Doktorsitesi.com

İNSANLARIN STRESE VERDİĞİ TEPKİ-2

Klinik Psikolog Zehra Binici Tekin
Klinik Psikolog Zehra Binici Tekin
7 Mart 2013951 görüntülenme
Randevu Al
İNSANLARIN STRESE VERDİĞİ TEPKİ-2

İNSANLARIN STRESE VERDİĞİ TEPKİ-2

Stres tepkisi; baskı veya gerilim koşullarından kaynaklanan hatalı, uyumsuz, patolojik davranıştır. Ortamda ne olduğuna bağlı olarak değil, kişinin olaya verdiği tepkiye bağlı olarak ortaya çıkar. Aynı olay farklı kişilerde farklı sonuçlara yol açabilir. Bazen de aynı olay aynı kişide farklı zamanlarda farklı tepkilere yol açabilir. Bu anlattıklarımdan yola çıkarak belirli bir uyarana belirli tepkiler verilir diye genellemeler yapılamayacağını söyleyebiliriz. Aynı olay karşısında kimi kaygılı ve gerilimliyken, kimi de soğukkanlı ve sakin olabilir. Örneğin, babaları ölen üç kardeşi ele alalım. Bunlardan ikisi evli, birisi babayla yaşıyor olsun. Ölüm olayı evlatlar için önemli bir stres kaynağıdır ve babalarının ölümü her birini farklı düzeyde etkiler. Evli çocukları daha az etkilerken babasıyla yaşayan çocuğu daha çok etkileyebilir. Burada vurgulanmak istenen  en önemli nokta  yaşanan aynı olayın farklı kişilerde farklı duygulara yol açar.

Bir olayı algılayışımız ve onunla başa çıkabilecek becerilerimizi değerlendirişimiz, o olayı stres verici ya da vermeyici olarak tanımlamamıza neden olur. Bir durumla baş etmek için herkesin kendi yapısına özgü stresle başa çıkma metodu vardır. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanlara ileride değineceğim. 

STRES HER ZAMAN ZARARLI MIDIR ?

Stres genellikle olumsuz bir yaşantı olarak değerlendirilse de evlilik, yeni bir işe, okula başlama vb. gibi olumlu yaşantılardan da kaynaklanabilir. Stres her zaman kötü olaylardan kaynaklanan bir durum değildir yani. Çoğu zaman bilinmemezlikten, geleceğe yönelik olumsuz düşüncelerden ve kaygılardan kaynaklanan stres; aşırı veya uzun süreli olduğunda bireyde aşırı yüklenmelere, patolojilere sebep olabilir. 

İnsanı yakın duygusal ilişkilerden uzaklaştıran, verimliliği düşüren ve en önemlisi bireylerin hayattan aldıkları zevkin azalmasına neden olan içsel durumun stres olduğunu söyleyebiliriz. Tıbbın çeşitli dallarında çalışan birçok bilim adamına göre de  “STRES” bu tür durumların yaşanmasına sebep olmaktadır.

Stres her zaman kötü olaylardan kaynaklanmaz dedim. İnsan bazen de hoşa giden aktivitelerin meydana getirdiği olumlu strese girebilir. Örneğin; üniversiteyi kazanan öğrencinin yaşadığı mutluluktan kaynaklanan stres, duygusal bir ilişkiye başlamak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, yaşadığımız çevreyi değiştirmek gibi iyi hallerin de sebep olduğu stres yaşanabilir. Bu olumlu durumların oluşturduğu stresle başa çıktığımızda olgunlaşırız, kendimize güvenimiz artar, karşılaştığımız problemlerle başa çıkma gücümüz artar. Bunlar stresin hayatımıza getirdiği olumlu etkilerden yalnızca birkaçıdır.

Olumsuz stres; uyum sağlamamız gereken hoş olmayan durumlar olduğunda yaşadığımız strestir. Buna örnek olarak ölüm düşüncesi, problemli ilişkiler, çok fazla iş yükü, hastalık, emeklilik, yakınların kaybı verilebilir. Eğer stresle sürekli ama etkisiz bir mücadele var ise, bu, sonuçta tükenmeyi getirir. Bura da ise Psikolog Selye'den bahsetmeliyiz:

_Psikolog Selye (1976) stresin üç dönemli bir süreç olduğunu ileri sürer.Bu üç süreci irdeleyelim biraz…

Stres üç süreçte yaşanır. İlk dönem alarm tepkisi adını alır. Bu dönemde otonom sinir sistemi gayet faal bir duruma geçer ve salgı bezlerini uyararak kana bol miktarda adrenalin ve onun etkisi altında ortaya çıkan diğer biyokimyasal maddeleri pompalar. Salgıların etkisi altında vücut alarm durumuna geçer  ve ortaya çıkacak acil durumlarla uğraşmaya hazırlanır. Stres veren uyarıcı ya da  ortam devam ederse ikinci dönem ortaya çıkar. İkinci basamağa direnç dönemi  adı verilir. Bu dönemde organizma yapmış olduğu alarm  tepkisini ortadan kaldırır. Stresli ortama bir tür uyum yapar ve kandaki  biyokimyasal maddeleri  geri çeker. Organizma, sanki normal koşullar altında  işliyormuş izlenimi verir. Ne var ki, gerçekte organizma  yorulmaktadır. Ve içten içe direncini yavaş  yavaş kaybetmektedir. Üçüncü basamağı oluşturan tükenme döneminde beden  artık stresin baskısına dayanamaz, direncini kaybeder.

Stres oluşturabilecek dört kaynak:

1. Çevreniz uyum sağlamınızı gerektiren olaylar: hava, gürültü, trafik, kirlilik gibi.

2. Sosyal olaylar: yetiştirmeniz gereken ödevler, sunumlar, iş görüşmeleri, sevdikleriniz kaybetme, arkadaş ya da ailenizin beklentileri gibi.

3. Fizyolojik stres kaynakları: Ergenlik, menopoz, hastalıklar, yaşlanma, kazalar, yanlış beslenme, uyku bozuklukları.

4. Düşünceler: Beyniniz vücudunuzda ve çevrenizde olan değişiklikleri yorumlar ve ne zaman “acil durum tepkisi” vereceğine karar verir.

=>Stres durumunda insanlarda HEM BEDENSEL HEM DE PSİKOLOJİK DÜZEYDE bir dizi değişim meydana gelir:

*Kan akımı beden yüzeyi ve sindirim sisteminden kaslara, beyne yönelir.

*Göz bebekleri büyür.

*Tükürük artar.

*Kalp vurum sayısı ve şiddeti artar

*Solunum derinleşir, Kan basıncı yükselir

*Ter bezi faaliyeti artar.

*Mide asidi artar

*Karaciğerde glikojen olarak depolanmış şeker salınır.

=>Stresin doğrudan BEYNE ETKİSİ vardır. Bunlar arasında:

*Zihin karışıklığı

*Unutkanlık, Dalgınlık, Uykusuzluk

*Aşırı yeme ya da iştahsızlık

*Ağlama nöbetleri

*Depresif olma, Sinirlilik, Öfke hali

*Sıkıntı, huzursuzluk

(Yazı dizisi ile devam edecek…)  

 

 

Etiketler

Stres tepkisiStrese verilen tepki

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Zehra Binici Tekin

Klinik Psikolog Zehra Binici Tekin

Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı Zehra Binici Tekin; psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra klinik psikoloji yüksek lisansı yapmış, ayrıca Marmara Üniversitesi’nde aile danışmanlığı eğitimi almıştır. Doktora çalışmaları devam etmektedir. Akademik birikimini bireylerin ve ailelerin yaşamlarına dokunarak geliştirmeyi hedefleyen Binici Tekin, hem saha deneyimi hem de yayın çalışmalarıyla tanınmaktadır.
Lisans dönemini yoğun stajlarla geçiren Tekin; meslek hayatına 2012 yılında Küçükçekmece Kaymakamlığı bünyesinde öksüz ve yetim çocuklara yönelik yürütülen “Yalnız Değilsin Yeteriz Yetişiriz” projesiyle adım atmıştır.
2013–2015 yılları arasında İstanbul Arnavutköy Belediyesi’nde psikolog ve aile danışmanı olarak görev yapmıştır. 2015 yılında Ankara’ya yerleşmiş, çeşitli psikoloji merkezlerinde kurucu ve yönetici pozisyonlarında çalışmıştır. Bireysel danışmanlıkların yanı sıra aile ve çocuk odaklı programlara katkı sağlamaktadır.
Bilgi ve deneyimlerini daha geniş kitlelerle paylaşmayı önemseyen Binici Tekin, bugüne kadar birçok televizyon ve radyo programına konuk olmuş; sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarında seminerler vermiştir. Özellikle aile içi iletişim, öfke sorunları, çocuk ve ergen psikolojisi, özgüven sorunları, sınav kaygısı, panik atak, depresyon ve davranış bozuklukları üzerine uzmanlaşmıştır.
Yazarlık yönü de güçlü olan Zehra Binici Tekin, Prof. Dr. Sefa Saygılı ile kaleme aldığı “Çocuk Eğitiminde 365 Güne 365 Tavsiye” kitabının yanı sıra, “Çocuk Eğitiminde Her Güne Bir Tavsiye” adlı eserleriyle ebeveynlere pratik ve uygulanabilir öneriler sunmuştur. Bu kitaplarıyla ailelerin çocuklarıyla kurdukları ilişkide daha bilinçli ve sağlıklı adımlar atmasına katkıda bulunmaktadır.
Bunun yanı sıra, hazırladığı “İz Bırakanlar Serisi” ile pandemi döneminde toplumsal fayda adına gönüllü olarak alanında uzman birçok isim ile toplamda 156 yayın gerçekleştirmiştir. Youtube ve Instagram üzerinden düzenli olarak bilgi paylaşımları yapmaya devam eden Binici Tekin, psikoloji alanındaki güncel gelişmeleri toplumla buluşturmaya özen göstermektedir.
Çalışmalarında empatik, çözüm odaklı ve iletişim temelli bir yaklaşımı benimseyen Zehra Binici Tekin, bireylerin ve ailelerin yaşam kalitesini artırmayı hedeflemekte; küçük değişimlerin büyük dönüşümleri beraberinde getirebileceğine inanmaktadır. Onun için psikoloji, yalnızca bir bilim değil; insan ruhuna dokunma sanatı ve yaşam biçimidir.
Her danışanını hayatının kırılgan anında karşılaştığı bir misafir olarak kabul eder; kalbine bırakılan her hayat hikâyesini emanet titizliğinde korur, özenle saklar; sözüne, sırrına ve yolculuğuna bu bilinçle yaklaşır. Bu yüzden mesleğini bir görev olarak değil, ruhların ve kalplerin yolculuğu olarak görür.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.