Doktorsitesi.com

Zihinsel Yorgunluk: Dinlenmiş Hissettiğimiz Hâlde Neden Tükenmiş Oluruz?

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
20 Aralık 20258 görüntülenme
Randevu Al
Modern insanın en sık dile getirdiği şikâyetlerden biri “yorulmak”tır. Ancak bu yorgunluk çoğu zaman fiziksel bir eforun sonucu değildir. Beden dinlenmiş olabilir, uyku süresi yeterli olabilir, hatta kişi gün içinde çok az hareket etmiş olabilir. Buna rağmen içten içe hissedilen bir tükenmişlik, zihinsel bulanıklık ve motivasyon kaybı vardır. Bu durum psikolojide zihinsel yorgunluk kavramıyla açıklanır ve klasik yorgunluk anlayışından oldukça farklıdır.
Zihinsel Yorgunluk: Dinlenmiş Hissettiğimiz Hâlde Neden Tükenmiş Oluruz?

Zihinsel yorgunluk, beynin sürekli uyarılma hâlinde kalmasıyla ortaya çıkar. Gün içinde maruz kalınan bildirimler, kararlar, beklentiler, sosyal roller ve içsel konuşmalar beynin dinlenmesine izin vermez. Beyin, fiziksel olarak duruyor olsa bile bilişsel olarak çalışmaya devam eder. Bu nedenle kişi “hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum” cümlesini kurar.

Psikoloji literatüründe zihinsel yorgunluğun temel kaynaklarından biri karar yorgunluğudur. İnsan beyni gün içinde yüzlerce hatta binlerce küçük karar almak zorundadır. Ne giyeceğinden, nasıl cevap vereceğine; bir mesaja hemen mi yoksa sonra mı yanıt vereceğine kadar her karar bilişsel enerji tüketir. Karar verme kapasitesi sınırsız değildir. Gün ilerledikçe bu kapasite azalır ve zihinsel tükenmişlik hissi artar.

Bir diğer önemli faktör ise sürekli tetikte olma hâli, yani psikolojideki adıyla hipervijilanstır. Kişi farkında olmadan sürekli bir “hazırlık” durumunda kalır. Eleştirilme ihtimali, bir şeyleri kaçırma korkusu, beklentileri karşılayamama kaygısı zihni gevşemekten alıkoyar. Bu durum özellikle yüksek empatiye sahip bireylerde, sorumluluk duygusu gelişmiş kişilerde ve çocukluktan itibaren “dikkatli olmalısın” mesajı alan bireylerde sık görülür.

Zihinsel yorgunluk çoğu zaman duygusal yüklerle de ilişkilidir. Bastırılan duygular, ifade edilemeyen öfke, ertelenen yas süreçleri zihinde sürekli arka planda çalışır. Kişi bunu aktif olarak düşünmediğini sansa bile beyin bu duygusal yükleri işlemeye devam eder. Bu da zihinsel enerji tüketir. Özellikle “iyiymiş gibi yapma” hâli, zihinsel yorgunluğun görünmeyen ama en ağır nedenlerinden biridir.

Nöropsikolojik açıdan bakıldığında, zihinsel yorgunlukta prefrontal korteksin aşırı kullanımı dikkat çeker. Bu bölge; planlama, kontrol, karar verme ve sosyal davranışları düzenleme ile ilgilidir. Sürekli kendini kontrol eden, duygularını düzenlemek zorunda hisseden bireylerde bu bölge yoğun çalışır. Sonuçta dikkat dağınıklığı, unutkanlık ve zihinsel sis oluşur.

Zihinsel yorgunluğu tehlikeli kılan şey, kişinin bunu çoğu zaman fark edememesidir. Fiziksel yorgunlukta beden sinyal verir; ağrı, halsizlik, uyku ihtiyacı ortaya çıkar. Ancak zihinsel yorgunluk daha sessizdir. Kişi kendini isteksiz, tahammülsüz, içe kapanık ya da sürekli erteleyen biri hâline gelmiş olarak bulur. Bu durum zamanla depresif belirtilerle karışabilir.

Toplumsal beklentiler de zihinsel yorgunluğu besler. Sürekli üretken olma baskısı, “dinlenmenin bile verimli olması gerektiği” inancı, kişinin gerçekten durmasına izin vermez. Boş zamanlar bile sosyal karşılaştırmalarla dolar. Beyin, dinlenirken bile performans göstermeye zorlanır.

Zihinsel yorgunlukla baş etmenin yolu yalnızca “daha çok uyumak” değildir. Asıl ihtiyaç olan şey zihinsel boşluk yaratmaktır. Bu, hiçbir şey düşünmemek değil; düşünceleri yönlendirmemeye izin vermektir. Gün içinde bilinçli olarak karar almadan geçirilen küçük zaman dilimleri, beynin toparlanmasına yardımcı olur.

Psikoterapötik açıdan bakıldığında, zihinsel yorgunluk yaşayan bireylerde sınır koyma becerilerinin zayıf olduğu sık görülür. Kendi ihtiyaçlarını geri plana atma, başkalarının beklentilerine aşırı uyum sağlama zihinsel yükü artırır. Bu nedenle zihinsel yorgunluk, çoğu zaman bir “kişisel zayıflık” değil; uzun süreli uyum çabasının sonucudur.

Sonuç olarak zihinsel yorgunluk, modern yaşamın görünmez salgınlarından biridir. Dinlenmiş hissetmemek tembellik değil; beynin sürekli çalıştırılmasının doğal sonucudur. Zihni gerçekten dinlendirebilmek, bazen daha az yapmak değil; daha az kontrol etmeye çalışmaktır.

Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz, 1983 yılında Ankara’da doğmuştur. Psikoloji alanındaki eğitimini tamamlayarak Türkiye’de pedagojik diplomaya sahip nadir uzmanlardan biri olmuştur. Genel psikoloji alanında yüksek lisans yapmış, eğitim sürecinde okul, huzurevi ve hastane gibi farklı kurumlarda stajlar gerçekleştirmiştir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.