“Stress” aslında bir fizik terimi olarak ortaya çıkmıştır ve Baskı – Zorlama anlamında TDK ‘ nın ruh bilim terimleri sözlüğünde yer almıştır.
Psikoloji literatüründeki haliyle en sade olarak Davis (1990) stresi; bireyin duyguları, düşünce süreçleri veya bedensel açıdan baş edebilme gücünü tehdit eden bir gerilim durumu olarak tarif etmiştir. Bu tariften yola çıkarsak her bireyin günlük yaşam olaylarıyla baskı altında kalması doğal bir süreçtir. Yani stres yaşamımız için doğal bir olgudur ve her birimizin stres ile baş etme becerisi vardır. Ancak 2 faktör stres ile baş etmede zorlanmamızı ve hatta bazen sağlık durumumuzu tehdit edecek şekilde stresin baş etme becerilerimize karşı galip gelmesi durumunu yaratır. Şimdi bu iki faktörü açalım. 1. Faktör genetik faktörlerinde destek verdiği ama ağırlıklı olarak varoluşumuzun ilk gününden itibaren oluşan yaşam olayları ile geliştirdiğimiz baş etme becerilerimiz. Bu beceriler ne kadar gelişmiş ve güçlü olursa stresli durumlarla o denli mücadele edebiliriz. 2. Faktör ise tabiî ki stresli yaşam olaylarına ne denli maruz kaldığımız ve bu olayların ne denli güçlü olduğu.
Aslında bir metaforla şöyle izah edilebilir. Bu bir spor musabakası gibi düşünülürse baş etme mekanizmalarımızı bir takım olarak düşünelim ve adını da BEM koyalım bem ile stres takımları arasında sürekli bir rekabet ve müsabaka vardır. Maç içinde bazı anlarda stres takımı iyi bir organizasyon ile bem e karşı skor yapabilir. Ya da bem çok iyi bir savunmaya sahipse baskılı ataklara ve skor çabasına güzel yanıt verir ve skor şansı vermez. Ama tabi bem sürekli antreman yapmalı ve takım gücünü yükseltmelidir ki maçları kazanabilsin.
Ancak tabi stres bu eğlenceli metafordaki kadar masum değildir. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar stresin kimyasını açığa çıkardıkça stresin ne kadar tehlikeli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Uzmanlar çalışmalar ilerledikçe tarihin en azılı virüslerinden bile daha tehlikeli bir düşman olduğunda hem fikir oldukları stres ile ilgili daha etkin çözümler geliştirmek için profesyonel yardım almak konusunda tavsiyelerde bulunuyorlar. Stres, son dönemde hakkında daha fazla bilgi sahibi oldukça insanlık tarihinin en başından beri bir baş belası ve insanlığın en korkutucu seri katili ünvanına hak kazanmıştır. Bununla beraber bu azılı katili kendimizden uzak tutmak için gerekli çabayı göstermiyor olabiliriz. Stresin bilinen tüm fizyolojik rahatsızlıkların altında yatan kaynaklardan biri olduğunu belirten uzmanlar, her gün daha fazla tıbbi tanı ile ilgili tedavi prosedürüne stresle baş etme çalışması ekliyorlar. Stresle baş etme çalışmalarının günlük yaşamın bir parçası olması gerektiğini artık tartışma götürmeyen bir gerçek.
Stres “bir seri katilin anatomisi”
9 Aralık 2019
0