsa idi muhtemelen yine başarılı olamazdı. Yaptığınız işin “an”a uygun olması yetenek ve ilgi kadar önemlidir.

Son kavramımız tutku. Tutkuyu TDK şöyle tanımlıyor; irade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras; güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç; aşırı düşkünlük. Tutku insanı hedeflediği alana götüren en güçlü güdülerin başında gelir. İnsan her neye tutulursa ona ulaşıncaya kadar tüm güçlüklerin üstesinden gelebilir.

Başarılı olmak için ilk ve temel şart yapılan işe ilişkin yetenek örüntüsünün uygun olmasıdır. Her davranış ya da her beceri için yetenek örüntüleri farklı olabilir. Ancak bu örüntünün de derecesi önemlidir. Yetenek örüntüsü var ya da yok olarak değerlendirilmez. Yetenek örüntüsü, içinde bulunduğunuz popülasyona göre belli bir derecede bulunur. Yetenek örüntüsü uygun olduktan sonra yapılan işe ilişkin ilgi duymak gerekir.

Bu noktadan sonra başarıyı “başarı” ve “üstün başarı” olarak sınıflamakta fayda var. Başarı, hedeflenen noktaya varma ya da ortalama insanın varabileceği nokta; üstün başarıyı ise çok az kişinin varabileceği nokta olarak tanımlayabiliriz.

“Başarı” için bazı olasılıkları sıralayalım;

Ekran%20Resmi%202017-08-18%2021.53.48.png

Bir kişinin bir alana hem ilgisi hem de yeteneği yok ise kesin başarısız olur

Bir kişinin bir alana hem ilgisi hem de yeteneği var ise kesin başarılı olur

Bir kişinin bir alana ilgisi var ama yeteneği yok ise ilgi kısa sürede söner. Ama ilgi düzeyi çok yüksek ise ortalama bir başarı elde edilebilir. Ancak bunun için çok çalışmak gerekir. Örneğin gitar çalma ile ilgili yeteneğiniz yok ya da düşük ancak çok

Bu makale 9 Aralık 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Psk. Erdal Usluer

1991 yılında Ankara Üniversitesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler bölümünden mezun olduktan sonra Wuppertal Üniversitesi Psikoloji Bölümünde (Almanya) yüksek lisans çalışmasına başlamıştır. 1993-1996 yılları arasında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Psikolojik Danışma bölümünde yüksek lisansını tamamladı ve aynı bölümde doktora eğitimine başladı. Daha sonra Universidad Empresarial (UNEM) da Phd (Psikoloji) doktorasını tamamladı. İstanbul Uluslararası Zerka Moreno Enstitüsünde 8 yıl süren Psikodrama eğitimini tamamlayarak co-terapistlik diplomasını almıştır. EMDR eğitimlerini ve süreçlerini tamamlayarak Avrupa Akredite EMDR Terapisti unvanına sahiptir. Psikodrama, bireysel psikolojik danışma, grupla psikolojik danışma ve kişisel gelişim eğitimleri alanları ile iş dünyasında çalışanların psikolojik ve yapısal konuların ...

Etiketler
Başarı
Dr. Psk. Erdal Usluer
Dr. Psk. Erdal Usluer
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube