Yeme bozukluklarında sık görülen 7 yanlış inanç psikolojik açıdan değerlendirme

Bugün, insanların gerçek ve kalıcı bir şekilde kilo vermesini engelleyen çöp inançları ele alacağız. Stresle gelen geçici motivasyonla değil, stresle gelen iştahsızlıkla kilo kaybı da değil.

Yeme bozukluklarında sık görülen 7 yanlış inanç psikolojik açıdan değerlendirme

YEME BOZUKLUKLARINDA SIK GÖRÜLEN 7 YANLIŞ İNANÇ

Psikolojik açıdan değerlendirme

 

1. "Sıkı bir diyete girersem kilo verebilirim."

Danışanların sıkça başvurduğu bu yöntem, kısa vadeli sonuçlar verse de bedenin biyolojik adaptasyon mekanizmaları devreye girer. Metabolizma yavaşlar, kilo korunur ve beden kendi kurallarını koymaya başlar. Kalıcı değişim için zihinsel ve duygusal süreçlerle çalışmak gerekir.

 

2. "Aralıklı oruç yaparsam hızlıca kilo veririm."

16/8 gibi popüler oruç düzenleri bazı bireylerde ciddi sağlık riskleri doğurabiliyor. Araştırmalar bu yöntemi uygulayanlarda kalp kaynaklı ölüm riskinin %94’e kadar arttığını gösteriyor. Ayrıca stres altındaki bireylerin sindirim sistemi, aynı yiyecekten fazladan kalori emebilir. Dolayısıyla fiziksel açlık kadar, duygusal yükler de değerlendirilmelidir.

 

3. "Spor salonuna gidersem ve sıkı çalışırsam bu işi çözerim."

Zorlayıcı egzersiz rutinleri, öz-yönetim sistemini yıpratabilir. Kişi sporu bıraktığında, hareket bir tehdit olarak algılanabilir ve tüm fiziksel aktiviteye karşı direnç gelişebilir. Bedenle barışçıl bir ilişki kurmak, sürdürülebilir hareket alışkanlıkları için daha etkilidir.

 

4. "Kilolu insanlar tembel ve iradesizdir."

Bu yargı, hem bireyi suçlayıcı hem de gerçeklikten uzaktır. İrade gücü ile kilo arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Aksine, kendini cezalandırma eğiliminde olan bireyler daha sık kriz ve kontrol kaybı yaşar. Sağlıklı öz-disiplin, şefkatli içsel diyaloglarla inşa edilir.

 

5. "Kilo vermek için az yemem yeterli."

Bu yaklaşım, bireyi sadece fiziksel düzlemde ele alır. Oysa ki yeme davranışının değişimi, duygusal hazırlık ve psikolojik destekle mümkündür. Katı kısıtlamalar, metabolizmayı daha da zorlayabilir ve yeme ataklarını tetikleyebilir.

 

6. "Fazla yiyorum çünkü zayıf biriyim."

Aşırı yeme davranışı genellikle geçmiş yaşantılarla ilişkilidir. Özellikle çocuklukta akşam saatlerinde yoğun stres yaşayan bireyler, yetişkinlikte de aynı zaman diliminde yeme krizleri yaşayabilir. Beden, geçmişi kaydeder ve davranışlara yansıtır.

 

7. "Fazla kilo genetik, yapacak bir şey yok."

Fazla kilonun tek bir genle açıklanması mümkün değildir. Ancak kuşaklar arası aktarılan inanç kalıpları, erken yaşta oluşan beden algısı ve duygusal programlamalar etkili olabilir. Bu durumla baş edebilmek için bireyin kendilik sorumluluğu geliştirmesi gerekir.

 

 

KÖKLER: Bilinçdışındaki Kök İnançlar

 

Bilinçdışında yer alan kök inançlar, bazen geçilmez bir duvar gibi işler. Ne yazık ki bu duvar bizi korumaz; aksine, önümüzü tıkar.

 

Çocukken mutfakta duyduğunuz bir cümle, bugün hâlâ sizi yönlendiren güçlü bir inanca dönüşmüş olabilir. Mantıkla açıklanamaz, kolayca silinemez. İnanmaya devam eder, kendinize engel olursunuz.

 

Bugün kilo konusu üzerinden bu inançlara bakacağız.

“Tok açın hâlinden anlamaz” sözü gibi, “zayıf olan kilolunun ne hissettiğini bilmez.”

Sanki iki farklı gezegenin insanları gibi konuşuruz; birbirimizi duymadan, karşımızdakine uygun olmayan kalıpları dayatırız.

 

“Sus, dayan, lahana yaprağını ye.”

Sanki açlık bir kaprismiş gibi.

“Duramıyorum”, “Yemeyi kesemiyorum”, “Dayanamıyorum” diyen birine gösterilen öfke, küçümseme, dışlama... Oysa bu çığlık, anlaşılmayı bekler.

 

Biri katı kuralları biraz esnettiğinde, onun da bir insan olduğunu hatırlattığında, adeta ortalık karışır.

Bugün fazla kilonun ne olduğu üzerine konuşmayacağız.

 

Bugün, insanların gerçek ve kalıcı bir şekilde kilo vermesini engelleyen çöp inançları ele alacağız.

Stresle gelen geçici motivasyonla değil, stresle gelen iştahsızlıkla kilo kaybı da değil.

 

Vücut hakkında konuşurken siyah-beyaz çizgiler yoktur.

Siz varsınız: Zorlu yaşam deneyimlerinden geçmiş, içinde köklenmiş inançlar taşıyan, karmaşık bir insan.

Bu makale 30 Nisan 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Belgin Yılmaz

İstanbul doğumlu olan Belgin Yılmaz, ilkokul ve lise eğitimini Bursa'da tamamlamıştır. Lisans eğitimine Çin'deki Capital Normal University’de başlamış, ardından Rusya’da bulunan Penza Devlet Üniversitesi’nde Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Öğrencilik yıllarında, onkoloji bölümünde meme kanserine yakalanan kadınlara terapi hizmeti vermiş ve lösemi hastası çocuklar ile ailelerine destek sağlamıştır.

 

Birçok kurumda staj yaparak alanda pratik deneyim kazanmış olan Belgin Yılmaz, Türkiye’de Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) terapisi üzerine eğitimler almış ve bu alanlarda sertifikalar edinmiştir. Mezuniyetinin ardından, aktif olarak hem yüz yüze hem de online terapi hizmeti vermeye devam etmektedir.

Etiketler
Yeme bozukluğu
Psk. Belgin Yılmaz
Psk. Belgin Yılmaz
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube