Kontrol İhtiyacı: Belirsizlikle Başa Çıkamamanın Psikolojik Kökleri

İnsan zihni, belirsizliği biyolojik bir tehdit olarak algılayan bir yapıya sahiptir. Evrimsel olarak bilinmeyen her durum, potansiyel bir tehlike anlamına gelirdi; bu nedenle insan beyni kontrol edemediği koşullarda “alarm” verir. Bu alarm; kaygı, aşırı düşünme, olumsuz senaryolar üretme ve sürekli tetikte olma şeklinde kendini gösterir.
Kontrol ihtiyacı çoğu zaman kişilik özelliği zannedilir. Oysa psikolojik literatürde bunun temelinin belirsizlik intoleransı olduğu bilinir. Yani kişi, bilinmeyen durumlara psikolojik olarak dayanmakta zorlanır ve bu nedenle her şeyi öngörmeye, planlamaya ve yönetmeye çalışır.
Bu durum ilişkilerde, iş yaşamında ve günlük rutinlerde zorlayıcıdır. Çünkü kontrol arttıkça kaygı azalmaz; tam tersi, zihnin beklentileri genişler. Kontrol etme çabası bir noktadan sonra kişinin kendi üzerine kurduğu bir baskıya dönüşür. Küçük bir aksaklık bile tehdit gibi algılanır.
Kontrol ihtiyacını azaltmanın yolu “bırakmak” değil, “tolere etmeyi öğrenmektir.” Kişi belirsizlikle yavaş yavaş temas ettikçe, beynin alarm sistemi tolerans geliştirir. Böylece kontrol etme baskısı azalır; zihinsel esneklik artar.
Hazırlayan:
Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

