Lipödem, süperfasyal alanda patolojik deri altı yağ dokusu birikimi, mikroanjiyopati, kronik doku iltihabı ve ağrı ile karakterize, otozomal dominant kalıtımsal, ilerleyici, multifaktöriyel bir hastalıktır. Genellikle ergenlik, gebelik veya menopozda ortaya çıkar. Patofizyolojik süreçte östrojenlerin rolünü üstlenir. Tanı kliniktir, yağ dokusu simetrik ve bilateral olarak iner ve alt ekstremiteler en çok etkilenen bölgelerdir.
Lipoödemli yağ dokusunun dağılımına göre beş türe ve hastalığın şiddetine göre dört evreye ayrılır.
Lipödemde diyet tedavisine ilişkin ilk klinik çalışmalar Akdeniz beslenme modeli ile düşük karbonhidratlı bir diyetin etkin olabileceğini bildirmiştir. Aynı zamanda antioksidan içeriği yüksek besinlerin düzenli tüketimiyle genel vücut kompozisyonunda ve lipödemden etkilenen bölgelerde (üst ve alt ekstremiteler) iyileşme olduğunu belirtilmiştir.
Yağsız süt ürünleri tercih edilebilir. İyi kalitede yağ kaynakları; Orta zincirli trigliseritler, et ve süt proteinleri bulunur. İyi yağlar, aralarında avokado, fındık, balık ve bitkisel yağların da bulunduğu çeşitli kaynaklardan gelen lipitlerdir, bu yiyecekler beta-sitosterol, oleik asitler ve omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri açısından zengindir. Yağ yakımını hızlandırmaya yardımcıdır. Trigliserit ve LDL kolesterol seviyelerini azaltır. Orta zincirli trigliseritler kolayca sindirilir, emilir ve doğrudan enerji için kullanılır. Bu nedenle, orta zincirli trigliseritler açısından zengin yiyecekler vücutta yağ kaybını uyarabilir.
Lipödemli hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için, lipödemin tipik bölgelerinde, örneğin alt ekstremitelerde kilo kaybını ve yağ kütlesini azaltmayı hedefleyen, ancak aynı zamanda ortostatik ödem ve iltihaplı deri altı dokusunun genişlemesinden kaynaklanan ağrıyı azaltmayı da hedefleyen bir diyet stratejisi esas alınmaktadır.
BKI’den bağımsız olarak, obezitenin gelişmesini ve lipödemin ilerlemesini önlemek için tanı sırasında erken beslenme tedavisi önerilir.
Akdeniz diyetinden esinlenen, düşük; kabonhidrat, tuz, sodyum ve basit şeker oranına sahip, işlenmiş gıda içermeyen ve yüksek konsantrasyonlarda PUFA ve MUFA içeren gıdalar (örneğin yağlı balık, kuruyemişler ve sızma zeytinyağı) gibi antioksidan gıdalar açısından zengin bir antiinflamatuar bir diyet modeli kişiye özel planlanmalıdır.
Lipödemdeki konservatif tedavi stratejileri semptomları azaltmayı ve hastalığın komplikasyonlarını ve ilerlemesini önlemeyi amaçlar.
Lipödemi olan kadınların kas gücü daha düşük saptanmıştır. Obezitesi olan kadınlara göre anlamlı olmayan, ancak klinik olarak önemli olan daha düşük egzersiz dayanıklılık kapasitesi bulunmaktadır. Lipödemli bir hasta obezite geliştirirse, lipödemsiz ancak obezitesi olan bireylerde olduğu gibi benzer ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir(insülin direnç, hipertansiyon, tip2diyabet…) Bu nedenle beslenme şekli, yaşam tarzı ve alışkanlıklar yaşam kalitesini geliştirmede önemli bir yer tutmaktadır.