Belirsizlik, bir durum veya olayı tanımlayamama esnasında bekleme sürecidir. Belirsizlik duygusu şimdiki zamanda deneyimlenir ve gelecekteki olası sonuçları öngörmeyi hedefler. Örneğin bir sınav sonucu, işsizlik, bir yere geç kalmak, yeni biriyle tanışma, koronavirüsü birer belirsizliktir. Fark edeceğiniz üzere bireysel ve toplumsal belirsizlikler vardır. Toplumsal belirsizlikler, bireysel belirsizliklerden daha korkutucu olabilir. İyi de belirsizlik insanları neden korkutur?
Evrimsel bakıştan, insanın savunma sisteminin bir parçası diyebiliriz. Örneğin ilk çağlarda meyve toplamaya giden birinin yırtıcı hayvanlara karşı tetikte kalmasını sağlamış olabilir ancak günümüze geldiğimizde yırtıcı hayvan ile sınavın, yeni biriyle tanışmanın beyindeki amigdala bölgesini aynı düzeyde uyarması şaşırtıcı olmaz mıydı? Buraya kadar mekanizmayı anlattım. Olası sorunlara dikkat çekelim.
Belirsiz durum ile var olan duygu arasında bir uyuşmazlık olduğunda psikolojik problemlerden bahsederiz. Örneğin kedi fobisini ele alalım. Kedi fobisi olan kişiler, kedinin çok hareketli olduğunu, ne hareket yapacağını kestiremediklerinden bahsederler. Bu durum onları korkutur. Güvende hissetmezler. Böyle olunca "zarar göreceği" düşünceleri daha gerçekçi bir hal alır. Yani güvende hissetmezsek, her şeyi tehlikeli algılarız. Bu tip korkular yaşayan kişilerin hayatının başka alanlarında da belirsiz durumlara yoğun korkuyla tepki verdiklerini görebiliriz (ÇOK ÖNEMLİ BİLGİ). Bu duruma da anksiyete (kaygı) bozukluğu diyoruz. Ancak belirsizlik sadece kaygıya neden olmaz, umutsuzluk, tükenmişlik, öfke gibi duyguları da beraberinde getirir.
İnsanlar belirsizlik duygularıyla çeşitli biçimde baş ederler. En sık baş etme biçimi KONTROL ETMEKtir. Yani belirsizliği ortadan kaldırmaya çalışırlar. Anksiyetede daha yoğun konrtol yapılır. Ancak hayat bu kadar kontrol edilebilir olmadığı için duyguları daha da yoğunlaşır. Sonra yeniden belirsizlik-kontrol etme birbirini takip eder durur...
KONTROL ETME fazla olduğunda kaygının artacağından bahsedeceğiz.
Görsele baktığınızda Kontrol ettiklerim ve kontrolümün dışında kalanları göreceksiniz.. Bizler kontrolümüz dışında olan şeylerin farkında olursak onları kontrol etmek için boşa kürek çekmeyiz ve gerektiğinde kabulleniriz. Hayatımızda belirsizliklere karşı alacağımız abartılı tedbirleri sınırlandırmalıyız. Tedbirlerimiz makul olmalı..
Madalyonun bir tarafında tedbir varsa diğer tarafında risk alamamak vardır. Leo Buscaglia'dan bir alıntı yapalım: “Yaşamdaki en büyük risk; hiçbir riske girmemektir. Gülmek; aptal gibi görünme riskini göze almaktır. Ağlamak; duygusal olarak nitelendirilme riskini göze almaktır. Bir başkasına elini uzatmak; bağımlı olma riskini göze almaktır. Sevmek; karşılığında sevilmeme riskini göze almaktır. Yaşamak, ölme riskini göze almaktır. Umut etmek; umutsuzluk ve başarısızlık riskini göze almaktır.” Kaygı sorunlarında bu risk gerçekle uyumlu olmaz, neticede kaygı artar. Örneğin kedi fobisi olan kişi için kediyle karşılaşmak bir risktir. Riskten mümkün olduğunca uzaklaşılır. Risk almayı kolaylaştırmak için günlük rutinlerinizi bazen bozun. Ani kararlar verin. Bir anda direksiyonu başka yollara kırın (Gerçek ve mecaz anlamda)..
Bu görsel ise belirsizlikleri kabul etmeniz ve korkunuzun azalması için önce konfor alanınızı terk etmek zorunda olduğunuzla ilgili. Tedbiri bıraktıkça, risk aldıkça konfor alanınız bozulacak. İlk başta korkutacak olması gayet normal ancak konforunuzu bozdukça gelişirsiniz. Özet olarak bir başarı hikayesinden ziyade öğrenme sürecinden bahsettim. Düşmeye izin vermeliyiz. Düştükçe canımız acıyacak, canımız acıdıkça öğreneceğiz.