Terapiye İhtiyacım Var mı?
Bu soruyu kendine belki defalarca sordun. Belki de ilk kez.
“Bir şeyler yolunda gitmiyor ama ne olduğunu da tam bilmiyorum.”
“Her şey normal görünüyor ama ben öyle hissetmiyorum.”
“İnsanlar daha kötü şeyler yaşıyor, benim bu kadar zorlanmam garip değil mi?”
Eğer bu tür düşünceler zaman zaman seni yokluyorsa, aslında yalnız değilsin. Bu cümleler, birçok kişinin terapiye başvurmadan önce zihninden geçen çok tanıdık sorgulamalar. O yüzden burada başlamak için dramatik bir kriz yaşaman, en dibe vurman ya da somut bir “sorunun” olması gerekmiyor.
Terapi, bir şeylerin bozulmasından çok; anlamını yitirmesiyle başlar
Günlük hayatını sürdürüyorsundur. İşine gidip geliyorsun, arkadaşlarınla görüşüyorsun, sorumluluklarını yerine getiriyorsun. Ama bazen, bütün bu akış içinde kendine yabancılaştığın anlar olur.
Yaptığın şeylerin anlamı azalır.
İlişkilerde aynı döngüler tekrar eder.
Bazı duygulara karşı giderek daha tepkisiz ya da tam tersi, daha kırılgan hâle gelirsin.
İşte terapi, tam da bu noktada devreye girer. Her şeyi kontrol etmek ya da "iyi hissetmek" için değil; olan biteni anlamlandırmak, kendinle daha açık ve dürüst bir ilişki kurabilmek için.
“Bu his geçer” demekle geçmeyen şeyler
Çoğumuz hayatın zorluklarına karşı güçlü durmayı öğrendik. Görmezden gelmek, bastırmak, idare etmek... Ama bazı şeyler geçmek bilmez. Sadece şekil değiştirir: Uyku bozulur, gerginlik artar, odak azalır, ilişkiler zorlaşır. Duygular, yer değiştirse de varlıklarını sürdürür.
Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), bu noktada “duyguları susturmaya” değil, onlarla yeni bir ilişki kurmaya odaklanır. Neyi hissettiğini bastırmak yerine, neye değer verdiğini hatırlamak üzerine kurulu bir süreçtir. Çünkü bazen asıl mesele, ne hissettiğin değil; o hislerin seni nerelere götürdüğüdür.
Terapi senin için nasıl bir süreç olabilir?
ACT temelli, bağlamsal ve insanı bütün olarak ele alan yaklaşımda, yaşadığın zorlukları birer “bozukluk” olarak değil; senin yaşam koşulların, geçmiş deneyimlerin ve içinde bulunduğun bağlamla ilişkili anlamlı tepkiler olarak görürüz.
Amacımız, seni hayata “geri döndürmek” değil; seni sen yapan şeyleri tanımak, değerlerin doğrultusunda yeni yollar açmak ve zorlayıcı deneyimlere rağmen ilerleyebileceğin bir yön oluşturmak olur.
Bir adım atmak için ne kadar “hazır” olman gerekiyor?
Gerçek şu ki, kimse terapiye tamamen hazır hissettiği bir anda başlamaz. Bazen sadece bir merakla, bazen tükenmişlikle ya da yalnızca “Böyle gitmesini istemiyorum” düşüncesiyle gelir insanlar.
Ve bu yeterlidir.
Terapi bir “çözüm” değil; bir süreçtir. Kendine dair sorular sormaya, farklı bir gözle bakmaya ve bazen de bilmediğin alanlara adım atmaya izin vermektir.
sevgiyle