Yeni nesil: teknolojik çocuklarımız

Yeni nesil: teknolojik çocuklarımız

Yazıma “bizim zamanımızdayken” diyerek başlamak istemiyorum çünkü ; gerçek zaman, içinde bulunduğumuz şu andır. Bu gerçeklikten yola çıkarak, günümüzü tahlil etmek çok daha sağlıklı olacaktır. Bu bağlamda; bu günü, bu günün çocuklarını, anne-babalarını, anne-babaların çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri tutum ve davranışları, doğru bilinen yanlışları ortaya koymaya çalışacağım. En önemlisi de, öncelikle mevcut durumu ortaya koyup, buradan yola çıkarak, çözüm odaklı bakış açısını paylaşabilmek.

Bu yazımda; teknolojik ürünler ve kullanımları bağlamında, anne-babaların, özellikle öğrenci olan çocukları ile yaşadıkları sorunları, neden-sonuç ilişkisi içinde irdelenmesini bulabilirsiniz. Günümüzde; özellikle çocuklarda teknolojik gelişmelerin ürünü olan cihazların kullanımına paralel ve buna bağlı bir takım davranış değişiklikleri gözlemlemek mümkün.

Henüz okuma-yazmayı öğrenmeden, tablet bilgisayar, laptop, android- akıllı telefon vb. cihazları dikkat çekici şekilde ustalıkla kullanan bir çok çocuk görmekteyiz artık, görüyoruz çünkü bu imkanı anne-baba bir şekilde çocuğuna sağlamakta. Aslında birçok anne-baba farkında olmadan yaşadığı kaygıdan dolayı bunu sağlamakta. Baş döndürücü hızla gelişen teknolojinin gerisinde kalmamak, çocuğunun mahrum kalmaması, arkadaşında varsa benim çocuğumda da olsun, arkadaşında gördü istedi, çok istedi “hayır” diyemedim türünden gerekçeler, oturup tablet elinde vakit geçirsin bende dinleneyim vb. kaygı ve düşüncelerle hareket etmekte. Teknolojik ilerlemenin en verimli şekilde bireyin gelişiminde nasıl kullanılacağı başlı başına bir konudur tabii ki, gelişen teknolojiye ve sağladığı imkanlara kayıtsız kalmak doğru bir yaklaşım değildir ancak; çocuğun zihinsel, duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimine zarar vermeyecek ölçüyü kullanmak son derece önemlidir. 


Peki bu ölçü nedir? Nasıl sağlanır? Ölçünün dışına çıkılmasının sakıncaları nelerdir?

Bilgisayar, tablet, akıllı cep telefonu, TV vb. teknolojik aletler, iletişim kurma, bilgi edinme ve eğlence amaçlı olmasına rağmen, amacının dışında aşırı kullanımlar bir takım sakıncalar doğurmakta. Bu sakıncaları bireyin gelişim alanlarına göre değerlendirirsek; Fiziksel Gelişim Alanında: Bireyin ilk çocukluk döneminde (özellikle 3-6 yaş aralığında) büyük ve küçük motor kas gelişimi için fiziksel aktiviteleri ve oyunlar çok önemlidir.

Bedensel devinimi yaşından beklenen şekli ile yapabilmesi için sürekli durağan olmaması gerekir. Ancak günümüzde birçok okul öncesi çocuklarda gözlemlediğimizi, dokunmatik ekranda ve/veya fareyi tıklarken sadece işaret parmağını kullanmakta olduğunu ifade ederek ironik bir söylemde bulunmak mümkün sanırım. Hal bu ki bu yaş çocukları sanal dünyanın dışında gerçek dünyada ve de en önemlisi doğanın içinde keşfe çıkmalı, toprağı, suyu, otu, çamuru, ağacı merak etmeli, toprağın, çimin, çimenin üzerinde atlayıp, zıplamalı, oynamalı ki enerjisini doğru kullansın, özünden uzaklaşmasın, kendi bedenine ve çevreye yabancılaşmadan sağlıklı bir büyüme süreci geçirsin.

Bilişsel (Zihinsel) Alanda: Henüz okuma-yazma bile bilmeden, anne ya da babasının telefonuna ya da tabletine oyunlar indiren, şifre giren, silen, oynayan bir çocuk, her ne kadar ailesi tarafından övünç kaynağı haline getirilse de, bu alanda da bir takım sorunlara kaynaklık etmektedir. Toplumumuzda çoğu anne bebeğinin TV’de ki reklamları çok sevdiğini söyler, bu aynı bebek biraz büyüyüp okul öncesi çağa geldiğinde de aynı şekilde TV, tablet, telefon, bilgisayar vb. kullanmakta ve okula başladığında da dikkat ve odaklanma problemleri yaşamaya başlamaktadır.

Araştırmalar göstermiştir ki; tv, bilgisayar, telefon ve/veya tablet fark etmeksizin ekrandan sürekli akan, hareketli ve renkli, çabuk değişen görüntüler dikkat ve konsantrasyon sorunlarına sebep olmakta. Ayrıca; ekran üzerinden dokunmatik ve hızlıca işlem yapan çocuk, okula başladığında kalem ve kağıtla kurulan teması yadırgamakta ve çok çabuk sıkılır hale gelmektedir. Gerçek ve kalıcı öğrenme; sanal olarak değil, tüm duyuları (işitme,koklama,dokunma,tatma, görme) kullanarak, yaparak-yaşayarak erçekleşir.

Unutulmamalıdır ki; bugün yazılımını başkalarının yaptığı oyunları oynamak yerine, kendilerinin yazılım yapabilmeleri, üreten sağlıklı bireyler olmaları için bu tehlikenin farkında olmak zorundayız.

Duygusal Gelişim Alanı: Bu alanda ise bizzat yaşadığım bir anekdotu paylaşmak isterim. Bir akşam arkadaşlarımı eşleri ve çocukları ile evimde misafir etmiştim. Kapıda kendilerini karşıladığım anda arkadaşımın 13 yaşında ki oğlu “merhaba” der demez internet şifresini ve bilgisayarını wi-fi tanıtıp tanıtamayacağını sordu. Eşim bu konuda kendisine yardımcı oldu. Biz yetişkinler tüm gece yedik, içtik, muhabbet ettik malum… Ancak delikanlının sesini şu diyalogda ancak duyabildik. (babası) – “Haydi oğlum topla bilgisayarını geç oldu gidiyoruz” – “ 10 dakika beklemeniz gerekiyor baba, şuan oyundan çıkarsam, oyundan atılır ve puan kaybederim.” Anlaşılacağı üzere; oyunlarda, çocukları, gençleri, bilgisayarın başına mıhlamak ve bağımlılık yaratmak için bir takım tuzaklar söz konusu.

Bu söz konusu tuzaklar sayesinde de çocuklarımız, gençlerimiz, doğal ilişki ve iletişimden uzaklaşmakta, neredeyse asosyal bireyler haline gelmekteler. Ayrıca sanal dünyanın kendisine özgü dili, çocuklarla ailesi arasında ki iletişimi de güçleştirmekte. Günümüzde; bazı üniversite hastanelerinde internet bağımlılığı ile ilgili kliniklerin kurulması durumun ciddiyetini göstermekte. Bu tarz sorunlar ile sağlıklı baş etme yöntemlerinin en önemlisi zaman yönetimi ve planlamadır.

Küçük yaştan itibaren çocuk ve ebeveyni arasında yapılan sözleşme ile alışkanlık kazanması sağlanabilir. Ebeveyn, çocuğu ile birlikte gün içerisinde ki aktiviteleri planlamalı, her bir etkinliğin zamanı, süresi, yeri, malzemesi, katılımcıları konusunda sözleşmelidir. Bu noktada anne-babanın birbirleri ile ve kendi içlerinde tutarlılığı son derece önemlidir. Örneğin; bir anne “ yeter ki etrafı dağıtıp, kirletmesin, tabletiyle sessizce oturup oyun oynasın” tarzında bir düşünceye sahip olmamalıdır.

Bunun yerine sözleşilen zaman kadar tabletiyle oynadıktan sonra resim yapmaya, ya da dans etmeye teşvik etmeli yada kendisi de çocuğu ile birlikte oynamayı teklif etmelidir. Her çocuğun, her gün en az 20 dakika anne-babasıyla nitelikli zaman (sadece çocuğa ayrılmış) geçirmesi zihinsel,duygusal,sosyal gelişimi açısından son derece önemlidir ve de aslında bu her çocuğun hakkıdır.


Çocuğun kişiliğinin ana yapılarının okul öncesinde oluşmaya başladığı gerçeğinden yola çıkarsak, bu dönemin ve bu dönemde ki anne-baba tutumlarının önemini yinelemekte fayda var. Bu yaşlarda anne-babaların çocuklarına tutarlı bir şekilde, doğru yönelimleri vermeleri esastır.

Çocuğunuz büyüyüp okul çağına geldiğinde ve devamında ergenliğinde; “söz dinlemiyor, sorumluluk almıyor, uyarmadan ders çalışmıyor, etrafıyla hiç ilgisi yok yada çalıştığı halde yapamıyor, evde herkesle çatışıyor” gibi yakınmaları yaşamamanın yollarından sadece bir tanesini bu yazımda konu ettim. Doğru anne-baba tutumları kazanma yolunda; gelişime açık olmak, gereğini yapmak, gerektiğinde uzman desteği almak son derece önemli bir farkındalıktır. Unutmamalıyız, aile başlama noktasıdır, iyi başlamak, iyi devam etmeyi destekler. Zihinsel, bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı nesiller dileklerimle…

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Aylin Şanver Aydın

Uzm. Kl. Psk Aylin ŞANVER AYDIN, 1976 Manyas doğumludur. İlk ve ortaokulu Manyas’ta, liseyi Adnan Hunca Çok Programlı Lisesinde okudu (1990-1993) ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ – PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK bölümünden mezun oldu.(1994-1998 ) PSİKOEĞİTİM – PSİKOSOSYAL PROJE Eğitimleri aldı.(Marmara depremi sonrası PTSB (Travma Sonrası Stres Bozuklukları) bireysel ve grupla terapi –yas ve travma  çalıştı.) (1999 ve sonrası) Beceri Transferi Eğitimi-Uğur Kariyer Merkezi (2002) Psikoeğitim Paket Programı Geliştirme Eğitimi aldı. – AHE Enstitüsü- (2003) Özel Çocuk ve Ergenlerde BEP Eğitimi- (2004) Ergenlerde Psikolojik temel Önleme Eğitimi aldı. (2005) PSİKOSOSYAL PROJE- Psikolojik Anlamlandırma Eğitimi aldı.-UNICEF-(2005) PSİKOSOSYAL PROJE- Grupla Danışma Eğitimi aldı.-UNICEF-(2006) TYT 9-11 Temel Yetenekler Testi uygulayıcısı. – ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Çocuk gelişimi
Uzm. Kl. Psk. Aylin Şanver Aydın
Uzm. Kl. Psk. Aylin Şanver Aydın
Kocaeli - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube