Kültürel bağlamda istifçilik: ayıp mı, psikolojik bozukluk mu?

İstifleme (biriktirme) bozukluğu, kişisel eşya ya da nesnelerin değeri ne olursa olsun, onları elden çıkarmakta ya da bırakmakta yaşanan zorluk, atma konusunda kararsızlık veya yoğun rahatsızlık hissetme ve aslında gerekli olmayan eşyalara karşı aşırı sahip olma isteği ile tanımlanan bir bozukluktur.

Kültürel bağlamda istifçilik: ayıp mı, psikolojik bozukluk mu?

Kültürel Bağlamda İstifçilik: Ayıp mı, Psikolojik Bozukluk mu?

İstifleme (biriktirme) bozukluğu, kişisel eşya ya da nesnelerin değeri ne olursa olsun, onları elden çıkarmakta ya da bırakmakta yaşanan zorluk, atma konusunda kararsızlık veya yoğun rahatsızlık hissetme ve aslında gerekli olmayan eşyalara karşı aşırı sahip olma isteği ile tanımlanan bir bozukluktur.

Dispozofobi olarak da bilinen bu bozukluğa sahip bireyler, eşyalar değersiz, sağlıksız ya da tehlikeli olsa bile onları atmakta zorlanır ve biriktirmeye devam ederler. Bu durum, kişinin yaşam alanını ciddi şekilde etkileyerek ev ortamının düzeninden hareket kabiliyetine, temizlik alışkanlıklarından sağlığına, uyku düzenine ve hatta beslenme biçimine kadar pek çok alanı olumsuz yönde değiştirir. Aşırı istifleme vakalarında, evde yaşanabilir alan kalmayabilir ve birey kendi yaşam alanında fiziksel risk altında kalabilir.

İstifleme davranışı, ilk kez Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’nın dördüncü baskısında (DSM-IV), obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluğun bir tanı ölçütü olarak ele alınmıştır. Bu baskının gözden geçirilmiş versiyonunda ise, obsesif kompulsif bozukluğun bir belirtisi olarak tanımlanmıştır.

İstifçilik (hoarding), DSM-5'te ayrı bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlanmasına rağmen, kültürel, ekonomik ve tarihsel faktörlerden güçlü şekilde etkilenmektedir. Bu çalışma, istifçilik davranışının bazı kültürlerde nasıl anlam kazandığını ve ne zaman psikopatoloji olarak değerlendirilmesi gerektiğini tartışmaktadır. İstifçilik, kültürel bağlamda “ayıp” ya da “alışkanlık” olarak görülebilirken, klinik ölçütler sağlandığında ciddi bir ruhsal bozukluk olarak ele alınmalıdır.

İnsanların nesneleri biriktirme ve saklama davranışı tarih boyunca var olmuştur. Ancak bu davranışın sınırları, niyetleri ve sonuçları değiştikçe istifçilik, toplumsal olarak ya makbul bir davranış ya da psikolojik bir sorun olarak değerlendirilmiştir (Frost & Gross, 1993). İstifçilik, özellikle DSM-5'te (2013) bağımsız bir tanı olarak yer aldığından bu yana daha fazla klinik dikkat çekmektedir.

Kültürel Değerler ve Eşyaya Yüklenen Anlam

Toplumların kültürel yapıları, insanların nesnelere yüklediği anlamı şekillendirir. Kolektivist toplumlarda, özellikle geçmişe ve aile mirasına değer verilen kültürlerde, eşyaları saklamak sadakat, vefa ve geçmişle bağ kurma biçimi olarak algılanabilir (Cherrier & Ponnor, 2010). Türkiye gibi topluluk odaklı ve aile merkezli yapılarda eski eşyalar yalnızca nesne değil, duygusal bir anlam taşıyabilir.

Ekonomik Etkenler ve Kıtlık Kültürü

İkinci Dünya Savaşı, göçler, ekonomik krizler gibi tarihsel olayları deneyimlemiş kuşaklarda "her şey lazım olabilir" düşüncesi yerleşmiş olabilir. Bu davranış biçimi, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin alt basamaklarındaki güvenlik ihtiyacına bir yanıt olarak da değerlendirilebilir (Maslow, 1943). Dolayısıyla, bazı bireyler için istifçilik bir “bozukluk” değil, bir hayatta kalma stratejisi olabilir (David & Szechtman, 2010).

Psikopatolojik Tanı: Ne Zaman Bozukluk Sayılır?

DSM-5’e (2013) göre, istifçilik bozukluğu şu kriterlere dayanır:
- Eşyaları elden çıkarma konusunda sürekli bir zorluk yaşanması,
- Bu davranışın yaşam alanlarını ciddi şekilde daraltması,
- Kişisel, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma yaratması.
İstifçilik bozukluğu olan bireyler, biriktirdikleri nesneleri kaybetme düşüncesiyle yoğun kaygı yaşarlar ve bu nesnelerin işlevsiz olduğunu kabul etseler dahi elden çıkaramazlar (Frost et al., 2011).

Damgalama ve Toplumsal Algı

Toplumun istifçi bireylere bakışı genellikle eleştirel ve dışlayıcıdır. Bu kişiler “düzen takıntılı”, “dağınık”, “cimri” ya da “pis” gibi etiketlerle anılabilir (Steketee & Frost, 2007). Bu etiketleme süreci, bireyin yardım arama davranışını engelleyebilir ve problemi daha da derinleştirebilir.

İstifçilik davranışı, yalnızca bireyin içsel dünyasından değil; ait olduğu kültürden, yaşadığı ekonomik şartlardan ve geçmiş deneyimlerinden de beslenir. Her istifçilik davranışı psikopatolojik değildir; ancak yaşam kalitesini düşürmeye başladığında profesyonel destek gerekir. Kültürel anlayış ile klinik bilgiyi birleştiren bütüncül bir bakış açısı, istifçilik gibi çok boyutlu davranışları anlamada kilit rol oynar.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Washington, DC: Author.

Cherrier, H., & Ponnor, L. (2010). A study of hoarding behavior and attachment to possessions in compulsive buying. Journal of Consumer Behaviour, 9(6), 422–433.

David, E., & Szechtman, H. (2010). Perspectives on hoarding from cognitive-behavioral and biological models. Depression and Anxiety, 27(6), 575–586.

Frost, R. O., & Gross, R. C. (1993). The hoarding of possessions. Behaviour Research and Therapy, 31(4), 367–381. https://doi.org/10.1016/0005-7967(93)90094-b

Frost, R. O., Steketee, G., & Tolin, D. F. (2011). Hoarding: Basic facts and emerging perspectives. Current Directions in Psychological Science, 20(5), 261–265.

Maslow, A. H. (1943). A theory of human motivation. Psychological Review, 50(4), 370–396.

Steketee, G., & Frost, R. O. (2007). Compulsive hoarding and acquiring: Therapist guide. Oxford University Press.

Bu makale 10 Haziran 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya

Uzm. Psk. Damla KANKAYA, Almanya doğmuştur. Lisans öncesi eğitimini (ilk, orta ve lise) Nürnberg'de tamamlamıştır. Ardından başlamış olduğu Beykent Üniversitesi Psikoloji Bölümünden "Onur Öğrencisi" olarak mezun olmuş ve Psk. unvanı almıştır. Üniversite eğitimi süresince birçok ulusal kongre ve üniversite seminerlerine katılım göstermiştir. Birçok sosyal sorumluluk projesinde ve Beykent Üniversitesi Psikoloji Klübün'nde asil üye olarak  aktif görev yapmıştır. Ve Lisans eğitimi sırasında, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Sana Klinik Hastanesi (Almanya) stajyer psikolog olarak birçok kurum ve hastanede staj yapmış ve kendini geliştirmeyi hedeflemiştir. Mezuniyetini takiben aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimine başlamış ve "Klinik Psikolog" olarak  yüksek lisans derecesini tamam ...

Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya
Uzm. Kl. Psk. Damla Kankaya
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube