Terapide ‘Hazır Olmayan’ Danışanla Çalışmak: Sabır, Sınır ve Umut


Danışan Hazır Değilse Ne Anlama Gelir?
Danışanın hazır olmaması, genellikle şu durumlardan kaynaklanabilir:
- İç görü eksikliği
- Savunma mekanizmalarının yoğunluğu (inkâr, yansıtma, rasyonalizasyon)
- Terapiye dışsal zorunluluklarla gelmiş olması (aile baskısı, mahkeme yönlendirmesi vs.)
- Zihinsel tükenmişlik ya da duygusal erişilemezlik
Bu danışanlar çoğu zaman sessiz, kaçamak, anlamsız ya da yüzeysel anlatımlarla süreci zorlaştırabilir.
Terapistin Tutumu: Sabır ve Merak
Hazır olmayan danışanla çalışmak, terapist için büyük bir sabır ve sezgi gerektirir. Bu noktada terapist:
- Danışanın hızına saygı duymalı,
- Terapiyi bir performans sahası haline getirmemeli,
- Sessizliği ya da dirençli anlatımları anlamaya çalışmalı,
- Beklemekten korkmamalıdır.
Hazırlık bazen seanslar süren bir güven inşasını gerektirir.
Terapötik Müdahale Stratejileri
1. İlişki Odaklı Yaklaşım: Danışanın önce terapistle ilişki kurmasına izin vermek, bazen içerikten daha önemlidir.
2. Yansıtmalı Sorular: “Burada olmanın senin için anlamı ne?”, “Bu konudan uzak durmak istemen bize ne söylüyor olabilir?” gibi sorularla danışanla derinleşme sağlanabilir.
3. Kontrol Alanı Tanımlamak: Danışana sürecin onun kontrolünde olduğu hissettirilmelidir. Bu, güven duygusunu artırır.
4. Mikro Hedefler: Büyük değişim hedefleri yerine küçük, ölçülebilir hedeflerle ilerlenmelidir.
Sonuç
Terapide hazır olmayan danışan, bir başarısızlık değil; potansiyel bir yolculuğun ilk adımıdır. Terapistin sabrı, esnekliği ve şefkati; bu yolculuğun sürdürülebilirliğini belirler. Hazır olmayan danışan, zamanla terapiye değil; önce kendine hazır hale gelir. Ve bazen o bekleyiş, en derin bağın başlangıcıdır.
Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz