Uykusuzluk, genel popülasyonda en yaygın görülen, birinci basamakta yer alan ve hem birey hem de toplum için önemli maliyetler getiren bir uyku bozukluğudur. Uykusuzluk, uykuya başlamak veya uykuyu korumadaki güçlükle ilgili belirtiler olarak tanımlanır ve bireylerin yaşam kaliteleri, sosyal performansları üzerinde fiziksel ve psikolojik olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Artan yaş, kadın olmak, yalnızlık, işsizlik, alkol, kafein ve sigara kullanımı, stresli yaşam tarzı, fiziksel hareketsizlik, yatış zamanındaki düzensizlikler ve psikiyatrik ve tıbbi rahatsızlıklar uykusuzluk için tutarlı risk faktörleridir. Uykusuzluk; psikiyatrik hastalıklar için artan risk, sosyal işlevselliğin bozulması gibi önemli sosyal ve tıbbi sonuçlarla ilişkilidir.
Uykusuzluk için psikolojik ve davranışsal tedaviler arasında uyaran kontrolü, uyku kısıtlaması, gevşeme eğitimi, bilişsel stratejiler ve uykusuzluğun bilişsel davranışçı terapisi olarak adlandırılan bu yöntemlerin bir kombinasyonu yer alır.
Bilişsel davranışçı terapi, uykusuzluk için etkili bir yöntemdir. Bilişsel davranışçı terapinin (BDT), birçok meta-analizde, farmakoterapiye benzer veya daha üstün akut etkilerle uyku sonuçlarını iyileştirmede etkili olduğu ortaya çıkmıştır. BDT’nin etkilerinin 3 yıla kadar devam ettiği bilinmektedir.